Berlin'de sanat bombardımanı

Küratör Fatma Batukan Belge “Berlin Art Week”i Cumhuriyet için yazdı.

Fatma Batukan Belge / Konuk Yazar

II. Dünya Savaşı’nda bombardımanlar yüzünden harabeye dönen ve küllerinden yeniden doğan Berlin artık sanat bombardımanı altında. Sanatsal anlamda dünyanın en heyecan verici kentlerinden biri olan Berlin’de son 12 yıldır bu heyecanı artıran bir unsur daha var. Bu yıl 13-17 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Berlin Art Week sanatseverlere en güzel mevsimi yaşattı. Binden fazla sanatçı günümüzün toplumsal, politik ve ekonomik atmosferini yansıtan çalışmalarıyla yer aldı. Kurumsal eleştiri, sanat üretiminde yapay zekâ ve dijitalleşme, savaş üzerine artistik yansımalara tematik vurgular yapılmıştı. Kulturprojekte Berlin’in 100 partnerle düzenlediği devasa etkinliğin büyük devlet müzelerinden küçük galerilere, sanat fuarından proje alanlarına kadar son derece geniş bir programı vardı.

AİLE HİKÂYELERİ 

Berlin Art Week’in mekânlarını Türk Alman Toplumu Derneği (TDG e.V.) proje koordinatörü, dostum Oliver Penndorf ile gezmek ayrıcalık oldu. Bunca etkinlik arasından en iyilerini seçen Penndorf’tan hem kentteki mekanların hikâyelerini dinledim hem de Bolşevik Devrimi sonrası Rusya’dan İstanbul’a ve oradan da Berlin’e uzanan ilginç aile hikâyelerini.

Berlin Art Week’e modern sanat Müzesi Berlinische Galerie’deki Edvard Munch’ın yapıtlarının sergilendiği “Kuzeyin Büyüsü” başlıklı serginin açılışıyla başladık. Sembolizmin temsilcilerinden Norveçli sanatçı özellikle yüzyıl başında Berlin’de büyük bir etki yaratmış ve çalışmalarının radikal modernliğiyle çağdaşlarına meydan okumuştu. Oslo’daki MUNCH ortaklığıyla gerçekleştirilen bu sergideki tablolar, baskılar ve fotoğraflar da Edvard Munch ve Berlin’in hikâyesini anlatıyor. 

Kentteki en önemli etkinliklerden biri POSITIONS Sanat Fuarı’ydı. Eski Tempelhof Havalimanı’nın hangarlarında düzenlenen fuarın mekânı belki katılımcılardan daha ilgi çekiciydi. Gerhard Richter gibi büyük sanatçıları temsil eden birkaç galeri dışında daha çok yeni soluklara odaklanan galeriler vardı. Türkiye’den sadece İstanbul, Düsseldorf ve Bodrum’da şubeleri olan Anna Laudel katılmıştı. Fuar çok etkileyici olmamakla beraber tuval resminin hâlâ canlılığını koruduğunu görmek güzeldi.

SAVAŞ VE BASKI...

Brücke Museum ve Schinkel Pavillon olmak üzere iki mekâna yayılan “The Assault of the Present on the Rest of Time, Artistic Testimonies of War and Repression” sergisi sanat haftası kapsamında açıldı ama 2024 Şubat’ına kadar izlenebilecek. Savaş ve baskı üzerine sanatsal tanıklıkların yer aldığı sergi dışında daha küçük bir galeri olan Kuchling’deki Kevork Mourad’ın “Orada Olmak” başlıklı sergisi de savaşın tanıklıklarını belleklere kazıyordu. 1986’da Dünya Mirası Alanı ilan edilen ve iç savaş nedeniyle büyük ölçüde tahrip edilen Halep’in izlenimleri bugün de Amerika’da yaşayan Suriyeli sanatçı Mourad’ın görsel dünyasını şekillendirmeye devam ediyor.