Belgin Bıyıkoğlu: ‘Yaşamın kahramanı biziz!’

106 yapıtın değerlendirildiği, Seçici Kurulu Konur Ertop, Asuman Kafaoğlu Büke, Zeynep Aliye, Öner Yağcı, Gamze Akdemir’den oluşan Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandığı Dünya Döner Renkler Kalır (Destek Yayınları), 2018’de ilk öykü kitabı yayımlanan Belgin Bıyıkoğlu’nun okuyucularla buluşturduğu ilk romanı. Değerler karmaşasının yaşandığı günümüz Türkiyesi zemininde yakın tarihimizden toplumsal olayların, bir avuç insanın umutsuzluktan silkinip doğa katline kararlılıkla karşı çıkışının anlatıldığı romanda, kahramanlar içsel bir yolculuğa da çıkıyor ve yüzleşmeler başlıyor. Bıyıkoğlu romanında giderek yabancılaşılan aile, dostluk, aşk gibi insanı insan yapan temel değerler konusunda okuyucuyu yeniden düşünmeye davet ediyor.

Berrin Karadeniz

Fotoğraflar: VEDAT ARIK

- Romanınız geçmişle gelecek arasında bir yolculuğa çıkarıyor bizi. Bunu yaparken de değerler karmaşasıyla boğuşan günümüz Türkiyesi’ne doğrultuyorsunuz merceğinizi. Sizi bu kitabı yazmaya iten şey neydi?

Ben, 78 kuşağından geliyorum. Yıllarca oluşan bir birikim söz konusu. Dünyaya, doğaya, hayvana, insana karşı duyarsız biri değilim, hiçbirimizin de olmaması gerekir. Ve ne anlatırsam anlatayım panaromik olarak Türkiye’de olan biteni anlatmak gerektiğini düşündüm. Diğer türlüsünde anlatmak istediğim şeyler yerine oturmayacaktı. Yazarken de ne dikte ederek ne de çok yüzeysel anlatmak istedim. Amacım hayatın içinden geçerek yazmak. Yaşarken nasılsa romanda da öyle vermeye çalıştım.

- Uzun betimlemeler, çok sayıda karakter, akıcı bir dille merhaba dediniz okurlara. Size nasıl dönüşler oldu?

Kitap kurtları için bir sorun olmadı, hatta bir sonraki eser için teşvik ettiler. Elbette tanınmamış bir yazarın kitabın kalınlığına bakıp Rus romanlarına benzetenler de oldu. Aslında, günümüzü, geçmişi aktarıp geleceğe dair insanların kafasında sorular oluşsun istedim. Dolayısıyla bu, çok az sayıda karakterle verebileceğim bir şey değildi. Sadece kırık bir gönül hikâyesi, sadece toplumsal siyasi olaylarda yer alan birisini değil herhangi birimizin yaşantısında rastlayabileceği biçimde aktardım.

- Romandaki karakterler dostluk, aşk, hayal kırıklığı, acı gibi birçok noktayla kenetlenme yaşıyor. Ancak günün sonunda en bencillerinin bile bir başkası için fedakârlık yaptığını, hatta bunun kahramanlığa evrildiğini görüyoruz. Günümüzde hâlâ kahramanlar var mı?

Romanımın çıkış noktalarından biri buydu. Bu kitabı kimse bir beklemesin, kurtarıcı ümidine kimse kapılmasın diye yazdım. Kahraman başkası değil, biziz. İlk baştan itibaren kitabı tasarlarken tüm karakterler vardı kafamda. Hayatın içinde birlikte yol aldıkları için de bunu aktarmak daha etkili oldu.

- Romanın katmanlarını açan bir değil birden fazla karakter var ama gölgede biri bize gülümsüyor; Sabite Hanım. Kimdir Sabite Hanım?

Sabite Hanım, bana ilham veren gerçek bir kişi, benim büyük ninem. Çok meziyetli bir kadın. Güçlü bir karakter, ud çalabilen, herkesin saygıyla baktığı, şifacı bir yanı olan, ata binip kaymakamla görüşmeye gidebilen bir kadın. O dönemde kadın duruşu için çok önemli şeyler.

- Romanda erkek ve kadın karakterler dengeli dağılmış ama Sabite Hanım’ın gücünü kadın karakterlerde öylesine baskın hissediyoruz ki... Onların bu direngen duruşlarını yazarken ne hissettiniz? Kendini arayan kadınlara ne söylersiniz?

Romanı yazarken anladım ki, becerikli, güçlü, kadınlığından korkmadan her işi yapmaya talip olan kadın imajını ben kendim giymişim. Anlatılanlar beni öyle etkilemiş ki, hep kendi ayaklarım üzerinde duracağım, kendi kararlarımı alacağım dedim. Kadınlar kendi güçlerinin farkına varsınlar, eğitimlerinden, çalışmaktan ve kendileri olmaktan vazgeçmesinler. Çünkü her şey değişir, renklerimiz kalır. Hayat yan yana, eşit bir şekilde yaşadığımızda güzel.

- Romandaki mekânların neredeyse tamamı gerçek hayattan. İstanbul, Çardak, Çanakkale, Cunda… Anlıyoruz ki yazar buraları adımlamış. Bu, romanın enerjisine nasıl yansıdı?

Başından beri hareketli bir roman olmasını tasarladım. Bir yol güzergahında ilerliyordu hikâye, o yol güzergahında çirkinlikler kadar güzel şeyler de olsun istedim. Buralar benim geçtiğim yollar. Bence romanı daha hayatın içinden, daha gerçek kıldı.

- Yakın tarihimizde yaşanan baskılar, toplumsal olaylar, doğa katliamları, mafyalaşma, rantsal dönüşüm, tarım sorunu gibi pek çok konuya doğrudan dokunuyorsunuz. Sürekli gelecekten çalınan bir kısır döngüdeyiz. Bu döngüyü kırmak için neye ihtiyacımız var?

Bu döngüyü değiştirmek için hepimizin aklını başına toplamaya ihtiyacı var. Az önce sözünü ettiğimiz gibi artık bir kurtarıcı çıkmayacak ama hepimiz birer kahramanız. Nerede bir haksızlık görüyorsak, doğa katliamı görüyorsak müdahale etmeliyiz. Bu tek başına yapılacak bir şey değil. Öte yandan ilişkilerin de yapılandırılması gerek. İnsanın dostluğa, sığınabileceği bir limana, sevincini paylaşacağı birilerine, insan sıcaklığına ihtiyacı var. Romanda da bu birlikteliğin ve dayanışmanın gücünü anlattım.

- Roman bizi bir merakta bırakıp, elimize bir defter tutuşturup geçmişi işaret ediyor. Peki ya sonra?

Romana başlarken Sabite Hanım’ın günlüklerini de gündeme getirecektim. Sonra bu görevi Feride karakterine verdim ve devam kitabında onun günlüklerini aktaracağım. Aslında tersten başlayan bir yolculuk yaptık, bugünden geçmişe gideceğiz.

- Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazanmak sizde hangi duyguları uyandırdı?

Çok heyecanlandığımı söylemeliyim. Cumhuriyet, benim 17 yaşımdan beri okuduğum gazete. Yunus Nadi, Cumhuriyet için çok değerli hizmetlerde bulunmuş bir insan. Onun adına verilen bir ödülü almak benim için paha biçilemez. Büyük onur ve mutluluk.

BELGİN BIYIKOĞLU: İlkokulu İstanbul ve Çardak’ta okuyan Belgin Bıyıkoğlu, Çardak Ortaokulu ve Lapseki Lisesini bitirdi. Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okuluna bir yıl devam ettikten sonra aynı üniversitenin Fen Fakültesi Mikrobiyoloji Bölümünden 1981’de mezun oldu. 1981’den 2015’e kadar ilaç sektöründe orta kademe yöneticiliği yaptı. 2011-2018 yılları arasında çeşitli dönemlerde Jale Sancak Öykü Atölyesine devam etti. Öykülerinden bazıları Varlık, Ekin Sanat dergilerinde ve Galapera Öykü Fanzin’de yayınlandı. İthaki Yayınları tarafından gerçekleştirilen editörlük eğitimine ve 2020 yılında da Mario Levi İleri Düzeyde Yazarlık Atölyesine katıldı. 2018 Nisan’ında ilk kitabı Hadi Gülümse Sinopsis Yayınevi tarafından yayımlandı. Evli ve iki çocuk sahibi. 2000 yılından bu yana İstasyon Sanat, Feyyaz İnanç Atölyelerinde dersler alarak karma sergilere katılmış olup resim çalışmalarına devam etmektedir.