Alaçatı Ot Festivali: 'Baharın müjdecisi'

Çeşme Alaçatı'da bu yıl 11.si düzenlenen Ot Festivali renkli anlara sahne oldu. Kenan Doğulu'nun halk konseri verdiği festivale halk büyük ilgi gösterdi.

Emrah Kolukısa

Aradan bir yıl geçmeden ikinci kez Çeşme'deyim. Bu kez 11. Alaçatı Ot Festivali için. Nedendir bilinmez, 2010'dan beri düzenlenen ve pandemi yüzünden iki yıl ara verilen bu festivale ilk kez geliyorum; bir hayli geç kalmışım. Oysa güzel yemek yemeyi seven, sağlıklı beslenmeyi kendine şiar edinen ve hayattan keyif almayı az çok bilen herkesin her yıl, hadi bilemediniz iki yılda bir ziyaret etmesi gereken bir etkinlik.

Gerçi havaların da bahara dönmesiyle zaman zaman izdiham derecesinde bir kalabalık Alaçatı'nın dar sokaklarında yürümeyi ve özellikle de yerli üreticilerin tezgahları paylaştığı pazarda dolaşıp alışveriş yapmayı alabildiğine zorlaştırıyor ama 15 dakikalık bir çay-kahve molasının ya da tam vaktinde mideye indirilen güzel bir Kumru'nun halledemeyeceği bir yorgunluk değil.

KORTEJLE BAŞLAYAN FESTİVAL

Cuma günü festival kortejini yakalıyoruz; İstanbul'dan gelen biz gazetecilerin ilk katılım gösterdiği etkinlik bu... Yaklaşık 45 dakika süren kortej geçişinde en önde sokakları şenlendiren bir bando, hemen arkasında ise başlarında çiçeklerden yaptıkları taçlar ve yerel kıyafetlerle Egeli kadınlar geliyor.

Fotoğraf çekenler, atılan çiçekleri yakalamak için koşturanlar, çocuklarını sırtlarına alan babalar, müzikle ahenk içinde salınanlar derken bir anda herkes geriden gelen ve akrobatik hareketlerle dikkatleri üzerlerine çeken cambazlara yöneliyor. geriden gelen beyazlar içindeki kadın topluluğu aklıma biraz birkaç yıl önce izlediğim "Midsommar" filmindeki ayin sahnelerine getiriyor bir an için ama ne de olsa bahar ayinlerinin paganlardan kalan bir geleneğin uzantısı olduğu ve doğanın uyanışını temsil ettiğini anımsayıp gerçekliğe dönüyorum.

MİDELER DOLUYOR CEPLER BOŞALIYOR

Üç gün boyunca ana cadde boyunca kurulan pazarda birbirinden çeşitli otlar var, bazılarını hi,ç bilmediğim, bazılarınıysa sofralarımızda sık sık tükettiğim: Şevketi Bostan, Radika, Cibes, Tembel Avrat Otu, Roka, Kuzu Kulağı, Enginar, Deniz Börülcesi, Isırgan, Kuşkonmaz ve tabii ki bu yılın festivalini üzerine kurguladıkları, moda tabirle festivalin teması olan Labada... Yeşilin her tonu var bu pazarda.

Bir de bu otların hepsinin harmanlandığı ve 'Kavurmalık Ot' başlığı altında satıldığı bir karışım var ki, tam mezelik bana sorarsanız.

Öte yandan hem bu otları limon, zeytinyağı ekleyerek size verilen küçük tabaklarda yiyebiliyorsunuz hem de başka tezgahlarda kurabiyeden tutun da sarmaya, börekten baklavaya, ıspanaklı kekten envai çeşit meyvaya ne isterseniz tadıp yiyebileceğiniz bir ortamda buluyorsunuz kendinizi. Yani pazarın bir başından girip diğer ucundan çıkana kadar midenizi fazlasıyla doldurup cebinizi ziyadesiyle boşaltmanız işten bile değil.

Şaka bir yana, ekonomik krizin etkisi bu pazarda da hissediliyor elbette; yani üreticiler bu işten fena para kazanmıyor ve ekonomik hareketlilik onlara iyi geliyor belki ama hemen herkes fiyatların el yaktığı hususunda hemfikir.

İlk geceki Ayhan Sicimoğlu konserini kaçırmak bir hayli üzüyor elbette ama The Stay Hotel'de düzenlenen akşam yemeğinde onu karşımızda üzüntümüzü bir nebze gideriyor sanki. Üstelik festivalin geleneksel yemek yarışmasının jüri üyeleri tarafından yapılan son derece yaratıcı ve lezzetli mezeleri Mercan 3 rakısı eşliğinde yiyoruz ki, değmeyin keyfimize.

Yemek yarışması demişken, Çağla Şıkel'in sunuculuğunu üstlendiği ve Alaçatı'daki Cami Meydanında yapılan finalde iki dalda ödül alan isimler şöyle sıralanıyor:

En Güzel Ot Yemeği Yarışması

  1. Labada Aşı / Şennaz Çevik
  2. Karakılçık Risotto / Pelin Ulaş
  3. Alabaş Püreli Ot Köftesi / Özlem Yorulmaz

En Çok Çeşit Ot Toplama Yarışması Sonuçları

  1. 120 Ot / Durdu Mehmet Yanar
  2. 113 Ot / Hatice Erden
  3. 65 Ot / Simay Çilek

SÖRF YARIŞIYLA BAŞLAYAN GÜN

Ertesi sabah tam da Alaçatı Limanı'nı karşıdan gören otelimizden (Port Vista Oteli) dünyanın en özel rüzgar sörfü koylarından biri olan Alaçatı Koyu'nda yarışan sörfleri izleyerek başlıyoruz güne. Akşam Kenan Doğulu'nun vereceği halk konseri var ve ondan herkes bir kez daha pazara gidip ya limon, ya da kavurmalık ot alma telaşına giriyor. Telaş diyorum, zira festivalin son gününe pek bir şey kalmayacağı yönünde söylentiler var ki, bunun doğruluğunu ertesi gün bizzat doğruluyoruz.

KENAN DOĞULU COŞTURUYOR

Akşam üstü Köyiçi Limon'da biraz vakit geçirip atıştırmalık yedikten sonra konser alanına gidiyoruz. Festival boyunca bizimle yakından ilgilenen Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran ve belediyenin basın sorumlusu Seher Deniz sağolsunlar konser alanında en öndeki bölümden yer ayırmışlar bize. Doğulu'nun "Yeşilmişik" yorumuyla başlayan ve yaklaşık 2 buçuk saat süren konser herkesi coşturuyor ve tabii bir hayli de yoruyor. Ya da yaşımız gereği biz yorgun hissediyoruz, artık yorum size kalmış. Erkenden otele dönüp uyuyoruz.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İstanbul  Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Çeşme Belediye Başkanı Ekrem Oran (soldan sağa)

Medyada rastlamışsınızdır muhakkak, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da festivali ziyaret edip halkla kaynaşmayı ihmal etmediler. Sadece onlar da değil, festival boyunca Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Parti Meclisi Üyeleri Devrim Barış Çelik, Semra Dinçer ve çok sayıda parti temsilcisi de Alaçatı'daydı.

Baharın umut demek olduğunu vurgulayan Tunç Soyer halka hitaben yaptığı konuşmasında “Toplumlar da bazen kış, kara kış yaşıyor ama arkasından güneşler açıyor ve baharlar geliyor. Emin olun çok güzel bir bahar bizi bekliyor. Ve o baharı hep beraber kuracağız. Bu topraklarda güler yüzle, güle oynaya beraber yaşayacağız, göreceksiniz. Çok az kaldı çok. Kimse enseyi karartmasın. O güzel memleket bizi bekliyor” diyerek alkış topladı.

Festivalin son günü bir konuşma yapan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu da, “Bugün çok kıymetli bir festivaldeyiz. Ot festivali, ilk defa gelebildim. Bu güzel toprakların bereketini, tadını, lezzetini, üretimin gücünü, kadının gücünü hissettim. Harikasınız. Emeğinize sağlık. Bu cennet vatanın her köşesi bereketlidir, insanı güzeldir. Neyi eksik? Bir şeyi eksik. Onu siz iyi biliyorsunuz.

Biz de sorumluluğumuzun farkındayız. Kıymetli, yürekli arkadaşım Tunç Soyer’in ifade ettiği gibi gerçekten çok çalışıyoruz. Hiç hata yapmadan, eksik bırakmadan, sizleri dinleyerek, iş üreterek ülkemizin geleceğine şehirlerimizden en faydalı süreci yürütmeye çalışıyoruz. Bundan kuşkunuz olmasın” diye konuştu.

Çeşmenin o meşhur limonları

Alaçatı'da kah rüzgarlı kah güneşli, ama her haliyle son derece keyifli üç günün ardından veda ediyoruz festivale. Gelecek yıl görüşmek dileğiyle.