‘Carmen’ sanatseverlerle buluştu
“Carmen”in hikâyesini bilmeyen var mıdır? Operasını ve filmini seyredenler bilir, çingene kızı Carmen’in öyküsünü. “Ama Carmen’i hiç böyle izlemediniz” cümlesiyle yola çıkan ve bir o kadar da iddialı olan İspanya’nın önde gelen çağdaş dans topluluğu Compañía Nacional de Danza de España, Türkiye’ye iki günlük gösteri için geldi. Biz de “Carmen”in çağdaş yorumunu seyretmek için Zorlu PSM’ye gittik.
Öznur Oğraş ÇolakBenois de la Danse ödüllü Carmen dans gösterisinin koreografı Johan Inger, yenilikçi bakış açısıyla yorumluyor eseri. Inger, hikâyenin efsanevi ve evrensel tutku ve şiddet unsurlarına indirgenmiş halini gözler önüne seriyor.
Bakın ne diyor Inger, eser ile ilgili: “Bu karakterde belirli bir gizem var, herhangi bir çocuk olabilir, Don José çocukken olabilir, genç bir Michaela veya Carmen ve José’nin doğmamış çocuğu olabilir. Kısa da olsa yaşamlarımızda ve başkalarıyla sonsuza kadar etkileşim kurma yeteneğimizde olumsuz bir etkisi olan şiddetli bir deneyim nedeniyle yaralanan ilk iyiliğimizle kendimiz bile olabiliriz.”
HERHANGİ BİR YER OLABİLİR
Orijinal roman yeniden yorumlanarak ve yerel kökenli estetiklerden kaçınılarak farklı ortamlarla çağrışımlar oluşturulmuş.
Aslında, Carmen’in hikâyesinin geçtiği İspanya’nın bir şehri olan Sevilla herhangi bir yer olabilir. Orijinal öyküde mekân olan yer bir tütün fabrikası ama bu yorumda yine herhangi bir yer olabilir. Sahnede bu ruh hali, keyifsiz, karanlık, gizli ve sisli sokaklar... Bu atmosferi yaratmak için ise koyu renk dekorlar kullanılmış. Büyük, yüksek dolapların kullanıldığı dekor, kapı geçişleri ve küçük odalar gibi. Sonrasında ise arkasını çevirince yansımaların yer aldığı dev aynalar...
Benim anladığım kadarıyla koreograf, yorumunda zamansızlık üzerinden gitmiş ve bu yolla çağdaş yoruma yaklaşmış.
İnsanoğlunda bulunan açık sözlülük, saflık, nezaket ve gizem, bir erkek çocuk tarafından temsil ediliyor; bu da gösterinin topla oynayan kız ve erkek çocuk ile başlamasını açıklar gibi.
Askerler, şirket yöneticisi, hikâyede yer alan Matador ise bir rock yıldızına benzetilmiş. Dansın ilk bölümünde yer alan parlak ve renkli kostümler, ikinci bölümde karanlığa bürünüyor. Gölgeler görüyoruz, karabasanı andıran bu gölgeler, şiddet ve hüsranın oluşumu bence.
ZAMANSIZ BİR ANLATI
Sonu ise aynı ölüm. Ama bu her şeyin başlangıcı olabilir mi?
Dans dünyasının yıldız isimlerinden Joaquín De Luz’ün sanat yönetmenliğinde, Compañía Nacional de Danza de España dansçılarının performansı, Curt Allen Wilmer tarafından tasarlanan set ve İspanyol moda tasarımcısı David Delfín’in kostümleri ile yine zamansız bir anlatının da temellerini atıyor. Dünyanın en popüler operasının danslı yeniden tasarlanması ile sunulan ve Johan Inger’in yenilikçi bakış açısıyla adeta yeniden hayat bulan “Carmen” daha önce hiç görmediğimiz bir yorum mu? Oldukça benzer ama tabii seyre değer.
ASİ ÇİNGENE KIZI
“Carmen” hikâyesinin konusu kısaca şöyle: Don Jose adlı bir İspanyol askeri, yakalanmış bir falcı çingene kızının, Carmen’in kaçmasına yardım eder. Bu yüzden düştüğü hapishaneden ekmeğin içine saklayıp yolladığı bir bıçakla kaçmasını sağlayan Carmen, Jose’ye haydutluk yapmasını tavsiye eder, serseri dostlarıyla tanıştırır. Sevgili olmuşlardır, ama Carmen hiç sadık değildir. Bir kocası olduğunu ve Carmen’in onu da hapishaneden kaçırdığını öğrenen Jose, kıskançlıktan kocasını öldürür. İkisi evlenir, bu sefer Carmen bir matadoru âşık tutar. Jose, onu ne kadar bataklıktan çıkarmak istese de asi ruhlu çingene kızı “Öldür beni” der. Ve ruhu huzur bulsun diye Jose, Carmen’in hayatına son verir.