Adım adım Kurtuluş Savaşı
Türkiye İş Bankası Müzesi’nde Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktası sayılan Sakarya Meydan Muharebesinin 100. yılında açılan “Bir Asrın Ardından” adlı sergi ziyaretçilerini bekliyor
Emrah Kolukısaİstanbul’un Eminönü semtinde şu sıralar duygusal yoğunluğu çok yüksek bir sergi ziyaretçilerini bekliyor. Türkiye İş Bankası Müzesi’nde açılan “Bir Asrın Ardından / Cepheler, İnsanlar ve Büyük Zafer” başlıklı sergi bir yandan Milli Mücadele’nin en önemli aşamalarından Kurtuluş Savaşı’nın adım adım bir panoramasını sunuyor bir yandan da 250’yi aşkın İstiklal Madalyası eşliğinde ziyaretçileri duygu yüklü bir yolculuğa davet ediyor.
Açılışından hemen bir gün önce gezme fırsatı bulduğumuz sergi bir bakıma bundan önce aynı mekanda açılan “Çanakkale Zaferi” ve “İstiklal” sergilerinin bir devamı niteliğinde ve bu anlamda Milli Mücadele’yi tamamlayan serinin üçüncü halkası. Bundan sonra Cumhuriyet başlıklı bir sergi daha beklemek çok yanlış olmaz kanaatindeyiz, sırada o var çünkü.
1000’DEN FAZLA BELGE, FOTOĞRAF, MÜHİMMAT
Cephelerde Kurtuluş Savaşı’nın kaderini belirleyen aşamaların yanı sıra Anadolu’nun isimsiz kahramanlarına da özel yer ayıran sergi, farklı koleksiyonlardan derlenen eserlerle bir asrın ardından bu özel dönemi yakından hissetme imkânı sağlıyor. Harp sahalarında bulunan mühimmat parçaları, silahlar, kılıçlar, sıhhi malzeme, pusula, dürbün, telgraf, harita ve benzeri objeleri ile çok sayıda fotoğraf ve filmin yer aldığı sergi, binden fazla parçadan oluşuyor.
Ne yalan söyleyelim insan bu bini aşkın belge, fotoğraf, film ve mühimmatın arasında hem zamanda muazzam bir yolculuğa çıkıyor hem de açıkçası zamanın nasıl geçtiğini anlamadan müzenin içinde kayboluveriyor. Bizim şansımız müzeyi serginin yaratıcıları ve danışmanlarıyla birlikte gezmek ve hemen her konu hakkında bilgilenmek oldu.
Müzedeki özel gösterimde davetlilere İş Bankası Kurumsal İletişim Koordinatörü Suat Sözen, İş Sanat Genel Müdürü Zuhal Üreten, serginin küratörü İzzeddin Çalışlar ve sergi danışmanları Prof. Dr. Mesut Uyar ile Dr. Selim Erdoğan eşlik etti.
Suat Sözen, ön gösterimde yaptığı konuşmada, “İstiklal” sergisini Milli Mücadele’nin başlangıcının 100. yılı olan 2019’da İstanbul’da Türkiye İş Bankası Müzesi’nde, daha sonra Ankara’daki İktisadi Bağımsızlık Müzesi’nde, bu yıl da İzmir’de açtıklarını hatırlattı ve bugüne kadar 2 milyonu aşkın ziyaretçinin sergileri gezdiğini belirtti.
Suat Sözen, “Büyük Zafer’e giden yolda önemli kilometre taşlarını çarpıcı bir şekilde ortaya koyan bir sergiyi daha ziyarete açmaktan gurur duyuyoruz. Herkesin hafızasında Milli Mücadele’nin, bu ülkenin nasıl büyük fedakârlıklarla ve zorluklarla kurulduğunun yeniden canlanacağına inanıyorum. Milli Mücadele’nin isimsiz kahramanlarını anmamıza vesile olan, aile yadigârlarını büyük bir teveccüh göstererek Müzemize ödünç veren tüm aile fertlerini sevgi ve saygıyla selamlıyorum” dedi.
BAĞIŞLANAN VE ÖDÜNÇ VERİLEN MADALYALAR
Aileler tarafından 250’yi aşkın madalya, 600’e yakın obje, fotoğraf ve belgenin sergi için ödünç verildiğini belirten Sözen, “Ödünç madalya verilmesiyle ilgili devam eden yoğun bir talep var. Bundan sonra gelecek madalyaları da mekân elverdiği ölçüde sergimize eklemeye gayret edeceğiz. İstanbul’dan Çanakkale’ye Bursa’dan Konya’ya tüm ülkemizden gördüğümüz bu teveccühü, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri zaferlerin ancak iktisadi zaferler ile taçlandırılırsa tam bağımsızlığın kazanılacağı vizyonu ile kurulan İş Bankası’na duyulan güvenin bir simgesi olarak değerlendiriyoruz” diye konuştu.
Yapılan çağrı sonucunda Müze’ye, ülkemizin dört bir yanından ödünç verilen 251 adet İstiklal Madalyası’nın yanı sıra orijinal madalya beratları, fotoğraflar, kimlik kartları, anı defterleri ve kılıç, kama gibi muharebe eşyaları da sergilenmek üzere teslim edildi. Sergi hazırlık sürecinde madalya sahiplerinden Özden Engin dedesinden, Muammer Eryılmaz ise babasından kendisine miras kalan İstiklal Madalyası’nı Türkiye İş Bankası Müzesi’ne bağışlamaya karar verdi. Türkiye İş Bankası Müzesi’ne 4 madalya da kalıcı olarak emanet edildi.
TÜRK BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ
Serginin Sakarya Meydan Muharebesi’ni konu edinen bölümünde sergi danışmanlarından tarihçi Prof. Dr. Selim Erdoğan ziyaretçileri bilgilendirdi ve şunları anlattı: “1921 yılı önemli bir kırılma noktasıdır. Sakarya Meydan Muharebesi ise özellikle öne çıkıyor zira Yunanlıların amacı Ankara’ya kadar olan topraklarımızı işgal etmek değildi. Yerleştikleri topraklarda güven içinde olabilmelerinin tek yolunun Türkün elinde bir ordu, bir silah olmamasına bağlı olduğunun farkındalardı. İlk başlarda Lloyd George’un Londra’da verdiği talimatla 1. ve 2. İnönü muharebelerinde Sevres’i yumuşatarak Türklere kabul ettirmek için yaptıkları ileri harekat daha sonra onur, gurur meselesine ve Anadolu’daki kalıcıklarını kontrol eden temel unsura dönüşünce Kütahya-Eskişehir cephesinde bütün güçleriyle 410 topla ve yaklaşık 120 bini bulan bir asker mevcuduyla taarruza geçtiler. Orada hazırlıksız yakalandık ve iki kez cephelerimiz yarılarak geri çekilmek zorunda kaldık. Burada Mustafa Kemal Paşa’nın en baştan beri cephe komutanı İsmet Paşa’ya söylediği bir şey var; diyor ki, ‘Toprak verilir, geri alınır. Bu önemli değil, bugün Kütahya’yı kaybederiz, yarın geri alırız. Ama önemli olan kesin sonuçlu muharebeyi yapacak orduyu elde tutmaktır. İşte Sakarya Muharebesi Mustafa Kemal’in 1921 yılı boyunca bu söylediği yaklaşım uyarınca Yunanlıları çektiği muharebelerin sonuncusudur. Türk bitti demeden hiçbir şey bitmez.”
ATATÜRK’ÜN ALDIĞI RİSK
Serginin Büyük Taarruz’a ayrılan bölümünde ise bir diğer sergi danışmanı Prof. Dr. Mesut Uyar aldı sözü. Sakarya’dan sonraki dönemi anlatan Uyar “Sakarya’da zafer kazandık ama iş zafer kazanmakla bitmiyor aslında” diye başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “Sakarya sonrasında bizimkilerin en büyük korkusu Anadolu’nun bir bölümünde, özellikle de İzmir ve çevresinde Yunanlıların tutunması ve o bölgenin elimizinden çıkmasıydı. Biz ne yapalım da Yunanlıları Anadolu’dan atalım ve bunu tek bir darbede yapalım? Çünkü Sakarya’da zafer büyük bir seferberlik sonrasında kazanıldı ama Yunanlılar hâlâ Anadolu’da, Afyon, Eskişehir, yani bugün Ege Bölgesi dediğimiz kısım onların elinde. Büyük bir baskı var, herkes bir an önce Yunanlılardan kurtulmak istiyor, Mecliste korkunç bir muhalefet var, 2. grup kuruluyor, herkes hemen saldıralım, Yunanlıları atalım diyor. Fakat ordunun bunu yapabilecek gücü yok ve Atatürk ve arkadaşları büyük bir riski göze alarak bir sene bekledikten sonra bu işi yapıyorlar. İşte bu bir sene Kurtuluş Savaşı’nın epey sıkıntılı bir dönemi. Bu dönem içinde yepyeni bir ordu kuruluyor, çünkü Sakarya’da az sayıda adamla savunmayı gerçekleştirdik ama taarruz için en az Yunan ordusu kadar adam ihtiyaç var, 200 bin kişiye. Yani yeni asker alacaksınız. Sakarya’da yüzlerce subay şehit düştü, yeni subay bulacaksınız. Tabii silah bulacaksınız, Ruslardan, Fransızlardan, İtalyanlardan silah kaçırıldı… Yani bir sene çok büyük bir siyasi risk alınarak hazırlanmış bir şeydir Büyük Taarruz.”
Eminönü’nde bulunan Türkiye İş Bankası Müzesi’nde açılan sergi, bir yıl boyunca ücretsiz olarak ziyaret edilebilecek. Müze, pazartesi hariç her gün 10.00-17.00 saatleri arasında hizmet veriyor. 28-30 Ekim tarihlerine özel olarak ziyaret saatleri 19.30’a kadar uzatıldı.
İKTİSADİ BAĞIMSIZLIK SAVAŞI
Serginin önemli bir bölümü de Atatürk’ün talimatıyla kurulan Türkiye İş Bankası’na ayrılmış. Serginin küratörü İzzettin Çalışar “Hikâye Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasıyla bitmiyor, çünkü kazanılması gereken bir savaş daha var; iktisadi bağımsızlık savaşı…” sözleriyle anlatıyor bu bölümü ve ekliyor: “Atatürk’ün ‘Hiçbir zafer iktisadi zaferlerle taçlanmadıkça gerçek bir başarı sayılmaz’ sözüyle özetleyebiliriz bunu. Cumhuriyetin kurulmasından 9 ay önce toplanan İzmir İktisat Kongresi’nin çıkardığı ekonomik envanter, hedefler ve eldekiler sonuçta bir başka politikaya işaret ediyor. Cumhuriyet’in kurulmasının hemen ardından 1924 Ağustos’unda bu hedefler için İş Bankası kuruluyor. İş Bankası’nın kuruluş kadrosuna baktığımız zaman gerek idare meclisi üyelerinde gerekse çalışanlarında ve sonraki yıllarda gelen yöneticilerinde bir özellik farkettik; onlar da aslında tüm bu anlattığımız hikâyenin aktörleri arasında yer almışlardı, tıpkı milletin geri kalanı gibi.”
İSTİKLAL MADALYASI
Sergide İstiklal Madalyası’nın tasarımı şöyle tarif edilmiş: “İstiklal Madalyası madalyon, kurdele ve TBMM Başkanı ya da Milli Savunma Bakanlığı namına imzalı berattan oluşur. Madeni kısmın ön yüzünde ilk TBMM binası ve Ankara’nın cami ve evleri bulunur. Güneş ve ışınları zaferin, yerküre bilginin, meşe dalları barışın orak ve tırpan üretimin simgesidir. Kağnılı figür de kadınların Milli Mücadele’ye katkısını vurgular. TBMM’nin açılış tarihleri yazıyla yer alır. Arka yüzde, ay yıldız içindeki Türkiye haritasında, Ankara’dan doğan ışık ülke sınırlarını aydınlatır. TBMM’nin hukuki hakimiyet ve hakiki hükümranlığın sorumlusu olduğuna dair kararnamenin çıktığı 1 Kasım 1922 tarihi de bu yüzde yer alır.”