Yakındaki uzak Avrupa’nın kalbinden yazılar
“Yurt dışında yaşamak isteyenlerin sayısının her geçen gün daha çok arttığı bu günlerde, uzunca bir süre yurt dışında yaşamış biri olarak, Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel’in sosyal ve siyasal renklerinden söz etmek gerekiyordu” diyor Çimen Turunç Baturalp. AB’nin Kalbinde Biz(siz) Onlar’da (Cumhuriyet Kitapları) yer alan yazılarında, giderken kurduğu “Türkiye’de huzur yok!” cümlesinin “Türkiye’de huzuru sağlamayı beceremiyoruz biz!” cümlesine evriliş sürecini bir gazeteci olarak radarına takılan farklı örnek ve gözlemlerle aktarıyor.
Hilmi Zafer Şahin
PAZAR YAZILARI
Pazar Yazıları, Cumhuriyet Gazetesi okurları için dünyanın dört bir yanına yolculuktur. Haberin, bilgilendirmenin, tarihe not düşmenin, dünyaya bir coğrafyaya ait olanın yazandan okuyana yaşananları anlamaya çalışmaktır. Yazanı, okuyanı ve anlatılanıyla buluşmanın bir yoludur.
Çimen Turunç Baturalp’in Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan yazılarından oluşan AB’nin Kalbinden Biz(Siz) Onlar (Cumhuriyet Kitapları) adlı kitabı da dünyaya Brüksel’den ayna tutan bir içeriğe sahip.
Kitapta - sonlardaki birkaç yazı hariç -, 2007’den 2011’e yazılanları kapsayan, uzun yıllardır Avrupa’nın siyasal, ekonomik, toplumsal yaşamıyla ilgili kalbinin attığı coğrafyadan birbirini tamamlayan gözlem, değerlendirme ve söyleşiler sunuluyor.
ANLATILARIN MERKEZİNDEKİ BELÇİKA VE BRÜKSEL
İnsana ait onlarca konuya dokunan tüm bu anlatıların merkezinde Belçika ile gazeteciler için yalnız Avrupa değil dünya adına da haber kaynağı konuların karşılığı başkent Brüksel, Baturalp’in yalın anlatımında renkli ve etkileyici bir içerikle gündelik yaşamla buluşturuluyor, insana ait onlarca konuya dokunuluyor.
Yazılanların renkli ve etkileyici içeriği için ilk yazıya bakmak yetiyor. İlk yazının başlangıç tümcesi, “Küçücük Belçika’nın ‘havalı’ yönetim şekli bu” diye olunca, anlatının başlığını çözümlemek kolaylaşıyor: “Federal Parlamenter Temsili Demokratik Monarşi”...
Herkes için farklı anlama ve tanımlama özelliği taşıyan bu başlık, anlam, değer, önem, kabullenme ya da reddetme, buluşma ya da ayrışma adına onlarca anlatıma kapı aralıyor. Bu durumu Baturalp, “(...) kimi Belçikalılara göre ‘demokrasi’, kimilerine göre ‘kaos’” diye açıklıyor.
FLAMANLAR VE VOLANLAR
Yazılarda anlatılanlara göre, dünyanın çeşitli coğrafyalarından gelenlerin ya da eski sömürgelerinden kalan insanların yer ve yurt edindiği Belçika’da, genel anlamda yaşamın tüm alanlarında olan biteni Flamanlar ve Volanların etkileşimi belirliyor.
Birlikte yaşayarak yer yer de komşu ülkelerin çıkarlarıyla örtüşen yönlendirmeleriyle ayrışmayı becerebilen bu iki topluluğun belki de bu nedenden, ülkenin gündelik yaşamındaki ortak dili Flamanca, Fransızca, hatta Almanca değil, İngilizce.
Herkes etkin olduğu bölgede kendi dilinin konuşulmasını istiyor. Her iki tarafın ülkenin belirleyici gücü olma mücadelesi, kurulduğu 1830 yılından bugüne, ekonomiden kurumlaşmaya ülkenin iç dinamiğinin itici unsuru.
Başta Almanya olmak üzere çevre ülkelerin tarihleri bu toplulukların çatışmasını körüklese de ekonomik çıkarlar zorunlu “birlik” olmaya yöneltiyor onları. Bu duruma, “bir araya gelmezlerin birlikteliğinin biçimlediği demokrasi” desek yanlış olmaz...
MERAKLISINA EĞLENCELİ BİR OYUNCAK, AB!
Kitaptaki bir yazıda Avrupa Birliği “meraklısına eğlenceli bir oyuncak” olarak tanımlanıyor. “Bütün mesele dengeyi bozup yere kapaklanmamak” denilip şöyle ekleniyor: “Artık birlik içinde savaşıyorlar”.
Ardından büyük ve derin çelişkilerin bazen görmezlikten gelinip, ayrıntıda kalan küçük olay ve konuların sert tartışmalara yol açtığından söz ediliyor...
HERKESE YER VAR!
Yazılarda sözü edilen, tanıtılan kişiler düşünülünce, Avrupa’da ve özellikle de Belçika’da, herkese yer var düşüncesinden hareket edildiği fark ediliyor. Politik kimliği nedeniyle gündemi etkileyen tanınmış isimler kadar günlük yaşamdan insanlar da anlatılıyor.
Almanya’nın yedi çocuklu Aile Yaşlılık ve Gençlik Bakanı Ursula Von Der Leyen, Nobel ödüllü İranlı aktivist Şirin Ebadi, 68 Hareketi’nin önemli isimlerinden Kızıl Dany lakaplı Daniel Cohn-Bendit, farklı uluslardan sanatçılar, yaşadığı ortamla birlikte dış görünümünü de değiştiren Pakistanlı Fadiha, Papa başta olmak üzere pek çok kilise insanı, Arjantinli Flor, Alman Freiderike, Belçikalı Catherine, diplomatlar, politikacılar ve daha pek çok kişi “zorunlu birlik” oluştaki renkliliğin örnekleri olarak yazılarda yer buluyor.
Belçika ve Avrupa Birliği’nde yaşananların yanı sıra Türkiye ve İstanbul’a duyulan özlemi de yansıtan yazılar, ülkemiz insanının zihnindeki Avrupa’ya, övgü ve yergisiyle eleştirel bir bakış sağlıyor.
Bu yaklaşımın ışığında onlarca konu, olgu, kavram gündelik yaşamdan seçilmiş örneklerle ortaya konuluyor. Farklılıklar kadar benzerlikler de paylaşılıyor.
Çimen Turunç Baturalp yazılardan birinde kendisini “eski bir tiyatrocu” diye tanımlıyor. İşte onunla bir araya gelme noktam da bu. Çünkü o, otuz yılı aşkın zamandır, onlarca şeyi paylaştığım arkadaşım, meslektaşım...
2013’te Şehir Tiyatroları’ndaki Genel Sanat Yönetmenliğim sırasında, Şahika Tekand’ın yönettiği Samuel Beckett’in “Oyun” adlı yapıtı ile gerçekleştirdiğimiz Brüksel turnesinde Çimen’in yönlendiriciğini ve kitabına da yansıyan bilgiler ışığındaki rehberliğini burada anmak isterim.
Kısaca, Çimen Turunç Baturalp’in AB’nin Kalbinden Biz(Siz) Onlar adlı kitabındaki yazıları, artık “eski” olmayan tiyatro insanının kaleminden aklımıza, yüreğimize akan, anlatılanlar kadar yaşantımıza dokunan, insan kokan, altı çizilecek bilgi, yorum, gözlem ve tanıtımın buluşması...
AB’nin Kalbinden Biz(Siz) Onlar / Çimen Turunç Baturalp / Cumhuriyet Kitapları / 224 s.