Doğa müziği, ilham albümü getirdi

Ünlü besteci ve multi-enstrümantalist Rodrigo Leão'nun yeni albümü "A Estranha Beleza da Vida" - "The Strange Beauty of Life" dijital platformlarda yayımlanmaya başladı.

Öznur Oğraş Çolak

Portekizli besteci ve multi-enstrümantalist Rodrigo Leão'nun yeni stüdyo albümü  "A Estranha Beleza da Vida" - "The Strange Beauty of Life" tüm dijital platformlarda yayımlanıyor.

Albümü küresel karantinada Rodrigo Leão ailesiyle birlikte Alentejo'daki kır evinde kaydetti. Sanatçı, "Doğada geçirdiğim aylar boyunca yeni fikirler ortaya çıktı ve sonra bu fikirler albüme dönüştü" diyor.

Albümün çıkış şarkısı, Kanadalı şarkıcı-söz yazarı Michelle Gurevich ile düet olan "Friend of a Friend" ülkemizde de büyük beğeni kazandı. Albümün ünlü konuklarından biri de Lambchop'tan Kurt Wagner. Sanatçı "Who Can Resist" isimli şarkıda Rodrigo'ya eşlik ediyor. Diğer konuklar ise “Voz de Sal”da İspanyol diva Martirio; “O Ovo do Tempo”da Portekizli şarkıcı/söz yazarı Surma; ve İspanyol multi-enstrümentalist ve yapımcı Suso Sáiz “A Estranha Beleza da Vida”da. Sonuç, dolu dolu bir albüm. 

Albümün tüm süreçlerini Rodrigo Leão ile konuştuk.

Yeni albümün oluşum sürecinden ve hazırlık aşamasından bahseder misiniz?

Lizbon'daki evimizden yaklaşık bir buçuk saat uzaklıkta, tamamen ağaçların arasında yer alan Avis'te (Alentejo) kırsalda ailemle pandemide altı ay karantinada kalırken, yavaş yavaş albümle ilgili ilk fikirler üzerinde çalışmaya başladım.

Aslında pandeminin ilk aylarında çok şey yapmak için çok zaman vardı ama gerçek şu ki birkaç küçük fikirle kendimi biraz tıkanmış hissettim. Bu yüzden daha fazla okumaya başladım, yürüdüm, düşündüm, cep telefonumla kısa filmler çektim. 

Sonra yavaş yavaş melodiler geldi sadece synthesizer ve birkaç enstrümanla kaydettim. "Avis 2020" adlı küçük bir EP'yi düzenledim Temmuz 2020'de. Ama daha ileri gitmeye ve daha fazla fikir bulmaya çalışmam gerektiği duygusuyla kaldım. Lizbon'a döndüğümüzde ekim ayında hepimiz hâlâ kapalıydık ama birçok pozitif yeni fikir ortaya çıkmaya başladı. Salgının ilk birkaç ayının bir tür intikamı gibiydi. Üç veya dört ay geçirdim. Yeni fikirler üzerinde çalışıyordum ve daha sonra aranjman ve prodüksiyon konusunda bana yardımcı olan her zamanki arkadaşlarım ve müzisyenlerle stüdyoya gittim. Birlikte düet yapmayı düşündüğüm şarkılar için bazı şarkıcıları da davet ettim.

Bu albümün bir hikâyesi var, anlatır mısınız?

Bu albümde, daha önce yaptığım gibi yine çok sinematik bir atmosfer ve birçok farklı müzikal etki, büyük bir tefekkür duygusuyla var. Bu yüzden, tüm şarkılar arasında birçok zıtlık olan çok soyut hikâyeler olabilir. Romantizm, minimalizm, elektronik sesler var, daha ritimli şarkılar, sessiz anlar. Anafikir şu ki: Pandeminin ortasında bile hâlâ kötü zamanları unutma ve müzik yapmak için yeni fikirler bulma özgürlüğümüz var.

‘MÜZİSYEN OLMAK ZOR”

Portekiz’de müzisyen veya sanatçı olmak zor mu? 

Bu çok zor, ama çoğu zaman bu bir şans meselesi ya da beklemediğimiz bazı fırsatlara sahip olmak. Çok daha iyi hale gelen şeyler var ama gerçek şu ki tüm müzisyenlerin hükümetlerimizden çok daha fazla yardıma ihtiyacı var. Umarım bu gelecekte çok daha iyi olabilir.

‘MERCAN DEDE BİR DÂHİ’

Türkiye’yi uzaktan nasıl görüyorsunuz? Müzik geleneği, siyaset...

İstanbul’da bir kez çaldım ve çok sevdim! Politika hakkında hiçbir şey bilmiyorum ama biraz geleneksel Türk müziğini seviyorum, yemekleri ve tüm insanlarda hissettiğim sempatiyi seviyorum. Umarım yakında geri gelebilirim.

Size Türkiye dersem, aklınıza ilk kim gelir? Takip ettiğiniz ve birlikte çalışmak istediğiniz bir Türk sanatçı var mı?

Harika bir besteci Mercan Dede!!! Bu dâhi ile çalışmayı çok isterim.