‘Faydacılık’

John Stuart Mill, Faydacılık (Çeviren: Barış Özkul / İletişim Yayınları) isimli yapıtını genel olarak faydacılığın zannedildiği gibi basit ya da ahlâkı tamamen dışlayan bir akım olmadığını kanıtlama isteğiyle kaleme almıştır. O, insanı ahlâklı olmaya iten dışsal ve içsel yaptırımların diğer ahlâki sistemleri benimsemiş kişiler için olduğu kadar faydacılığı yaşam biçimi olarak içselleştirmiş kişiler için de bağlayıcı olduklarından kuşku duymamaktadır. İktisat alanında giriştiği revizyonlar yanında ahlâk, hukuk ve siyasette de faydacılığı temellendirerek revizyona giden Mill’in çabasına tanık olmak ve çalışmalarında faydalanmak isteyen herkes için Faydacılık önemli bir kaynak.

Ata Devrim

YÜKSEK HAZLAR!

Ünlü filozof, siyasetçi ve iktisatçı John Stuart Mill’e göre ahlâk ve hukukta, bilimlerin tersine teorileri önceleyen belirli ön kabuller söz konusu olamaz; eylem, mutlaka bir amacı gerektirir ve eylemin yasaları bu amaç tarafından biçimlenir. Amacın doğru ya da meşru oluşunu bize bildiren bir doğal yetimiz yoktur. Önceden belirlenmiş genel yasalardan söz etmek de olası değildir. Bu yasaların da temellendirilmeleri gerekir.

Söz gelimi Kant, maksimlerin pratik yasalara dönüşümü konusunda metafizik bir ölçüt öne sürmüştür: Kişinin ortaya koyduğu davranış tüm rasyonel kişilerce benimsenecek türden olmalıdır. Mill, bu ölçütü faydacılık çerçevesinde açımlar: Kişiler, kolektif çıkarlarına uygun düştüğü için maksimi bir yasa olarak kabul ederler.

Özellikle hayvanların arzuladığı hazlar ile yaptığı karşılaştırma ile Mill, “yüksek hazlar” öğretisi için ilk ipucunu verir. Hayvanların hazları basit ve çok boyutluluktan uzaktır. İnsan varlığını hazza ulaştıran şeyler ise çeşitlidir ve bu çeşitlilik içerisinde ahlâki duyguların verdiği haz da vardır.

Faydacılar, daha arzu edilebilir ve daha değerli hazların olduğunu unutmuş görünmektedirler. Daha değerli hazlar ile Mill, nicelik değil nitelik açısından üstün olan hazlardan söz etmektedir. Bu, basitçe şöyle açıklanabilir:

Ufukta çok fazla doyum olasılığı olsa bile, eğer haz veren şey ancak onursuz insanların isteyebilecekleri bir şey ise, onurlu bir insan bu hazdan vazgeçecek ve bu hazzın yokluğuna katlanma kararlılığını sergileyecektir. Ama, bu, mutluluktan tamamen vazgeçme anlamına gelmez. Kişi belirli bir hazdan vazgeçme ve yokluğa katlanma kararlılığını sergileme gücü ile hoşnutluk duygusunu tadacaktır.

VAZGEÇME BECERİSİ İLE KISKANÇLIK ARASINDAKİ TERS YÖNLÜ İLİŞKİ!

Mill’e göre bu vazgeçme becerisi ile kıskançlık duygusu arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Onursuz ya da söz konusu haz için özgürlüğünü yitirmiş olanın aldığı hazzın hiç de mükemmel olmadığı görüşüne erişen kişi artık bu haz ile ilgili hiçbir kıskançlık duymayacaktır.

Mill, insanın biricik amacının mutluluk olduğu şeklindeki önermeye de kuşkuyla yaklaşır. Mutluluk sık sık elde edilebilir bir şey değildir ve elde edildiğinde de kalıcı değildir. Daha önce sözü edilen alçalma ya da özgürlüğü yitirme gibi ve bunlara ek olarak çeşitli biçimlerde mutluluk için bedel ödenmesi gerekir.

Kimisi sakin bir yaşamı tercih ederek bu bedellerden tamamen kaçma yolunu seçebilir. Gerçekte heyecan verici bir yaşantı da çoğunlukla kolektif etkinlikleri ve deneyimleri gerektirir. Dolayısıyla bencil bir insanın sıklıkla mutluluğa erişmesi olanaklı değildir.

ERDEM, FAYDACILAR VE MUTLULUK!

John Stuart Mill, yaşamları büyük bir yoksulluk içinde geçen kitlelere dikkat çeker. Onlar zorunlu bir mutsuzluğun hüküm sürdüğü yaşamları ile mutluluk olmadan yaşamın olanaksız olduğunu ileri süren düşünürler ile adeta alay etmektedirler.

Bu bağlamda, kamu yararı için çalışan ve başkalarının mutluluğu adına kendi mutluluğundan feragat eden kişilerin her türlü saygıyı hak ettikleri de söylenmelidir. Mill, insanların eğitim sayesinde kendi kişisel çıkarları ile toplumun çıkarlarını bir kesişim noktasında buluşturabileceklerinden emindir. Her şeyden önemlisi, erdem, faydacılar açısından mutluluk için başvurulan bir araç değil, bir amaç olarak mutluluğun bir parçasıdır.

Soldaki resim: George Frederic Watts

ADALET VE EŞİTLİĞİN FAYDACILIKLA GİZİL İLİŞKİSİ!

Mill’in görüşünde yalnızca ahlâk değil, hukuk da faydacılığın ilkeleri ile temellendirilebilir; yasa karşısında bireylerin eşit olması, her birinin çıkarlarının eşit biçimde gözetileceği anlamına gelir.

Diğer bir deyişle, toplumdaki herkesin mutluluğa ayrıcalıksız olarak erişmesi gerektiği şeklindeki düşünce Bentham’ın “en büyük mutluluk ilkesi” ile uyumludur. Bu çıkarımlara dayanarak Mill, adalet ve eşitlik gibi toplumsal amaçların faydacılıkla olan gizil ilişkisini açık kıldığını iddia eder.

John Stuart Mill, Faydacılık isimli yapıtını genel olarak faydacılığın zannedildiği gibi basit ya da ahlâkı tamamen dışlayan bir akım olmadığını kanıtlama isteğiyle kaleme almıştır.

O, insanı ahlâklı olmaya iten dışsal ve içsel yaptırımların diğer ahlâki sistemleri benimsemiş kişiler için olduğu kadar faydacılığı yaşam biçimi olarak içselleştirmiş kişiler için de bağlayıcı olduklarından kuşku duymamaktadır.

Sonuç olarak, iktisat alanında giriştiği revizyonlar yanında ahlâk, hukuk ve siyasette de faydacılığı temellendirerek revizyona giden Mill’in çabasına tanık olmak ve çalışmalarında faydalanmak isteyen herkes için Faydacılık’ın önemli bir kaynak.

Faydacılık / John Stuart Mill / Çeviren: Barış Özkul / İletişim Yayınları / 117 s. / 2022.