75. Cannes Film Festivali'nden notlar: Emin Alper’in ‘Kurak Günler’i alkışlandı

Emin Alper, sadece küresel iklim değişikliğinin getirdiği susuzluktan söz etmiyor tabii ki..

Mehmet Basutçu

Toplumsal ve siyasal yaşamımızı kasıp kavuran yakıcı kuraklığa ve giderek derinleşen çürümüşlüğün içerdiği tehlikelere göndermede bulunuyor. Yozlaşan ilişkilerin, yolsuzlukların, yeni biçimlere bürünen mahalle baskısının, her tür şantajın, kurnazlıkların, dalaverelerin, kökten kuruttuğu zavallı demokrasimize ağıt yakıyor sanki...

 Adaletin, özgürlüğün, insanca yaşamın, kısacası toplumsal barışı sağlayacak demokratik düzenin önündeki tehlikelerin altını tek tek çiziyor. Bundan böyle, bizi bu bataklıktan ancak bir mucize kurtarabilir; “Dikkat, son aşamaya geldik!” alarmını veriyor... Bu durumda, festivaldeki Türkiye standının, Emin Alper’in filmiyle pek ilgilenmemesini yadırgamamak gerekir. Son yıllarda, devlet politikasının rayları dışına çıkamayacak bir yapıya kavuşturulan (!) stant, “Kurak Günler”in gösterimine yer arayanlara neden yardımcı olsun ki? Filmin dün yapılan ilk sunumuna resmi bir Türk yetkili falan da katılmıyor tabii...

Bu kez, metaforik göndermelere alışageldiğimizden daha az yer veren Emin Alper’in, filmden önce sahnede yaptığı kısa konuşmada, ortak yapımcısının gülünç bir yargılama süreci sonunda hapse mahkûm edilmesini kınadığını duymaktan da kurtulmuş oluyorlar böylece!...