Belfastlı Buddy'nin öyküsü

‘Çocukluğuma dönmek, ebeveynlerimi kucaklamak, bizler için elinizden gelenin en iyisini yaptınız demek istedim. Ev, sadece kiremit ve harç değildir, aileyle birlikte yaşanan yerdir’ diyen Kenneth Branagh’ın Belfast’ı (2021) bugün gösterime girdi. Belfast, 7 kategoride Akademi Ödülleri'ne aday oldu.

Aslı Selçuk

"Altmış yaşına basınca ve iki yıl boyunca pandemiden ötürü evde kapalı kalınca bir anda zamanın ne kadar değerli olduğunu anlayıveriyorsunuz. Çocukluğuma dönmek, ebeveynlerimi kucaklamak, bizler için elinizden gelenin en iyisini yaptınız demek istedim. Kuzey İrlanda’da protestanlarla katoliklerin kanlı çatışması sırasında 9 yaşındaydım. Öfkeli Protestan bir grup komşularımız katoliklere saldırdılar, dükkanlarını yağmaladılar, camlarını kırdılar, arabalarını havaya uçurdular. Çocukken yaşadığım bu büyük travmayı anlatma zamanım gelmişti" diyor oyuncu-yönetmen-senarist Sir Kenneth Branagh.

Belfast’ın (2021) açılış sekansını modern kentin dronla çekilmiş renkli görüntüleriyle ve İrlanda’nın ruhunu çok iyi bilen Van Morrison’ın yeni bestelediği Down to Joy şarkısıyla başlatır Branagh. Renkli görüntülerin ardından izleyiciyi 15 Ağustos 1969’un Belfast’ına götürür. Görüntü siyah beyazlaşır. Çocuklar coşkulu bir şekilde sokakta oynarlar. Olayları Buddy’nin (Jude Hill) yani Kenneth Branagh’ın gözünden izleriz. Kamera seviyesi ve açıları Buddy’ye göre ayarlanmıştır. Siyah-beyaz seçiminin nedenini yönetmen şöyle açıklar:

"Bir Kuzey kenti olan Belfast’ta yağmur çok yağar. Tek renklilik ve gri tonlar kente çok yakışıyor. Siyah-beyazla karakterlerin içine girip duygularını daha iyi yansıttım, renkler dikkati dağıtır. Tüm karakterleri izleyiciye hissettirmek için siyah-beyazı seçtim."

Otuz yıl sürecek, 3 bin 500 insanın ölümüne neden olacak kanlı çatışmalar başlayınca Buddy’nin yaşamı altüst olur. Her gün arkadaşlarıyla koşturduğu, futbol oynadığı sokakların taşları sökülüp barikatlar yapılır.Politikadan habersiz, yaşamı okul, din, sinema, sınfta aşık olduğu katolik kız Catherine arasında geçen Buddy büyük bir travma yaşar. Her geçen gün endişesi daha da artar. İngiltere’de marangozluk yaparak vergi borçlarını ödemeye çalışan, atyarışı bahsi oynayan babası (Jamie Dornan) ile dans etmeyi seven annesinin (Caitrione Balfe) arasındaki konuşmaları gizli gizli dinler. Masumiyetini kaybetmeye, hızlıca olgunlaşmaya başlar.

Kenneth Branagh, çatışmayla birlikte ailenin birlikte geçirdikleri güzel zamanları, mutlu anları geriye dönüşlerle aktarır:

Buddy ile Leicester’de kömür madencisi olarak çalışan dedesiyle (Ciaran Hinds) yaptığı kız sohbetleri, matematik dersleri, ninesiyle (Judi Dench) birlikte Noel’de izlediği A Christmas Carol oyunu, ailecek seyredilen One Million Year B.C., High Noon, The Man Who Shot Liberty Valance, Chitty Chitty Bang Bang filmleri, Thor çizgi roman dergisi, Agatha Christie’nin Halloween Party kitabı, televizyonda gösterilen Star Trek (Uzay Yolu) dizisi, Van Morrison’un dönemi yansıtan şarkıları, Buddy’nin Matchbox oyuncak arabaları, Groove Park’taki oyunlar, çikolata yerine Türk lokumu çalma sahnesi.

İrlandalı olmak olgusunu filminde çok doğru yansıtan Kenneth Branagh, acı, şiddet, hüzün, ölümün karşısına sevgi, mizah, dayanışma, iyimserliği koyar. İrlandalılar acılarını, travmalarını sürekli anlatıp durmazlar, onlara göre bu günahtır. Herkesin sorunları vardır, bunlarla başetmek zorundadırlar. Karanlık zamanları mizah yaparak, şarkı söyleyerek, içerek atlatırlar. Buddy’nin dedesinin cenazesinin ardından şehir kulübüne gidip onun şerefine kadeh kaldırıp dans ederler. Jamie Dornan’ın Everlasting Love şarkısını söyledikten sonra Caitrione Balfe’la dansetmesi romantiktir. Saygı, anlayış, dürüstlük, hoşgörü, iyilik, adil olmak İrlandalılar için önemlidir.

Buddy’nin babası yeni bir başlangıç yapmaktan yanadır, ailesini korumak istiyordur. Belfast’ın dışında koca bir dünya vardır. Buddy ve Will’e iyi bir gelecek sunmalıdırlar.

“Kim olduğumu anlamak, kendim gibi olabildiğim Belfast’ın yaşamımda ne izler bıraktığını anlamak için bu filmi çektim’ diyen Kenneth Branagh ve ailesi daha iyi bir yaşam için İngiltere Reading’e gider. “Kalabalığın içinde kaybolmak istedim, köklerim buraya ait değildi. Çeşitli kimliklere büründüm, lehçe değiştirdim. Okulda tiyatro oyunlarında rol almaya başladım. Yeni yaşamım kendim olmama izin vermiyordu, rol yapmak bana sığınak gibi geldi, böylece kendimi evimde gibi hissettim. Belfast’ta işçi sınıfıydık, Reading’te orta sınıfa geçtik. Ev, sadece kiremit ve harç değildir, aileyle beraber yaşanan yerdir” diyor Kenneth Branagh.

Görüntü yönetmeni Haris Zambarkoulos ile görsel estetiği yüksek bir film gerçekleştiren Branagh, fotoğrafçı Henri Cartier-Bresson’un fotoğraflarından etkilenmiş. Sekiz klasik, yeni bestelediği Downt to Joy şarkısıyla Van Morrison’ın müziği çok etkileyici. İlk kez kamera önündeki küçük Jude Hill doğal oyunuyla dikkat çekiyor. Kenneth Branagh’ın yazıp yönettiği, Jude Hill, Caitrione Balfe, Jamie Dornan, Judie Dench, Ciaran Hinds, Colin Morgan, Lewis McAskie, Lara McDonnell, Olive Tennant, Barnaby Chambers’ın oynadığı, kalanlarla, gidenlere, kaybolanlara, yitirilenlere ithaf edilen Belfast bugün gösterime girdi.

Branagh, objektif, dürüst, duygusal, düşündürücü bir çalışma gerçekleştirmiş, 53 yıl önceki olayların benzerleri dünyada yeniden yaşanıyor ne yazık ki…

Belfast yazımla birlikte sevgili dostlarım Thaddeus O’Sullivan ile Haris Zambarkoulos’a sevgilerimi, selamlarımı gönderiyorum…