‘Başta gençler olmak üzere tüm insanlığa yazdım!’

Unutma (Mona Yayınları), Türk edebiyatına tozlu arşivlerden, iple bağlanmış dosyalardan, aile sandığından hazine değerinde belgeler kazandırmış usta araştırmacı yazar Işık Öğütçü’nün sandığında beklettiği şiirler. Işık Öğütçü’nün özgün, yalın, samimi bir o kadar da muzip üslubuyla kaleme aldığı kimi nükteli kimi sonsuz hüzünlü dizelerle; aşk, ayrılık, hayat, özgürlük, aile, umut, doğa gibi yaşamın her parçasına dokunan bir şiir kitabı Unutma. Ve hem sevdaya hem güzel yarınlara olan özlemin, hele ki bu topraklara ait özlemin bir ifadesi.

Gamze Akdemir / Cumhuriyet Kitap Eki

“Yüzyıllardır söylenen,/ Bir şarkıdır özgürlük./ Unutma yalınlığıyla yarına kalacak şiirler…” (“Özgürlük” adlı şiriinden...)

 

- Yazına adanmışlığınızla, o yönde veriminizle tanıdık, bildik sizi en önce. Şimdi şair Işık Öğütçü’yü irdeleme zamanı: Şiir sizin için nasıl bir sevdaydı, nasıl bir nefes alımıydı oldum olası? Nasıl başladı ve sürdü /sürüyor?

Bu şaşırmayı şiir kitabım Tüyap Kitap Fuarı’nda ilk defa okurlarla buluştuğunda, beni tanıyan okurlarda da gördüm. Aslında benim için şiir yazmak da diğer yazma eylemlerimi düşününce olağan bir çalışmaydı.

Anımsıyorum lise yıllarında Basınköy’de otururken otobüs durağında bir duvar gazetemiz vardı. Oraya makale ve şiir yazardım. 2000 yılından bu yana biliyorsunuz Orhan Kemal Müzesi çalışmalarım içinde 12 araştırma / keşif ve bir tiyatro uyarlama kitabı olarak 13 kitabım vardı.

Bu yıllar içinde şiir de yazıp biriktirmeye başladım. Zaman zaman onları sosyal medya hesaplarında da paylaştım. Sonunda kitaplaştırmaya karar verdim. Can Ersal’ın kapak ve iç resimleriyle Mona’da şiirlerim okuyucuyla buluşmuş oldu.

Şiir de bir anlatım aracı. Özellikle günümüzün genç kuşaklarına seslenmeyi düşününce ister istemez ben de onlara uydum. Onların duyacağı, sıkılmayacakları hafif seslenişlerle dizelerdeki duygulara ulaşmalarını istedim. Doğal olarak şiirlerimin genç kuşaklara olduğu kadar tüm okurlara ve her kuşağa da ulaşacağını biliyorum.

Fotoğraf: Kaan Sağanak

YİTİRMEKTE OLDUĞUMUZ DEĞERLER,

SEVGİ, UMUT VE AYDINLIK!

- Bir çocuğun, evladın, sevgi ve emek dolu mazisini anımsayan bir yetişkinin öz temkinleriyle yüreğin derinlerinden dışa vuran dizeleriyle, kitabınıza ismini veren ‘Unutma’ şiirinizle başlıyor okuma.

Şiirlerinizde bugününüzle bileşen o maziyi, o anımsayışların yerini anlatır mısınız? Sizi harekete geçiren duyguları anlatır mısınız?

Unutma şiirimi Silivri-Beyoğlu arasında yolculuğum sırasında 1999’da yazdım. Kızıma yazmış olduğum bu şiir aslında başta gençlere olmak üzere tüm insanlığa yazıldı. Yitirmekte olduğumuz değerlere sahip çıkmaları için.

Yaşayarak, duyarak yazdığım bu şiirin üzerinde çok durdum, kaç kere yazıp sildim ve bugünkü son şekline getirene kadar kafa yorduğum dizelerden oluştu. Diğer şiirlerde sevgi, umut ve aydınlık temaları benim için ana konulardı.

Fotoğraf: Kaan Sağanak

‘BU SERÜVEN BABAMIN ŞİİRLERİNİ

MERAK ETMEMLE BAŞLADI!’

- Sormadan edemem yazın kadar şiir de ne denli babadan miras, yadigâr? Hatta şiir anneye duyulan bağlılıkla daha bir el ele demek yanlış olmaz sanırım.

Onların yaşama bakışınıza, sizi siz yapan değerlere yol alışınıza katkılarını, duyarlılıklarınızdaki paylarını anlatır mısınız?

Biliyorsunuz benim ilk kitabım Orhan Kemal-Yazmak Doludizgin, Günlükler ve Şiirler adını taşır. Buradan görüldüğü gibi babamın şiirlerinin ne içerdiğini merak etmemle bu serüven başladı ve onları bulmak için yaptığım keşif yolculuğum belki beni de şiir yazma konusunda tekrardan teşvik edici bir unsur taşımış olabilir.

Zaten şiir yazma planlı programlı yapılan bir yazı türü de değil bence. “Her şey birdenbire oldu” der, Orhan Veli. Birden yılların birikimi kaleminizden dökülmeye başlar.

Bu anneniz olur, sevdiğiniz olur, insanlık olur, kötü yönetim gösteren iktidarlara karşı bir tutum olur. Ama şuna inanırım edebiyatın her türü bir matematiktir. Formül tutmazsa ne problemi çözebilirsiniz ne de dizeleri sıralayabilirsiniz. Bu doğanın getirdiği bilimsel bir gerçektir.


‘AŞIK ATIŞMALARININ İZLENDİĞİ

BİR DÖNEMİ YAŞAMAK BANA

GENİŞ ÇERÇEVEDE DÜŞÜNME

VE YAZMA OLANAĞI TANIDI!’

- Sevgiliye seslenen yoğun dizelerle aşk başta olmak üzere, aile sevgisi, mutlu çocukluk, hasret, hayat sorgulamaları, özgürlük, yurt sevgisi ve o direngen umut her dem yer buluyor dizelerinizde yalın dille, mert vargılarla.

Şiirlerinizin bu duygu ve temalarla sarmalanan hüzünlü yer yer de nüktedan biçemini açarsanız neler söylersiniz?

Severek okuduğum halk ozanlarının şiirlerini, şimdi göremediğim yıllar öncesinde kalan aşık atışmalarını izleyen, doğal olarak yüreklerinden gelen sade duyguları aktaran, aktardıkları zaman dinleyenlerin anında duygulanarak etkilendiği bir dönemi yaşamış olmak bana bu kadar geniş bir çerçevede düşünme ve yazma olanağı tanıdı. Eskimeyen tek şeyin sevginin gücü olduğunu bu ozanlar hep anlattı.

Genelleme yaparsak doğanın her canlısına hatta cansızına bile sevdalanmak insanı iyi ettiğini biliriz. Dağlara baktığımız zaman hayranlık duyarız. Evrenin oluşumuna, dünyanın milyarlarca yıl içinde nasıl oluşup ve değiştiğini düşünürüz. Bilimin bize sağladığı aydınlanmayı hayranlıkla takip ederiz.

Oysa başta baktığımız sadece bir dağdır. Dağın bizdeki yansıması işte böyle görkemlidir. Buna doğru yerden bakmasını bilen ne göreceğini bilir ve yazılması gerekeni mutlaka gerçekleştirir. Bendeki de biraz budur.

Şunu da ekleyeyim: Nüktedan olmak ve kendi kendimle alay etmek de bu evrende sadece küçücük bir toz olduğumuzu bilmekten kaynaklanıyor.

Fotoğraf: Kaan Sağanak

‘TOPLUMSAL DİRENCE VE KISITLAYICI

İKTİDARA DİKKAT ÇEKMEK İSTEDİM!’

- ‘Başarmak’ (“Doğrular için mücadeleyi,/ Ne olursa olsun dik durmayı/ başaracaksın…”, ‘Diren’ (“Diren insanlık!/Bu sert darbeye…/ Bir gün umudunu,/ Yeşertir unutma!”), ‘İnsanlık’ (“Nice çiçekler soldu,/ Ülke ateşe durdu./ Gözyaşları kurudu./ İnsanlık sana ne oldu?”), ‘Özgürlük’ (“Yüzyıllardır söylenen./ Bir şarkıdır özgürlük,/ Dudaklarına ne güzel,/ Yakışıyor bu sözcük…/ Bir gün bu topraklara,/ Gelecek beklenen özgürlük…”) şiirlerinizden hareketle hani bilmez gibi sorarsam ne denli bireysel olduğu kadar yurduna ve çağına dikkat kesilmiş toplumsal bir direncin ve gerçekliğin şiiridir de Unutma?

Bu güzel sorunuzda anlatmak istediğimi zaten özetlemişsiniz. İsyanı ve karşı durmayı sevgi sözcükleriyle anlatabileceğiniz gibi, düşünceye ve eyleme sevk eden dizelerle de bunu gerçekleştirmek olanaklı.

Benim yaptığım özgürlüğe karşı olan bu yapıyı göstererek ortaya bir sentez çıkarmak ve toplumsal dirence dikkat çekmektir. Burada sevgi olduğu kadar, baskıcı ve özgürlükleri kısıtlayıcı iktidarın eleştirisi de var.

Her ilerici aydının yapması gereken bilimin ve doğru sözcüklerin peşinden giderek, insanımızın yaşam hakkına aykırı yapılan haksızlıklara karşı durmayı başarmaktır. Benim de birinci görevim bu.

Sözcüklerimle bu duygularımı aktarabildiysem ne mutlu bana. Bu mutluluk da beni şiir yazmaya devam ettirecek sanırım.