Bir korku filmi nasıl katledilir?
Efsanevi korku ikonu Michael Myers’in 40 yıllık hikâyesinin devam filmi “Halloween Kills”, 2018 yılında çekilen filmin “Halloween” filmlerine verdiği gücü tamamen yok ediyor. Yönetmen David Gordon Green ve yazar takımı filmin tonunu öyle tutturamamış, öyle saçmalamış ki vahşi öldürme sahneleri bile dehşet duygusuna yaklaşamıyor. “Halloween Kills”, Myers’ın korku sinemasındaki şöhretine dev bir sabotaj, büyük fiyasko!
Cenk ErdemAmerika’da gösterime girer girmez ilk üç gününde 50.4 milyon dolarla gişe 1 numarası olmayı başaran, Blumhouse prodüksiyonu, 2018’de başlayan yeni Halloween üçlemesinin ikinci filmi “Cadılar Bayramı Öldürür (Halloween Kills)”, yönetmen Green’in 2018 filminde başardığı, dünya çapında 255 milyon dolar hasılat yapan ilk filmdeki adrenalin yüklü tırmanan gerilimin yerini zırvalamaya bırakıyor.
Halloween Kills, daha açılışta John Carpenter’ın 1978 tarihli orijinal filmine düşük tansiyonlu bir geri dönüşle başlarken ne
kadar kötü bir devam filmi olabileceğini hissettiriyor. Oysaki bir
önceki filmin son sahnesi, çok
daha güçlü bir başlangıç için elverişli. Nitekim ilk filmin kaldığı yere uykumuzu getirdikten
sonra bir katliamla başlıyor. Yeni filmin özellikle senaryo felaketi, Michael Myers’i bir korku filmi ikonu olarak harcamakla kalmıyor, aynı zamanda Jamie Lee
Curtis’i bir çığlık kraliçesi olarak
taçlandıran ilk filmin, ikinci filmin ve hatta 1998 yılında çekilen H20 filminin şanını yerle bir
ediyor. Yazar takımı ortaya sağlam bir konu ve hikâye koymayı
bile başaramamış. İyi bir sinema
izleyicisi, Scott Teems, Danny
McBride ve yönetmen David Gordon Green’in kalemine lanet
okuyabilir.
KÂBUS GİBİ
Halloween Kills, orijinal filmden bazı arşiv görüntüleri kullanılırken ayrıca aslında Donald Pleasence tarafından canlandırılan efsanevi Dr. Loomis karakterini abuk sabuk bir makyajla ve sesini taklit ederek Tom Jones Jr.’ın canlandırması anlamsız. Filmin başlarında ayrıca bir bar sahnesi var ki sormayın. Sanki piyanist şantör, masalardaki konukları tanıtıyormuşçasına saçma bir kurguyla, sahnede eline mikrofonu alan karakter, ilk filmden ve ikinci filmden yaşını başını almış karakterleri tanıtıyor. Utanmasalar, “Oo ilk filmden sevgili Lindsey de (Kyle Richards) aramızdaymış, oo Michael’dan kurtulan hemşire Marion (Nancy Stephens) da gelmişler, hoş gelmişler” diyecekler. Hele ilk orijinal filmde Laurie Strode’un (Jamie Lee Curtis) bebek bakıcılığını üstlendiği çocuklardan biri olan Tommy (Anthony Michael Hall) karakterinin, 40 yıl sonra büyümüş haliyle oyunculuğu öyle kötü ki adeta bir kâbus yaşıyorsunuz.
Parodi hissi...
Filmin hastane sahnesine yerleştirilen gereksiz linç kültürü eleştirisinin, filmin bütünüyle kopukluğu ve hastanedeki
kuru gürültü bir noktada parodi hissi yaratıyor. Koca şebek
adamlar ellerinde beysbol sopaları, silahlar Michael’ın peşine komik Susam Sokağı karakterleri gibi düşüyor. Güler misin, ağlar mısın? Filmde Michael
Myers’ın gerilimini hissettiğiniz
tek sekans, Cameron (Dylan Arnold) adlı yakışıklının ve Laurie
Strode’un torunu olan kız arkadaşı Alyyson’ın (Andi Matichak),
Michael Myers’ın eski evine girdiği bölüm. Ne var ki o evde de
öncesinde izlediğimiz karikatürize eşcinsel çiftin manasız sahneleri hem eşcinsel kültürünün
hâlâ gülünç aktarılması açısından düpedüz ayrımcı hem de
sadistçe harcanmaları yönüyle
toplumun gerçek bilinçaltı. Halloween Kills, büyük hayal kırıklığı; “Bir korku filmi nasıl katledilir?”, adeta sunumlara koyulacak türden bir ders de olabilir.