Cannes'ı beklerken Cannes'dan beklediklerimiz
Bu yıl 17-28 Mayıs tarihleri arasında düzenlenecek Cannes Film Festivali’nde yılın merakla büyük Hollywood yapımları ‘Elvis’ ve ‘TopGun: Maverick’ dışında hangi yönetmenlerin son filmlerini izleme olasılığımız var; kısa bir derleme yaptık.
Emrah KolukısaDünyanın en prestijli sinema etkinliği olarak kabul edilen Cannes Film Festivali bu yıl 17-28 Mayıs tarihlerinde 75. kez düzenleniyor. Festivalin resmi seçkisi kısa b,rsüre sonra, 14 Nisan’da düzenlenecek bir basın toplantısıyla açıklanacak.
Heyecanın gitgide tırmandığı şu günlerde hangi usta sinemacıların son filmlerini festivalde izleme ihtimalimiz olduğu meselesi ise elbette sinema camiasının gündemindeki ilk maddelerden biri.
‘TOP GUN: MAVERICK’ VE ‘ELVIS’
Festival tarafından yapılan açıklamalara göre yılın en çok beklenen filmlerinden ikisi 75. Cannes Film Festivali’nde izleyiciyle buluşacak. Bunlardan biri ilke kez 18 Mayıs 1992’de Ron Howard’ın “Far and Away” adlı filmiyle Cannes’a gelen Tom Cruise’un bir süredir merakla beklenen filmi “Top Gun: Maverick” olacak. Festival tam da 30 yıl sonra, yani 18 Mayıs 2022’de Cruise için özel bir saygı etkinliği düzenliyor ve aynı gece Joseph Kosinski’nin yönettiği filmi ilk kez izleyiciyle buluşturuyor.
Bu yılın bir diğer merakla beklenen Hollywood yapımı da Baz Luhrmann imzasını taşıyan “Elvis” biyografisi elbette. Daha önce “Moulin Rouge!”, “The Great Gatsby” ve 1992’de ilk kez Cannes’a geldiği ilk filmi “Strickly Balroom” ile festivale katılan Luhrmann “Elvis”in dünya prömiyeri için Cannes’a gelirken yanında muhtemelen filmde ElvisPresley’i canlandıran Austin Butler ile Colonel Tom Parker rolündeki Tom Hanks’i de getirecek.
NURİ BİLGE CEYLAN’IN FİLMİ YETİŞİYOR MU?
Kendisine ulaştığımda filminin yetişmediğini ve ses için çalışmalara daha yeni başladığını söyledi Nuri Bilge Ceylan. En son “Ahlat Ağacı” ile 4 yıl önce festivalde boy gösteren ve aradan geçen 4 yıllık sürede yeni filmi çeken ceylan aslında kabaca bir hesapla bu yıl yeniden Cannes’a gelecek gibi görünüyordu ama anlaşılan evdeki hesap çarşıya uymamış.
Yine de son anda bir sürpriz olabilir ve örneğin 4 yıl önce olduğu gibi sonradan açıklanan kısa listeyle “Kuru Otlar Üstünde” resmi seçkiye eklenebilir. Kısmet diyelim.
FATİH AKIN’IN YENİ FİLMİ DE BEKLENENLER ARASINDA
Almanya doğumlu Türk asıllı sinemacı Fatih Akın “Rheingold” adlı filmi de bu yıl Cannes’da görülmesi muhtemel yapımlardan biri. Daha önce Cannes’a iki filmiyle gelen ve bir kez de jüride yer alan Akın’ın filmi İran asıllı Alman bir rapçi Xatar’ın (üstte) gerçek hikayesini anlatıyor. Başrolde de yeni kuşağın yükselen yıldız adaylarından Emilio Sarkaya yer alıyor.
CANNES GEDİKLİLERİ DARDENNE KARDEŞLER...
Cannes’da en çok ödül alan sinemacılardan (iki kez Altın Palmiye ve farklı filmleri için farklı ödüller aldılar) Belçikalı sinemacı kardeşler Jean-Pierre ve Luc Dardenne bir kez daha Cannes’da boy gösterebilirler. Son filmleri “Tori and Lokita” Belçika’da hayata tutunmaya çalışan iki mültecinin dostluklarına odaklanıyor.
BEKLENEN ÜÇLÜ: CRONENBERG, LOZNITSA, MUNGIU
Bu iki filmin haricinde henüz hiçbir film açıklanmış değil ama resmi seçkide (yarışmalı ve yarışma dışı bölümler) yer alması muhtemel yapımlar hangileri olabilir diye düşündüğümüzde elbette akla ilk gelen isimlerden biri olan David Cronenberg’in son filmi “Crimes of the Future” bizim de listemizin en üst sıralarında yer alıyor.
2014‘ten beri film çekmeyen Cronenberg 1970 yılında aynı adlı bir film daha çekmişti ama bu son filmin onunla bir alakası olmadığı anlaşılıyor. Viggo Mortensen, Lea Seydoux ve Kirsten Stewart gibi isimlerden oluşan güçlü oyuncu kadrosuyla “Crimes of the Future” Cannes’a gelirse şaşırmamak gerek.
Ukraynalı sinemacı Sergei Loznitsa’nın yeni filmi “The Natural History of Destruction” bu yıl Cannes’da görmeyi umduğumuz filmlerden biri şüphesiz. Ukrayna’daki Rus baskısını yıllardır anlatan Loznitsa son filminde Avrupa tarihine dair bir belgesele imza atmış ve özellikle de odağına Almanya’yı almış. festivale gelirse kaçırılmamalı.
Rumen Yeni Dalga sinemasının öncü isimlerinden Cristian Mungiu bilindiği üzere Altın Palmiye (“Dört Ay, Üç Hafta ve İki Gün”) dahil Cannes’da pek çok ödül almış bir sinemacı. Irkçılığı odağına taşıdığı son filmi “RMN” ile bir kez daha Cannes’da boy göstermesi olası Mungiu’nun festivalde ilgi göreceğine şüphemiz yok doğrusu.
FRANSIZLAR KALABALIK OLACAK
Festivale bir yıl ara verilmesinin ve Covid’in sektör üzerindeki fena halde olumsuz etkilerinin bir sonucu olarak bu yıl resmi seçkide Fransız yapımlarının ağırlıkta olacağı tahmin ediliyor. 75. yılda Cannes’da boy göstermesi muhtemel Fransız sinemacılar arasında Arnaud Desplechin (“Frere et Soeur”), Alice Winocour (“Revoir Paris”), Emmanuel Mouret (“Chronique d’une liaison passagere”), Serge Bozon (“Don Juan”), Florian Zeller (“The Son”), Mia Hansen-Løve (üstte) ve eğer montajı yetiştirebilirse “The Stars At Noon” adlı filmiyle Claire Denis ilk akla gelen isimler.
İTALYAN SİNEMASI OLMADAN OLMAZ
İtalyan sinemasını bu yıl temsil etmesi muhtemel yönetmenler arasında bir kez daha Timothee Chalamet ile çalışan Luca Guadagnino (“Bones & All”), Cannes’da sık sık boy gösteren Matteo Garrone (“Iao Capitano”), Penelope Cruz ile çektiği son filmi “L’immensita” ile Emanuele Crialese ve “Martin Eden” ile sükse yapan Pietro Marcello (“Scarlet”) adları öne çıkıyor.
UZAKDOĞU SİNEMASI YİNE İDDİALI
2018’de “Arakçılar” ile Altın Palmiye alan Japon usta Hirokazu Kore-eda bu yıl son filmi “Broker” ile bir kez daha Cannes’a gelebilir. Japonya’dan Cannes’a gelmesi olası bir başka yönetmen de “Love Life” adlı son filmiyle Koji Fukada. Her iki Japon sinemacı da seçkiye alınır mı, ya da farklı seçkilere mi alınır bilemiyoruz ama bu isimler sürpriz olmayacak.
Uzakdoğudan bu yıl Cannes’a gelmesi bir diğer muhtemel isim de Güney Koreli sinemacı Park Chan-wook (üstte). 6 yıldır yeni bir film çekmeyen (TV için çektiği “The Little Drummer Girl” dizisiyle meşguldü arada) Park Chan-wook son filmi “Decision to Leave” ile Croisette’te boy gösterirse şaşırmamak lazım.
REICHART ‘SHOWING UP’ İLE GELEBİLİR
“First Cow” adlı bir önceki filmiyle övgü ve ödüller toplayan Kelly Reichardt şimdi de başrolünü Michelle Williams’ın üstlendiği yeni filmi “Showing Up” ile sinemaseverlerin ilgisini üzerine çekecek gibi görünüyor. Daha önce hiç Altın Palmiye için yarışmamış olan Reichardt bakalım bu sene şeytanın bacağını kıracak mı?
NETFLIX FİLMLERİNE BİR ŞANS TANINACAK MI?
Son yılların en hararetli tartışmalarından biri elbette Netflix filmlerinin resmi seçkideki durumu. Bildiğiniz gibi Thierry Fremaux Fransa prömiyerini sinema salonlarında yapmayan filmlerin Cannes’da resmi seçkiye alınmasına bir yasak koydu. Bu yıl bu yasağın kapsamına giren filmlerden Andrew Dominik imzalı Marilyn Monroe biyografisi “Blonde” eğer Fransa’da önce salonlarda vizyona çıkmayı kabul etmezse Cannes’a gelemeyecek.
Tabii Netflix boyun eğerse, ya da Fremaux inadından vaz geçerse iş değişir ve belki de başrolünü Ana De Armas’ın (üstte) canlandırdığı “Blonde” resmi seçkiye alınır. Bekleyip göreceğiz.