Başarılı şef Murat Cem Orhan ile Türk besteci Ferit Tüzün’ün müziğini konuştuk
Ülkemizde yaşamını yitiren Türk bestecilerin yayın haklarında sorun var. Yeni nesiller sırf bu yüzden kıymetli bestecilerin yapıtlarını dinleyemiyor. Ancak dün öğrendiğime göre Ferit Tüzün’ün eser haklarını, ailesi, kendi istekleriyle müzisyen, orkestra şefi, CRR Konser Salonu Genel Sanat Yönetmeni Murat Cem Orhan’a devretti.
Öznur Oğraş ÇolakTürk besteci Ferit Tüzün, erken yaşta yaşama veda etti. Bu kısa ömründe Türk müziğine çok şey kattı ve değerli eserler bıraktı. Ne var ki ülkemizde yaşamını yitiren Türk bestecilerin yayın haklarında sorun var.
Yeni nesiller sırf bu yüzden kıymetli bestecilerin yapıtlarını dinleyemiyor ya da inceleyemiyor. Ancak dün öğrendiğime göre Ferit Tüzün’ün eser haklarını, ailesi, kendi istekleriyle, orkestra şefi, CRR Konser Salonu Genel Sanat Yönetmeni Murat Cem Orhan’a devretti.
Konu şöyle gelişiyor: Orhan’ın Tüzün eserlerini CRR Senfoni Orkestrası ile seslendirmek için girişimi sonrası, hakların sahibi olan Ferit Tüzün ailesi; eser haklarını devretmek istediklerini ancak bir kurumda iyi korunamayacağı ve çalışmalarını takdir ettikleri Murat Cem Orhan’ın bu konuda emanete sadık olacağı düşüncesiyle hakları ona devretmek istediklerini söylüyor. Orhan da “Bu bir şereftir” diyerek kabul ediyor. Bu gelişmenin ayrıntılarını ve Tüzün’ün müziğini Murat Cem Orhan ile konuştuk.
AİLE TEKLİF ETTİ
Ferit Tüzün’ün eserleriyle ilgili süreç nasıl gelişti?
Ferit Tüzün’ün varislerine, arzu ederlerse CRR’de eserleri haklarıyla seslendirmek isteyebileceğimizi bildirdim. Hiç beklemediğim, farklı bir tepkiyle karşılaştım. Çok değer verdikleri Ferit Tüzün’ün eserlerine gözleri gibi bakan ve doğru ellerde seslendirilmesini arzu eden aile; eserlerin haklarını devretmek istediklerini fakat “bir kuruma devretmek istemediklerini ve iyi korunamayacağını hissettiklerini” belirtti, saygıyla karşıladım. Sonrada, Ferit Tüzün’e “manevi ustam” olarak yaklaştığımı anladıklarından, şahsıma güvendiklerini ve takdir ettiklerini, şayet kabul edersem bana devretmek istediklerini, en iyi şekilde manevi hatırasına sahip çıkacağımdan emin olduklarını söylediler. Bu sorumluluğu kabul edip etmeyeceğimi sordular. Ben de “benim için şereftir, görevdir” diyerek kabul ettim. Saygun başta olmak üzere birçok bestecimizin eserleri üzerinde sorumluluğumuz, görevimiz olduğunu düşünüyordum. Hakların devri kadar büyük bir “manevi ödül” ve “manevi sorumluluğu” doğrusu beklemiyordum. Artık aile, bir baba ve evlat sorumluluğumla birlikte mesleki olarak anlamlı bir sorumluluğum da var. Şimdi hedefimde Ferit Tüzün’ü ve Tüzün’ün tüm eserlerini önce kendi dinleyicimize, sonra dünyaya tanıtmak var. Onun müziğinde Anadolu, Atatürk, kültürümüz başrolde! Bunun farkında olarak muazzam yapıtlarını, adeta Tüzün ailesinin bir ferdi gibi sahiplenerek; “Esintiler”, “Çeşmebaşı”, “Türk Kapriçyosu” ve “Nasreddin Hoca-Humoresque” başta olmak üzere bıraktığı noktadan sanatını yaymak için canla-başla çalışacağım. Tüzün ailesine sizin aracılığınızla bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu değerli emanetle beni yaşarken onore ettikleri; bu sorumlulukla bir ödül gibi taltif ettikleri için...
GENÇ YAŞTA VEDA ETTİ
Ferit Tüzün’ün müzik yaşamının önemi nedir?
“Ferit Tüzün en değerli orkestra şefi ve bestecilerimizdendi, genç yaşta vefat etmeyip yaşasa tüm dünyada klasik müzik çevrelerinin tanıdığı ve hayran olduğu bir isim olacak şekilde eserleri olabilirdi. Çok parlak bir kariyeri vardı. Münih’teki çalışmaları unutulmaz... İkinci kuşak, çağdaş Türk müziği bestecileri arasında en renkli orkestrasyon tekniğine sahip sanatçılardan biriydi ve müziğinde yakaladığı tınılarla bir orkestra şefi olarak da beni her daim derinden etkilemiş bir bestecidir.
Bale için yaptığı eserleri de var?
Cumhuriyet döneminin özgün bale yapıtlarından “Çeşmebaşı” adlı unutulmaz eseri yazmıştı. 1954 yılında devlet bursunu kazanarak Münih Devlet Müzik Yüksek Okulu’nda orkestra şefliği öğrenimini yapmaya başlamış, Fritz Lehmann ve Adolf Mennerich’in öğrencisi olmuş. Besteleri Carl Orff ve Amadeus Hartmann tarafından desteklenmiş. “Türk Kapriçiyosu” isimli orkestra eseri 1957 yılında Münih Filarmoni Orkestrası tarafından seslendirilmiş, eserin başarısı üzerine bu orkestradan yeni eser siparişi almış ve “Nasreddin Hoca - Humoresque” adlı orkestra yapıtını bestelemiş. Bunlar o devir için muazzam başarı! Eserlerine yansıyan Anadolu halk danslarından ve ustalıkla işlediği Türk ezgilerindeki o motiflerden yararlanması; inanın ayrı bir maharetle dokunmuş, gayet kendine özgün! Hafızalara işlenen motif ve temaların bestecisi...
USTAM...
Ülkemizde çok değerli isimler yetişmiş, halen de yetişiyor ama gerekli değeri göremiyor mu?
Ne yazık ki öyle. Bir de sonsuzluğa göç etmiş olan Türk bestecilerinin yayın haklarından veya basımıyla ilgili sorunlardan ötürü eserleri seslendirilemiyor. Hayranı olduğum, tanımadan kendime (diğer değerli üstatlarımla birlikte) “usta” bellediğim Ferit Tüzün’ün orkestra eserlerini yönetmek, notasına ulaşamadıklarımı bulmak için bir arayışa girdim. Bu yola çıktıktan sonra, genel sanat yönetmeni olduğum CRR Konser Salonu’nda Cemal Reşit Rey’e verilen önemi, sanatsal mirasının emanetçisi olarak ayrı bir bilince ulaştım. Yalnız eserlere ulaşmak değil, korumak, nota yazım programlarıyla yurtiçinde yurtdışında seslendirilmesine yönelik tertemiz partisyonlar yazdırmak, pek bilinmeyen eserlerine ulaşmak, emeği ve yapıtlarıyla unutulmaz olan müzik alanındaki bu büyük isimlerin adeta müzikal mirasını sahiplenmek yönündeki duyarlılığım arttı. Umarım Ferit Tüzün’ün mirasına da layık olur, müziğiyle yaşatmaya devam ederiz