Büchner’den ‘Leonce ile Lena’
Georg Büchner, 24 yıl sürebilen kısacık ömrüne, birisi yarım kalmış üç oyun sığdırabilmiş olsa da Alman tiyatrosunun temellerini atmış yazarlardan biri. Ünlü klasik yapıtı Leonce ile Lena, Yücel Erten’in çevirisi ve alternatif dramaturjisiyle oldukça farklı bir biçemde 1984 Yayınevi tarafından yayınlandı.
Hikmet Temel Akarsu"HESSENLİ KÖY POSTACISI"
Ortalama kitap okuru için tiyatro eseri okumak genelde en son plana atılan, zahmetli bir uğraşıdır. Ancak tiyatro, dikkatle okunduğunda diğer edebi formlar kadar varsıllaştırıcı ve etkileyici olabilen bir türdür. Kuşkusuz bunun için okurlukta erginleşme ve entelektüel çaba gerekir.
Leonce ile Lena, bu erginlik ve entelektüel çaba yönünden ele alındığında, Georg Büchner edebiyatının da ötesine taşan performanslar içeriyor.
1813 Darmstad-Goddelau doğumlu Alman oyun yazarı, şair ve devrimci Georg Büchner, Strasbourg’da tıp, ülkesine döndüğünde ise Giesen’de felsefe ve tarih eğitimi aldı.
Dönemin siyasal rüzgârlarının etkisiyle devrimci fikirlere yönelen Büchner, “Hessenli Köy Postacısı” isimli bir bildiri kaleme aldı. Taraftarlarından biri bu bildiriyi dağıtırken yakalandığı için ülke dışına kaçmak zorunda kaldı.
Zürich Üniversitesi’nde doğa bilimleri doktorası yaptı ve karşılaştırmalı anatomi kürsüsünde dersler verdi. 1835’de Danton’un Ölümü, 1836’da, Leonce ve Lena’yı ve 1837’de yarım kalmış şaheseri Woyzeck’i yazdı. Aynı yıl tifüsten yaşamını kaybetti.
YENİLİKÇİ VE ÇAĞININ TANIĞI
Dönemine göre son derecede yenilikçi sayılabilecek siyasi fikirleri, yeni gelen çağın sorunlarına işaret etmekteydi. Kitaba oldukça edebi bir önsöz yazan Yücel Erten’den alıntılayarak kaydedelim:
“Georg Büchner günümüzden iki yüz yedi yıl önce doğmuş ve sadece yirmi dört yıl yaşamış. Gençlikten ibaret o kısacık yaşamına sığdırdıkları, şaşkınlık ve hayranlık uyandırıcı: Bilim çevrelerinde saygı duyulan bir biyoloji ve anatomi uzmanı, toplumsal sorunların temelinde üretim ilişkilerinin olduğuna Marx’tan önce işaret etmiş bir analist, anlamsızlığa neşter atmış bir ateist, insan hakları derneği kurmuş bir aktivist, halkı dükalık düzenine karşı başkaldırmaya çağıran bildirdi yazmış bir devrimci ve ölümsüz üç oyunun yazarı…” (s. 5)
YÜCEL ERTEN’İN ALTERNATİF DRAMATUJİSİ
Leonce ile Lena kitabında ismin hemen başına “Bir Oyun” ibaresini, altına da “Bir Bildiri” ve “Bir Dramaturgi” ibaresini koyarak bu kitapta ne yapmaya çalıştığını kapaktan vermeye çalışıyor Yücel Erten.
Kuvvetli bir sunuş yazısının ardından Leonce ile Lena’nın çevirisini okuyoruz. Daha sonra Büchner’in başının belaya girmesine ve ülkeden ayrılmasına neden olan o ünlü bildiriyi, “Hessenli Köy Postacısı”nı okuyoruz.
Ünlü çevirmen ve dramaturg, bu ironik, yergisel ve fazlasıyla eğretilemeye dayalı oyunun Türkçe dramaturjisinde, “Hessenli Köy Postacısı” bildirisindeki sorunsallar kullanıldığında, özne ülkeyi ve dönemin şartlarını bilmeyen tiyatro izleyicisi için çok daha güçlü ve anlamlı bir oyun ortaya çıkabileceğini düşünerek bir performansa girişiyor.
Ve “Hessenli Köy Postacısı”ndan pastiş yaptığı pasajlarla oyunu yeniden dramatize ediyor. Ortaya çıkan yeni dramaturjiye de: Barakalar ve Saraylar ismini vererek kitabın sonuna oyunun yeni halini ekliyor.
Burada yapılan dramaturgluktan öte bir şeydir. Yücel Erten, Leonce ile Lena’yı yazarının siyasal yazılardaki argumanlarıyla donatarak yepyeni ve yabancı okur için anlaşılır olabilecek bir oyun elde ediyor.
EDEBİ BİR ENSTELASYON
Sanat ve edebiyattaki gelenek ve anlayışları iyi bilen Yücel Erten ortaya çıkan bu yeni oyuna Leonce ile Lena demekten geri duruyor ve başka bir isim veriyor: Barakalar ve Saraylar.
Böylesi bir teatral performans, bir anlamda “edebi enstelasyon” olarak değerlendirilebilir. Etik midir, değil midir tartışması ise gereksizdir. Çünkü tiyatro sanatı ile ilgili olan herkes bilir ki her sahneleme, yönetmenin yeni bir yorumu, yapıtı yeniden oluşturması, yeni bir çehre ile sunmasıdır zaten.
Bunca özen ve sanatsal gayrete neden olan Leonce ile Lena ne anlatmaktadır? Popo Ülkesi’nin kralı Peter işe yaramaz, tembel, doğduğuna üşenmiş ve aylaklığın felsefesini yapmakta mahir oğlu Prens Leonce’yi evlendirerek tahtı ona devretmek istemektedir.
Gelin adayı Pipi Ülkesi’nin prensesi Lena bu iş için yola çıkmıştır bile. Fakat sorumsuz Prens Leonce işbilir ve kurnaz uşağı Valerio ile saraydan kaçar. Yolda karşılaştığı, dadısıyla birlikte seyahat etmekte olan bir kadına âşık olur.
Aynı esnada Kral Peter evlilik merasimi için onları beklemektedir. Oysa Prens Leonce’nin yeni aşkı Lena, Kral’ın beklemekte olduğu gelin adayından başkası değildir.
İRONİ, YERGİ VE EĞRETİLEMELER...
Kuşkusuz bu kısacık özet eserin varsıllığını ve kudretini betimlemekte yetersizdir. Yapıtın gücü, içerdiği ironi, yergi ve eğretilemelerden gelmektedir ki 24 yaşındaki Büchner’i tiyatro büyükleri arasına sokan da bu sanatları uygularken gösterdiği beceri ve dönemin siyasal koşullarında gösterdiği duruş, karşı çıkıştır. Hemen anlaşılacağı gibi Georg Büchner’in yergileri, eğretilemeleri ve eleştirileri dönemin dükalarına, derebeylerine, krallarına, sömürgenlerinedir.
Fransız ihtilalinden, ütopyacı komünist düşünürler Babeuf ve Saint-Simon’dan etkilenen Büchner yazdığı oyunlarla ezilen sınıflara Fransızca bir karşı çıkışı cesurca ve fakat edebi sanatsallıkla vazedebilmektedir.
Bu duruşa Büchner’i taşıyan argümanları en iyi anlatan metin ise hiç kuşkusuz başını belaya sokan o ünlü bildiridir: “Hessenli Köy Postacısı”.
Son derecede etkileyici ve sarsıcı bir edebi dille kaleme alınmış bu bildirideki bazı pasajları çekip Leonce ile Lena’nın uygun yerlerine kurgulayan Yücel Erten dramaturjide sıkça karşılaşılmayacak ve her zaman hoş görülmeyecek bir cüret örneği göstermiş ve fakat yapıtın, yazıldığı dönemin dışında da etkin olabilmesinin yolunu bu sayede açabilmiştir.
Ortaya çıkan metin Barakalar ve Saraylar, yapıtın aslı Leonce ile Lena’dan daha mı güzel olmuştur? Edebiyatta eğretilemeye büyük önem atfeden bendenize göre orijinal yapıt kuşkusuz daha yeğdir. Ancak bu yapının işlevselliği de açıktır.+
Leonce ile Lena / Georg Büchner / Çeviri ve Alternatif Dramaturji: Yücel Erten / 1984 Yayınevi / 112 s.