Yazılakalanlar 2... Eray Canberk’in yazısı...

Bu kısa yazılar bir okur / yazarın 1985 yılından bu yana kaleme aldığı değinmeler / çıkmalar, bir başka deyişle ya da eskilerin deyişiyle “derkenar”lardan seçilip derlenmiştir. Bu değinmeler / çıkmalar ilk kaleme alındıkları gibi bırakılmış olmakla birlikte temize çekilirken bilgi denetimi yapılmış, yanlışlar düzeltilmeye, eksikler giderilmeye çalışılmış, gerektiğinde yeni bilgiler eklenmiştir.

Eray Canberk

Bu kısa yazılar bir okur / yazarın 1985 yılından bu yana kaleme aldığı değinmeler / çıkmalar, bir başka deyişle ya da eskilerin deyişiyle “derkenar”lardan seçilip derlenmiştir. Bu değinmeler / çıkmalar ilk kaleme alındıkları gibi bırakılmış olmakla birlikte temize çekilirken bilgi denetimi yapılmış, yanlışlar düzeltilmeye, eksikler giderilmeye çalışılmış, gerektiğinde yeni bilgiler eklenmiştir.

2012/1

- Orhan Okay, Bir Hülya Adamının Romanı: Ahmet Hamdi Tanpınar (Dergâh Yayınları, 2010) adlı kitabında sanat adamlarını, aydınları iki ayrı kümeye ayırıyor: “Birikimleriyle oluşanlar”, “birikim yaratanlar”.

- Osmanlıca gündemde olduğuna göre “Yetmez ama evet”in Osmanlıcası “Nâkâfi lâkin lebbeyk” olabilir mi?

- Hayatımızı inşa ederken kendi kendimizi mahzun ediyor ya da kandırıyoruz. Yakınlarımızı ya da tanıdıklarımızı da… Her insan için bu bir “darbe”dir. Ama bunu örtbas etmek için çeşitli bahaneler ve gerekçeler bulmayı da beceririz…

- Mehmet Nuri Karaküçük (1924-2012)… 1949’de Edebiyat Fakültesi’ni ve Yüksek Öğretmen Okulu’nu bitirmiş. Edebiyat öğretmenliğinden emekli olmuş. İki şiir kitabı var: Yaşam Yeli ve Tek Sevgi…

Kadıköy’e, Ahmet Miskioğlu’nun haftada bir düzenlediği toplantılara (Türk Dili Dergisi toplantıları) gelirdi… Yüksek Öğretmen Okulu öğrencisi olduğu sırada dönem arkadaşları arasında geleceğin edebiyatçıları da öğrenciydi: Rauf Mutluay, Sadiye Akay, Ahmet Kabaklı, Necdet Eruygur, Mehmet Karabulut, Talat Tekin, Hüseyin Demirhan…

- Yönetmen Richard Linklater’ın Newton Kardeşler (1998) adlı filminin kahramanları soygun yaptıkları için yargılanırken kendilerini şöyle savunuyorlar: “Biz yanlış bir iş yapmadık, sadece para çalanların parasını çaldık!”

- “Ah! que la vie est quotidienne!” (Ah! Hayat gündelik olmalı!) demiş Fransız şair Jules Laforgue… Yoksa “günlük” mü demeli ya da “gündeliktir” mi?

- İstanbul konusunda 2012’de, “İstanbul yağması Anadolu’yu kurutuyor” diyor iktisatçı Mustafa Sönmez. “Marka değil ‘kimlikli’ kent’…” diyor mimar ve şehirci Oktay Ekinci de…

- Jean-Baptiste Piolet (1855-1930), la France au Dehors / Les Missions Catholique Françaises au XIX Siècle (Dış Ülkelerde Fransa / XIX. Yüzyılda Fransız Katolik Görevliler) adlı kitabın yazarı.

Söz konusu kitap, özellikle Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde Katolik misyonerler aracılığıyla yapılan etkinlikler, kurulan okullar, yetimhaneler, dernekler açısından önemli bilgiler içeren bir kaynak.

- Osmanlı simsarlığı; Osmanlıda olmayanı lâfebeliği ile Osmanlı’ya yakıştırmanın gayretinde olanların işi.

- Mehmet Kuşman… Van’da, Urartu dönemine ait Çavuştepe Kalesi bekçiliği yapmış. 1961’de çalışmaya başlamış 2005’te emekli olmuş (44 yıl). Arkeolog Afif Erzen’in yanında çalışmış. Troya Folklor Araştırmaları Derneği 19. Ödülleri Özel Ödülü verilmiş kendisine (2011)…

İlgili bir öğrenim görmediği halde kendini arkeolojiye adamış bir başka Anadolu insanı tanımıştım. İsmail Hakkı Tunçer’le, Çanakkale’de, Truva’ya komşu Aleksandreia Troas eskil (antik) kenti kazı yerinde karşılaşmıştık.

Yetkililer olmadığı bir sırada kazılarla, eskil kentin tarihiyle ve çıkarılıp sergilenen sanat eserleriyle ilgili o kadar ayrıntılı bilgi vermişti ki bize önce arkeolog sanmış, sonra bekçi olduğunu öğrenmiştik!