Cem Sonel'den kişisel sergi: “Bir ve Sıfır İki Eder”

Cem Sonel’in “0” ve “1” arasındaki sorgulayıcı yolculuğu, içine sokağı da katarak Anna Laudel İstanbul’da devam ediyor. Felsefi ve kavramsal dışa vurumları yansıtan yapıtlar meraklılarını bekliyor.

Deniz Burak Bayrak

Anna Laudel İstanbul’un birinci katındaki “Bir ve Sıfır İki Eder” sergisi yaşamımızın her alanını kapsayan iki alana; bilgisayar kodlarına ve sokağa odaklanıyor. Cem Sonel’in kişisel sergisi iki ayrı sergi gibi görünürken sanatçının iç ve dış dünyalarını karma çalışmalarla ortaya çıkarıyor.

Cem Sonel, Ankaralı bir sokak sanatçısı. Çocukluğundan bu yana sokak sanatına merak salan sanatçı akademi eğitiminin ardından boş durmamış ve alanında önemli işler yapmış. Hâlâ çalışmalarına devam ediyor. Bahsedeceğim ürünler de yine bu pratikten yola çıkarak var ettiği bir seçki.

Sergi salonunu iki ayrı şekilde düşünebiliriz. Salona girildiğinde görülen yapıtlarla salonun tam ortasına yapılmış U şeklindeki daha ufak kısım birbirini bütünlüyor. Dış kısımdaki yapıtlar sanatçının daha kavramsal ve felsefi yaklaşıma sahip olduğu kısımken diğer bölüm daha renkli, sokağı yansıtan ve Sonel’in duygu dünyasıyla ilgili diyebiliriz.

‘0’, ‘1’ VE YAŞAMIN ALGORİTMASI...

Bilgisayarlar yaşamımızın her noktasında. Onlarsız işleyen bir sistem şu an için düşünülemez diyebiliriz. Bu durum son zamanlarda sanata da yansıyor. Yaşamımızı daha rahat bir şekilde devam ettirebilmek için bilgisayarların kodlarını oluşturan “1” ve “0”lara çok ihtiyacımız var. Farkında olmasak da. Bu rakamların hem felsefi hem de teknik anlamlar barındırıyor olması sergideki yapıtlarla da ortaya dökülüyor. Gündelik yaşamımızda kullandığımız “0”, bir “yokluk, hiçlik” temsili olsa da sergide büyük bir “varlık” kazanıyor. Sanatçı sokağa odaklanarak yaşamın algoritmasına kendi açısından görünürlük kazandırıyor.

Bu varlık-yokluk zıtlığını birtakım geri dönüştürülmüş ürünlerle dışa vuran Cem Sonel; TV ekranı, ultrasonik sensör, bilgisayar kodu, led panel, pleksi, neon, mdf, beton gibi malzemelerle bahsedilen zıtlığın çatışmasını inceliyor. Teknik malzemelerle sanata dönüştürülen yapıtların oluşturduğu kompozisyon, teknoloji ve tüketim çılgınlığına da bir gönderme aslında. Kullanıp bir süre sonra attığımız ürünlerin ne hâle geldiğini gördüğümüzde yaşamın ne yöne evrildiğini ve buna artık bir dur dememiz gerektiğinin de farkına varıyoruz.

GRAFİTİ TABANLI İŞLER...

Salonun U bölümü ise diğer bölüme göre oldukça renkli ve eğlenceli görünüyor. Duvarların ve çalışmaların rengârenk görüntüsü bir oyun odasına girmişiz hissi uyandırıyor. Burada daha çok sokağı yansıtan sanatçı, grafiti tabanlı işlerine de göndermede bulunuyor. Sprey boya şişeleri ile yaptığı karışık teknikteki farklı çalışmalar ve sprey boya kapaklarını kullanarak oluşturduğu kompozisyonlar görülmeye değer. Bu bölümün belki de en ilginç çalışmaları ise karton pizza ve tost kutularına akrilik boya kullanılarak yapılan resimler. Polimer kil, pvc ve neonla yapılan “Beyin Yandı” ise serginin bu kısmını ziyaret eden sanatseverlere “Hoş geldiniz” diyen parçası.

VE ‘1’ SORU...

Sanat yaşamı boyunca “0-1”, “olmak-olmamak” gibi kavramların zıtlığına odaklanan Cem Sonel, yanıtını aradığı ve “0”ın hiçlikle eşdeğer görüldüğü günümüzde ziyaretçilere de şu soruyu soruyor: “1’ ve ‘0’ın aynı değerler olduklarını ileri sürmek sizce daha uzlaşmacı bir yaklaşım değil mi” Yanıtı bulmak için sergiyi 27 Şubat 2022’ye kadar Anna Laudel İstanbul’da pazartesi dışında her gün 12.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.