Atatürk’ün ülkeyi gençlere emanetini orkestra ve solistler seslendirdi
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet’in 10. yılında 36 saatte okuduğu Nutuk, besteci şef Serdar Yalçın tarafından oratoryo olarak bestelenip İstanbul Opera Orkestrası ve Korosu tarafından 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı öncesi ilk kez seslendirildi.
Yazgülü AldoğanİŞ Sanat Kuleleri’nin sahnesinde 40 kişilik duayen bir koro! Sahnede, ne mutlu ona ki Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sesi olarak Nutuk’tan parçalar okuyan bas Gökhan Ürben, şef Serdar Yalçın’ın yönetimindeki 64 kişilik orkestranın gümbür gümbür müziğinin eşliğinde Nutuk’tan bölümler dinliyoruz: “Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir!” Tüylerimiz diken diken. Evet, kahramanlıklarla ve büyük fedakârlıklarla kazanılmış zorlu bir savaşın ardından kanla, irfanla kurulmuş bir Cumhuriyet ve 10 yılda gelinen büyük aşama, bir gün “dahili ve harici bedhahlar” tarafından ihanete uğrayabilir? “İktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde olabilir.” Tersaneleri, tank fabrikaları satılmış, havaalanlarının pistleri kırılmış, yıkılmış olabilir? Kanla canla işgal kuvvetlerinden kurtarılmış vatan toprakları kanal yapacağız bahanesiyle dolarla Araplara satılıyor olabilir? Gurur duyduğumuz vatandaşlığımız, parasını veren herkese dağıtılıyor olabilir? Gözümü açıp müziğe odaklanıyorum: Nefesliler, yaylıları bastırıyor, vurmalılar, ziller bangır bangır. Koro ve solistlerin sesleri birbirine karışıyor, şef Serdar Yalçın, bu büyük orkestrayı, koroyu ve solistleri adeta gözüyle yönetiyor! Koro adeta sadece gençlere söylüyor: “Ey Türk Gençliği! En zor koşullarda bile bu cumhuriyeti korumak ve sonsuza kadar muhafaza etmek en büyük görevindir” Muhtaç olduğun güç, damarlarındaki asil kanda... Atatürk’ün 36 saatte okuduğu nutku, üç anlatıcı; Hüseyin Likos, Hande Soner Ürben, Deniz Likos ve Atatürk’ü seslendiren Gökhan Ürben, iki saate sığdırarak anlatırken sesleri koroyla nasıl karışıyorsa, zihnimde de dün ve bugün karışıyor!
ANLAMLI KUTLAMA
Serdar Yalçın, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nda böyle bir proje yapmanın gençliğinden beri en büyük hayali olduğunu anlatırken zorluğuna da değiniyor: Sadece müzikal anlamda değil, bu kadar uzun bir metni bu kadar kısa bir süreye uyarlamak ve Nutuk’un duygusunu aktarabilmek! Olmuş mu? Olmuş! Yüreklerine sağlık.
Konserin sonunda bitmeyen alkışlara karşılık üç kez sahneye gelen ve sonunda olmayacak bir işi oldurup son bölümü bir kez daha tekrarlatan Şef Yalçın, librettonun yazarı, pandemide ilk kaybettiklerimizden olan Orgeneral Aytaç Yalman’ı da anıyor: “Bu eserin tamamını sahnede keşke görebilseydi, göremedi.”
Aytaç Yalman, sert bir asker olarak tanınıyordu ama onun en önemli özelliklerinden biri de klasik müziğe olan düşkünlüğüydü. Hemen her konseri gelip dinlemekle de yetinmezdi. Bodrum Turgut Reis Marina’daki Klasik Müzik Festivali’nin bile fikir babasıydı. Libretto yazıyordu. Nutuk da en önemli projesiydi. Sahnede izleyemedi, anmadan geçmeyelim.
GENÇLER İZLEDİ
İŞ Sanat Kuleleri’ndeki ücretsiz konserin izleyicileri arasında öğrencilerin davet edilmiş olması ne kadar güzeldi. Ama belli ki rezervasyon yaptırıp da gelmemiş olanların ön sıralardaki boş koltukları da bir o kadar ayıptı çünkü bu konsere gelmek isteyen çok kişiye de yer kalmamıştı!
Herkesin birbirine sorduğu bir soru da orkestra ve koronun kimler olduğuydu. İŞ Sanat, bu anlamlı konser için tam da bayram öncesi sahnesini ücretsiz açmış ama bir program bastırılamamış. 60 kişilik orkestranın adı İstanbul Opera Orkestrası ve Korosu. Şefi besteci Serdar Yalçın. Baş kemancı Seda Subaşı Yalçın, koro şefliğini Sema Subaşı üstleniyor. Dikkat ettiğiniz gibi bu tamamen ücretsiz gönül seferberliğinde çoğu İstanbul operasından yaş haddi dolayısıyla emekliye ayrılmış eş dost çalışması söz konusu. Her şey vatan için, Cumhuriyet için. Müzisyenler de müzikle katkıda bulunuyor! Bu konser her yaştan genç dinleyicilere tekrarlanırsa Nutuk’u çok daha iyi duyumsayacaklarına eminim. Atatürk de müziğe düşkündü, bu konseri izlemiş, adını unutturmak, “Gençliğe Hitabe”sini duvarlardan indirmek, hatta suç saymaya kalkmak isteyenlere inat, göklerden gülümsemiştir!