Anneliğin karmaşık yapısı
Amerikalı oyuncu Maggie Gyllenhaal ilk yönetmenlik denemesi The Lost Daughter’da (Karanlık Kız/ 2021) anne olmanın karmaşık yapısını minimalist, gerçekçi, duygusal bir anlatımla betimliyor. İtalyan yazar Elena Ferrante’nin romanından serbestçe uyarladığı psikolojik dramıyla Maggie Gyllenhaal Venedik Film Festivali’nde en iyi senaryo ödülünü aldı. The Lost Daughter’ın gösterimi Başka Sinema’da sürüyor.
Aslı SelçukAmerikalı oyuncu Maggie Gyllenhaal ilk yönetmenlik denemesi The Lost Daughter’da (Karanlık Kız/ 2021) anne olmanın karmaşık yapısını minimalist, gerçekçi, duygusal bir anlatımla betimliyor. İtalyan yazar Elena Ferrante’nin romanından serbestçe uyarlıdağı psikolojik dramıyla Maggie Gyllenhaal Venedik Film Festivali’nde en iyi senaryo ödülünü aldı. The Lost Daughter’ın gösterimi Başka Sinema’da sürüyor.
Çeviri Bilimleri ve Karşılaştırmalı İtalyan Edebiyatı bölümü profesörü, Yeats uzmanı 48 yaşındaki Leda Caruso (Olivia Colman) yaz tatilini geçirmek için Yunanistan’daki Kyopeli adasına gelir. Leda’yı otuz yıldır evle ilgilenen bakıcı Lyle (Ed Harris) karşılar. Leeds’ten bu cennet adaya herşeyden uzaklaşmak, nefes almak, huzur bulmak için gelmiştir. Sonunda yalnız kalmıştır. İlk gün iyi geçer, plajda çalışan gizemli İrlandalı öğrenci Will (Marc Lucas) ile tanışır. Evdeki meyve sepetini karıştıran Leda meyvaların bozulmuş olduğunu farkeder, bu kötü manzara adeta ilerideki olacakların metaforu gibidir. Güneş, okuma, sakinlik, tembellik Leda’ya iyi gelir. Ertesi gün kalabalık ve çok gürültü yapan bir grup bu küçük cenneti ele geçirir. Queens’li mafyayla bağlantılı bu Yunan-Amerikan ailesi Leda’yı çok rahatsız eder. Kadınların ve erkeklerin bakışları, yüksek sesle konuşmaları, onu umursamadan davranmaları Leda’yı gerer. Dinginlik sona ermiştir. Bu insanların arasında kalmak onu bunaltır.
Karnı burnunda ilk çocuğuna hamile 42 yaşındaki Callie Calisto (Dagmare Dominczyk) Leda’dan şezlongunu değiştirmesini ister, Leda onu tersler. Callie’nin kızkardeşi Nina (Dakota Johnson) onu uzaktan izler. Nina’nın , dövmeli maço kocası, şımarık kızı Elena’yla arasındaki ilişki onu gençliğine, kendisi gibi akademisyen eşi Joe (Jack Farthing), küçük kızları Bianca ve Martha’yla yaşadığı günleri hatırlatır. O zamanlarda Leda (Jessie Buckley) hırslı, tutkulu ve coşkuludur. Zamanla kızları onu bunaltmaya başlar, onların yüzünden mesleğine yeterince zaman ayıramıyordur. Kızlarını büyütürken geçirdiği bunalımı şimdi Nina yaşıyordur, onunla arasında bir bağlantı kurar. Nina, Leda’ya “Babası gittiğinden beri beni deli ediyor, öfkesini benden çıkarıyor. Bazen bu yaratıklar bizi çok zorluyorlar” deyince Leda, Bianca ile başedemediği günleri anımsar, içi sıkılır. Leda Nina’ya birden içini dökmeye başlar: “Büyüğü 7, küçüğü 5 yaşındayken kızlarımdan ayrıldım, onları terkettim, üç yıl onları görmedim. Bu harika hissettirdi, sen de istediğini yapmalısın”. “Harika hissettirdiyse neden kızlarının yanına döndün” diyen Nina’ya Lena şu yanıtı verir : “Ben bencilim, onları özlediğim için döndüm. Ben normal bir anne değilim”.
İkinci dram Elena’nın kaybolmasıyla yaşanır. Nina’nın yaygaracı kızı Elena yok olunca Callisto ailesi panikler. Şans eseri Leda, Elena’yı bulur. Böylelikle Callisto’lar Leda’yı kahraman ilan ederler. Leda, küçük kızın bebeğini çalar, saklar. Bebeği Bianca’nın kırdığı kendi bebeğinin yerine koyar, Onu yıkar, elbiseler satın alır, oyuncak bebekle annelik duygusunu tatmin eder. Geçmişteki tatminsizlikler, suçluluk duygusu, vicdan azabı onu sık sık yoklamaya başlar. Hem yakın bir ilişki yaşamak hem de yalnız kalıp özgür Olmak istiyordur . Plaj çalışanı Will’le flört eder. Onunla yakınlık kurmaya çalışan Lyle’ı uzaklaştırır. Leda ile Lyle’ın yazlık evde yemek yeme sahnesi her ikisinin de ne denli yalnız, ebeveynliği beceremediklerinden dolayı suçluluk duygusuyla dolu olduklarını alabildiğine yansıtır. Olivia Colman ile Ed Harris içsel yorumlarıyla izleyiciyi etkilerler.
Antikonformist bir kadının portresini başarıyla, yalın bir anlatımla irdeleyen Maggie Gyllenhall “Annelik, toplumun direttiği için genç kadınların bile en kısa zamanda çocuk doğurmak kaygısıyla hareket ettikleri bir tabudur” diyerek bazı kadınların annelik rolünü taşıyamayacaklarını vurguluyor. Leda’nın, çocuklu kalabalık bir aileyle karşılaşınca içindeki yıkıcı gücü tümüyle ortaya çıkar. Etnik, kültürel, sınıf farkılıklar bu gücü daha da büyütür. “Annelik rolünü üstlenmiş kadınların bunaldıklarını göstermek istedim. Annelik karmaşık bir yapıdır, bazen iyi olunur zaman zaman da kötü” diyen Gyllenhall, Karanlık Kız’da dişil suçluluk duygusunu, ebeveynler ve çocuklar arasındaki karmaşık ilişkiyi, yaş ayrımcılığını, kendini diğerlerinden üstün görmeyi, röntgenciliği, kadınların toplum içindeki yerlerini, gerçekçi, etkileyici, minimalist bir anlatımla aktarıyor.
Romanda Napolili olan Leda’yı Leeds’li öfkeli kahramana dönüştüren Gyllenhall, sinemadaki saygısız gençlere “Küçük organlarınızı parçalara ayırıp kuşlara yedireceğim” diyen Leda’yla Promising Young Woman’daki Cassie’yi anımsatır. . Görüntü yönetmeni Hélène Louvart’ın (Never Rarely Sometimes Always, Happy as Lazarro) yakın planları, el kamerası çekimleri karakterlerin içsellikleriyle bütünleşiyor.
Maggie Gyllenhaal’ın yazıp yönettiği, Olivia Colman, Dakota Johnson, Jessie Buckley, Ed Harris, Peter Saarsgaard, Paul Mescal, Dagmare Dominczyk, Alba Rohrwacher, Jack Farthing, Oliver Jackson-Cohen, Panos Koronis, Robyn Elwell, Ellie Blake'in oynadığı The Lost Daughter’ın gösterimi Başka Sinema’da sürüyor.