Çocuk edebiyatı manifestoya gereksinir mi? Necdet Neydim'in yazısı...
Çocuk edebiyatına dönük bu güne dek başka manifesto(lar) yazılmış olabilir. Çocuk ve çocukluğa dönük anlayış değişimleri bunu gerekli kılmıştır. Günümüzde belki hemfikir olunabilecek ya da karşı çıkılabilecek bir manifestonun tartışmaya açılması gerekli olmuştur. Çocuk edebiyatı alanına yönelen bir kişi (yazar çizer, yayıncı, editör), toplumsal sorumluluğunu bilmek ve bunu, edebiyat yolculuğunda ilkesel bir duruşla ortaya koymak zorundadır.
Necdet Neydim / Cumhuriyet Kitap EkiÇOCUĞUN ÖZNELLİĞİ
Çocuk, ne yazarın ne çizerin, ne yayıncının, ne de ebeveynin ve sistemin kafasına göre biçimlendireceği bir nesne değildir.
Çocuk, doğduğu andan başlayarak hayatın öznesi olur ve bu durum, kendini gerçekleştirene kadar yetişkinler tarafından saygıyla karşılanır.
Çocuğun özneliği aynı zamanda onun çocuk gerçekliği içinde eşitliğini, cinsiyet eşitliğini ve özgürlüğünü görmezden gelinemeyecek biçimde simgeler.
Bu ilkeselliği sistematik bir biçimde ifade edecek olursak:
1- Çocuğu hayata yönlendirmek: Günümüz çocuğu, dış dünyadan uzak tutulmaktadır. Edebiyat onun bu dünyayla buluşmasında köprü işlevi görecek; çocuğa, o dünyayı tanıtacaktır.
2- Çocuğu hayatta tutmak: Hayatın içine girmesi sağlanan çocuğun hayatla iletişimi ve ilişkisi korunacak ve sürdürülecek ve hayata küsmemesi sağlanacaktır.
3- Çocuğun özgüvenini artırmak: Onun salt başarı odaklı değil, kendisi olarak var olabileceğini ve hayatı sürdürebileceğine olan güvenini güçlendirecektir.)
4- Çocuğun düşlerini güçlendirmek: Düş, gerçekleştirmenin çıkış noktasıdır. Bu, onun ufkunu açacaktır.
5- Çocuğa iletişim odaklı bakış açısı kazandırmak: Sorunlar konuşarak çözülür. Fiziksel ya da duygusal şiddet onun mutlu olmasını sağlamayacaktır.
6- Çocuğu dilselleştirmek: Çocuk kendini ifade edebileceğini bilmeli , buna güvenmeli ve konuşmaya istekli olmalıdır. Bunlar sağlanırsa çocuk kendini ifade edebilecektir.
7- Çocuğun dilini geliştirmek: İyi bir dille kendini ifade etmek özgüveni geliştirecek ve daha nitelikli bir dille ifade etmeye çaba gösterecektir.
8- Çocuğu özne (birey) olmaya yönlendirmek: Özne olmak kendini tanımlamayı, ötekini anlayarak önemsemeyi getirecektir.
9- Çocuğu özne olarak kabul etmek: Çocuk bizim ne hamurumuz ne de odunumuzdur. Ne yoğurabiliriz ne de yontabiliriz. Onun kendisinin kendine özgü olduğunu bilmeli ve kendini geliştirmesine saygı duymalıyız. Bu onu en azından mutlu bir birey yapacaktır.
10- Çocuğun özgür ve eşit bir varlık olduğunu kabul etmek: Çocuğun bir çok konuda fikrini almak; onun ifade hakkını tanımak; onu, hem özgür hem de eşit yapacaktır. Bu da toplumsal bir varlık oluşunu hızlandıracaktır.
11- Çocuğun cinsiyet eşitliğine saygılı yetişmesine katkı sağlamak: Kadın ya da erkek bütün insanlar eşittir. Cinsel kimlik, kimseye haklar konusunda öncelik tanımaz. Bunu içselleştirmek, onu daha naif, daha uygar bir varlık olması için katkı sağlamış olacaktır.
12- Doğada var olan hayvan türlerinin varlıklarını sürdürmesine saygılı olmasına katkı yapmak: Karnı doyduğu halde avlanmaya ve öldürmeye devam eden tek canlı insandır. İçgüdüsel bağlamda bu özelliği ortadan kaldırmak için onun insani arayışını güçlendirmek çok önemlidir ve edebiyat bu alanda da nitelikli katkı yapabilecektir.
13- Doğaya sahip çıkmasına destek olmak: Şu artık çok iyi bilinmektedir ki, doğa yok olursa insan varlığını sürdüremez ya da sürdürebilmesi distopik(geleceksiz) bir dünyada mümkün olacaktır. O zaman onun bu dünyadan zevk alması mutlu olması söz konusu olmayacaktır.
Korku bu durumda onun dünyasına hakim olacaktır ki geleceğe bırakacağımız en kötü miras bu olacaktır. Edebiyat ve hayat çocuğa bu bilinci verirken kendi sorumluluğunu asla gözden uzak tutmamalıdır. Çocuk, onun yanlışlarını düzelten değil, doğrularını sürdüren olmalıdır.
14- Farklılıklara karşı önyargısız olmasına katkı yapmak: Çocuklara önyargı yüklemek çok kolaydır. Ama bu geri dönüşü olmayan bir eylemdir. Sorumluluk bunu gerçekleştirmeye çalışana aittir ama çocuğa dönük bir yanlışı düzeltme, fabrikasyon aletlerin hatasını düzeltmek gibi kolay değildir ve hatanın ne zaman ortaya çıkacağını bilemezsiniz.
Bu nedenle çocukta renk, dil, din, cinsiyet v.b. farkılıklarına dönük önyargı sonrasında telafisi mümkün olmayan sorunlar yaratabilir. Çocuk onların varlığını sürdürme hakkına saygı duyacak biçimde edebiyatla karşılaşmalıdır. Bu, onu evrenselleştirecektir.
15- Aile, çevre, kent, ülke ve evrensellik bilinciyle var olma tutkusu oluşturabilmek: Çocuğa en küçük birimden başlayarak aile, çevre, kent, ülke ve dünya (evrensellik) bilinci ve değerlerini buyurgan bir didaktizm içermeden vermelidir edebiyat.
Ve bunu yaparken kutsallaştırıcı değil eleştiri kültürünü de içselleştirerek yapmalıdır ki, sonuçta bunu yapabilen çocuk kendi oluşturdu değerlerini daha içten koruyacaktır.
16- En sade anlatımla onun, insan olmasına katkı yapmak: Tüm bunlar, çocuğun salt insan olması için ortaya konan seçeneklerdir. İnsan olmayı (erdeme ulaşmış) becerebilmiş çocuk sonuçta hayatın içinde kendini gerçekleştirmenin yollarını da bulacaktır ve bu yaparken kendini yukarı taşırken çevresini de beraberinde götürecektir.
Bu da paylaşma ve dayanışmayı öğrenmiş olma demektir ki, sanırım bunu biraz unuttuk. Çocuklar hatırlasın en azından.
SONUÇ
Sonuç olarak, çocuk edebiyatı tüm bileşenleriyle çocuğun özneliğini, onun kendi gerçekliği içinde eşitliğini, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın özgür eşit oluşunu, çocuk hakları çerçevesinde kendini gerçekleştirme özgürlüğü olduğunu ve çocuğa dönük bir mülk (tapulu mal) bakışının olamayacağını ama onun bizim geleceğe gönderdiğimiz oklar misali bir elçi rolünü üstleneceğini hepimiz içselleştirmeliyiz.
Çocuklar uçmayı becerdikçe anne babasına mutluluk verecektir. Ona verilmiş kanatlar onun olacak ve o, özgürce uçacaktır.
Çocuk edebiyatı, çocuğu kafasına göre biçimlendirme anlayışında olanlardan olabildiğince çabuk kendini arındırmalı ve kendi düşüncesini dayatan değil, çocuğu anlamaya çalışan bir sürece girebilmelidir.
Günümüzde niceliksel açıdan oldukça gelişen; ama yerli edebiyat olarak henüz nitelik arayışında olan bu süreç ne olursa olsun kendini bulacaktır.