Deniz Çakır: Ana akımda kaliteli projeler, vasat işler karşısında kaybederken çevrimiçi platformlar daha konforlu
Başrollerinde Deniz Çakır ve Bade İşçil’in yer aldığı ‘Aslında Özgürsün’ dijital platform GAİN’de yayında. Kadın hakları savunucusu, gazeteci ve yazar Duygu Asena’nın aynı isimli eserinden uyarlanan dizinin 5 bölümü yayımlandı, yeni bölümler pazartesi günleri izleyiciyle buluşuyor.
Orhun AtmışDuygu Asena, yazdıkları ve fikirleriyle kadın haklarının Türkiye’de geniş kitleler tarafından konuşmasını sağladı. Kitapları birçok kadının başucu kitabı oldu. O isimlerden birisi de “Aslında Özgürsün” dizisinin başrol oyuncusu Deniz Çakır. Bugüne kadar televizyon dizilerinde yer alan ve oyunculuğuyla beğeni toplayan Çakır’ı ilk defa bir dijital platformun projesinde görüyoruz. “Aslında Özgürsün”, Belgin (Bade İşçil) ve Berna (Deniz Çakır) isimli 40 yaşlarındaki iki çocukluk arkadaşı kadının özgürlük ve kimlik arayışlarını anlatıyor. Dizinin senaristliğini ve yönetmenliğini Ali Kemal Güven üstleniyor.
Bir araya geldiğimiz Çakır, “Duygu Asena’nın kitabından uyarlanan bir proje olduğu için önüme geldiğinde +1 puan ile başladı” diyor.
Dizinin 5 bölümü izleyiciyle buluştu. Çakır, “Çektikten sonra rahat rahat oturup keyfini çıkarabilme şansımız oldu. Bu tatlı bir şeymiş. Hiçbir zaman reytinge takılan biri değilimdir. Fakat büyük emekler verdiğin bir iş, karşısında gözle görülür biçimde çok daha vasat olan bir işe yeniliyor. Bu vasatlığın alkışlandığı bir dönemde de GAİN biraz nefes alma yeri oldu” sözleriyle çekimleri biten ilk sezonu değerlendiriyor.
‘YA GÜNCELLENECEK YA DA YOK OLACAKLAR’
Dijital platform deneyiminin hoşuna gittiğini söyleyen başarılı oyuncu, “Dijitale çok vasat işler yapılmıyor, belli bir kalibrenin üstünde işler yapılıyor. Ne çıkacağını biliyorsun önceden çektiğin için. Bunun rahatlığı hoşuma gitti açıkçası. Daha konforlu bir alan. Ben 2004’te mezun olduktan sonra hep anaakıma işler yaptım. Dolayısıyla o alana da nankörlük etmek istemem. Ama televizyonların kendilerini güncellemesi gerekiyor, ya güncelleyecekler diziler ve programlar anlamında, ya da yok olacaklar” diye konuşuyor.
“Aslında Özgürsün” ortalama 45 dakikalık bir dizi. Anaakım televizyon dizileriyle aradaki süre farkını anlatmaya gerek yok. Deniz Çakır süre konusu hakkında da şunları söylüyor: “Tiyatro oyunları bile eskisi gibi 2-3 perde değil. Güncel oyunlar mümkünse tek perde. Bu kısa ve kolay, hemen olsun bitsin anlamındaki işler değil. Kısa sürede, daha yoğun anlatıp, daha kompakt ve sağlam bir şey verebilme. Seyirciyi yükseltip tepede bırakma, bu kıymetli bir paslaşma bence. Tiyatrolar buna ayak uydurdu. Televizyon dizilerinin de buna direnmeyip ayak uydurması gerekiyor.”
‘GAİN NEFES ALDIRDI’
Duygu Asena’nın kitabı 2001 yılında yayımlanmıştı. Dizi ise günümüzde geçiyor ve güncel meseleleri de konu ediniyor. Sadece kadına değil, LGBT+ bireylere yönelen erkek şiddetinin de eleştirildiği dizi Deniz Çakır’a nefes aldırmış. Şöyle anlatıyor: “Ses çıkarmamız gerekiyor. Biz bireysel olarak zaten ses çıkarıyoruz. Ama anaakım bir dizinin, yapım şirketinin, bir kanalın bu konuda bir role bürünerek sesimi çıkarmama, o karakter üzerinden savunduğum şeyleri ifade etmeme alan tanıyor olması çok konforlu bir şey. Konforlu ama bir taraftan da zaten olması gereken bir şey. O anlamda biraz nefes aldırdı bana. Burada yaparken bile ‘ya keserlerse’ kaygısı oluyordu. Öyle bir şey olmadı. Sözümüzü söyleyebiliyoruz, bu kıymetli bir şey. Bunlar hayatın gerçekleri, neden görmezden gelelim ki?”
Çakır, televizyonda gösterilmeyen gerçekliklerin dijitalde yayımlandığına dikkat çekerken, “Kadına şiddet bu kadar hayatımıza girmiş ve tanımadığımız kardeşlerimiz için bu kadar gözyaşı döker, nefessiz kalır bir haldeyken neden ben bunu bir dizide tüm gerçekliğiyle tüm cinsler, tüm yönelimler için işlediğimde birileri rahatsız olsun ki? Yapanın rahatsız olması gerek. Duyuran ya da izleyenin değil. Yayımlanmasından dolayı değil; ‘Allah kahretsin, neden bunlar hâlâ yaşanıyor’ diye rahatsızlık duyabilirsin. ‘Neden bunu yaptılar, neden yayımlanıyor’ diye rahatsızlık duyanın önce oturup vicdan muhasebesi yapması gerekiyor. Gittikçe artan bu yasaklar bir akıl tutulması” diyor. Çakır’a göre dizinin 2. sezonunun olma ihtimali yüksek.
‘DUYGU’YU BİLMEK GEREK’
Duygu Asena’yı ilk olarak ortaokul yıllarında okuduğunu söyleyen Çakır, “Duygu Asena benim kıymetli kadınlarımdan bir tanesi. Üzülüyorum bazı insanlar, benim yaşımdakiler Duygu Asena’yı tanımadıklarını söyleyince. Şaşkınlık verici bu ülkede kadın olup da Duygu Asena’yı bilmemek. Okumamış olabilirler, anlarım. Ama kadın hareketine dışardan bakmak yerine tam tersine göbeğinden, son derece görünür olarak bir duruş sergileyen bir kadını ,yaşıtım kadınların bilmemesine üzülüyorum. Çünkü bir yazar, sevmek değil bilmen gereken birisidir. Çünkü senin o döneminin, sosyolojik olarak kadın hareketinin çok önemli insanlarından biridir Duygu” diye anlatıyor.
‘TEK GERÇEK HAREKET KADIN HAREKETİ’
Son olarak diziyi izleyenlere, kadınlara ya da erkeklere mesajı olup olmadığını sorduğumuzda ise Deniz Çakır sitemini şu sözlerle dile getiriyor: “Kadınlara mesaj vermek istemiyorum. Kadınlar gayet aklı başında, hayata hakim, örgütlenebiliyorlar. Erkeklere mesaj verebilirim burada. Belki azıcık örnek alabilirler. Oturdukları yerden ‘Biz de öyle düşünüyoruz’ demek yerine sokaklara falan çıkabilirler... Bize destek olduklarını biliyorum. Ama artık zaman oturduğun yerden destek olmak zamanı değil. Bir şeyler yapmaları gerekiyor. Kadınları öldürenler kocaları, erkek kardeşleri, eski sevgilileri yani erkekler. Bu durumda iyi erkeklerin, bu erkeklere karşı mücadele etmesi gerekiyor. Geçen günlerde parkta yoga yapmanın yasaklanması üzerine yapılan eylemi yine kadınlar yaptı. Şaşırmamak lazım. Kadınlar, önlerine gelen her engelde seslerini çıkarıyorlar zaten. Benim çok da sevdiğim bir şarkıcı arkadaşım, asla kötü niyetli olduğunu düşünmüyorum ama ‘Yogacı ablalar kadar olamadınız müzisyenler’ yazmış. Pardon da, ‘Yogacı ablalar’ dediğin, o kadar küçümseyeceğin bir grup değil. O yogacı ablalar kadın. Kadın hareketi şu anda ülkedeki tek gerçek hareket bana göre. Ben kadınlara ve gençlere çok güveniyorum. Erkekler harekete geçse iyi olacak. Biz sizin kolunuza takıp gezeceğiniz kadınlar değiliz. Yanımızda duracaksanız var olun...”