Deniz Müzesi’nde ‘Dört Eldeki Ustalıklar’a gelemeyen kaçırdı
Unutulmaz bir geceydi. X. İstanbul Uluslararası Opus Amadeus Oda Müziği Festivali’nin son konseriydi: Tuluğ Tırpan ve Emre Yavuz, aynı piyanonun tuşlarında buluşan elleriyle son derece zor, aynı oranda da mükemmellik isteyen bir performans sergilediler.
Yazgülü AldoğanMekân muhteşemdi: Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde en büyük kadırganın altındaki kuyruklu piyano, camdan yansıyan gemilerin ışıkları. İki müzisyenin alınlarındaki ter damlaları. Gözümü ayırmadan izliyorum, onlar da notalardan gözlerini ayırmıyor.
Oysa tek kişilik performanslarında ezberden çalıyorlar. Bach’dan Ravel’e, Mozart’dan Schubert’e zor ama keyifli bir repertuvar seçmişler, Emre Yavuz’un tek başına çaldığı Boccherini’den uyarlamasında uyuklayan çocuklar bile uyandı! Çocuğun ne işi var derseniz, belli ki piyano çalan çocuklardı, dinlerken parmaklarıyla tempo tutuyor, çalıyor, dikkatleri uyanık. Ama uzun repertuvara dayanamayıp başları düşmüştü. Tuluğ Tırpan ise solo performansında kendi bestesi Sema’yı çaldı. Her iki sanatçının da yolu Viyana’dan geçmiş. Emre Yavuz hâlâ orada yaşıyor. Daha sadece 90 doğumlu. Birçok ödülü var. Tuluğ Tırpan’ı anlatmaya gerek yok, film müziklerinden popüler müzik çalışmalarına her yerde var. Bu çok değerli iki müzisyeni aynı piyanonun tuşlarında, böylesine büyüleyici bir mekânda dinleyebilmek bir şanstı. Ne yazık ki bu şansı siz youTube’dan bile dinleyemeyeceksiniz, çünkü Deniz Müzesi’nde güvenlik gerekçesiyle kayıt yapmak yasak olduğundan uçtu gitti! Bir konserin kayda alınmasında ne gibi güvenlik olabilir bilmiyorum, ama yazık semaya karışan notalara! Festivali, her türlü zorluğa karşı düzenleyen, başarıyla yıllardır sürdüren sanatçı, festivalin Sanat Yönetmeni Mehmet Mesçi’ye de kocaman bir alkış. Çoktan hak etti.