Çevirin sayfaları! Y. Bekir Yurdakul’un yazısı...
Melek Özlem Sezer’in veriliye içeriden bir itiraz olarak sunduğu, İpek Konak’ın olağanüstü resimleriyle eşlik ettiği Ormanda Tek Başına (Can Çocuk) masalı sizi de derinden düşündürecek bilirim ama dileğim odur ki kitaba ekli “İşte Bu Benim Masalım” sayfalarında kaleminizin sesi duyulsun ve sakın ola ki masalsız kalmayın.
Y. Bekir Yurdakul / Cumhuriyet Kitap Eki
DONUP KALDI MI MASAL?
Euripides’in “İkinci düşünceler daha iyidir.” deyişini anımsatarak giriyor söze Melek Özlem Sezer, “Masal Masal Matitas” adıyla hazırladığı antolojinin önsözüne. “Ağızdan ağza, bir kıtadan ötekine, bir dilin kıvraklığından diğerinin ağırbaşlılığına yüzyıllarca dolanıp dururken, kaç kişinin ortak üretimi haline geldiğini hayal etmek bile büyüleyici. Masalın rengi de iletisi de anlatıcının dilinde yenileniyor.”
Ne zaman bir masal okumaya (evet, “okuma”ya!) dursam o sözlü anlatı çağlarına doğru masalsı bir yolculuğa çıkarım hiçbir hazırlığı gereksinmeden. Ve yazıya geçince donup kaldığını, artık yeni ağızlarda, yeni dillerde yenilenemediğini düşünürüm masalın.
Sonra işin -her şeye karşın- hiç de böyle olmadığını, yazınsal bir yapıtın “Böyledir!” yargısına karşın, okundukça (ya da yeniden yazıldıkça) yine de yenilendiğini düşünürüm. Sonra bir anıyı anlatır hatta yazarken de böyle bir “değişim”in öznesi olmuş bulurum kendimi.
“İnsanın en özgürleştiği anlatım biçimi olan” masallarsa söz konusu olan, başka bir ortamda söyleyemeyeceğini de dile getirme olanağı bulur anlatıcı.
Elbette bu “durmuşluk” hiç de teslim almış değildir edebiyatı; bir kitap / anlatı her okunuşta / her okurda yeni şeyler söyleme gücüyle çıkar bu kısırdöngüden. İyi yapıtların çağdan çağa yaşayıp gelmesi bu çoğaltma/ farklı çağrışımlar yaratabilme birikiminde saklıdır.
Desen: İPEK KONAK
YA ARKA PLANDAKİLER!
Bu fasla bir nokta koyup biraz da yazınsal metnin, özellikle de masalın arka planına bakalım.
“Önemsenmediği için özgürce kullanılıp bilinçaltına işleyen kodlar, hayatımızı çekilmez hale getiren düşüncelerin yerleşip katılaşmasına; bu haliyle de iktidar güçlerinin devamlılığına hizmet eden, cinsler arası barışın önünü kesen, üstelik bunu da ustaca ve zekice yapan...” anlatılar, masallar.
Melek Özlem Sezer, bir yandan dünyamızı varsıllaştıran masallardan yoksun kalınmaması gerektiğinin altını kalınca çizerken bir yandan da işte bu “gerçeğe” dikkat çekiyor.
Hepimizin neredeyse ezbere bildiği, Kırmızı Başlıklı Kız “masal”ının bütün kapılarını, pencerelerini ardına kadar açıyor.
Bir cinse / kadına; her yanıyla ölçülüp biçilen, hayatın kendi gerçekliğine asla uymayan, dahası her bedende iğreti duran bu giysiyi bir güzel söküp (“paramparça edip” demekten alıkoydu beni Sezer’in dilindeki incelik ne ki Ormanda Tek Başına’da yaptığı tam da bu!) eşit dahası adil bir yerden ve yine incelikle teyelliyor.
Bölümcelere nezaketle yerleştirdiği merakın ardından yeni anlara “sayfayı çevir” notuyla çağırıyor. “Herkesin bildikleri ilgisi çekmiyor!” diye tanımladığı hayat ağacının, iyi kötü demeden özgürce yazacağımız aslında ve öncelikle çocukların yazacağı yeni masallarla besleneceğini de aynı zarafetle anımsatıyor.
İşte tam da böyle bir yaklaşımla anlattığı Ormanda Tek Başına masalına çocukların, kendi yazacaklarını arkadaş kılmasını diliyor.
Ormanda Tek Başına / Melek Özlem Sezer / Resimleyen: İpek Konak / Can Çocuk / 56 s. / 8+ / 2022.