Vladimir Korolenko ile maskesiz bir yaşam!

19. yüzyıl Rus edebiyatının en önemli sanatçılarından Vladimir Korolenko’nun, başyapıtı Kör Müzisyen (Çeviren: Levent Özübek / VBKY), kör bir çocuğun müzikle değişen iç dünyasını ve sevgiyle yaşama tutunma öyküsünü anlatırken, Rus kırsal yaşamı ile sosyal düzenini de yetkin, masalsı betimlemeler ve sürükleyici bir dille adeta üç boyutlu yaşatır.

Z. Doğan Koreli

“Fırtına geçer ama mavi gökyüzü yerinde kalır. Bunu iyi bildiğimizden fırtınaya tahammül ederiz.”

19. yüzyıl Rus edebiyatının en önemli sanatçılarından Vladimir Korolenko'nun, yedi bölüm ve epilogdan oluşan Kör Müzisyen’inin (VBKY / Çev. Levent Özübek) ana karakteri, doğuştan görme engelli Pyotr’dur. Pyotr, varlıklı ama kalabalık olmayan Popelskaya ailesinde dünyaya gelir.

Aile üyeleri arasında anne Anna Popelsakaya ve hane dışında olup her şeye kayıtsız kalan bir toprak sahibi babadan başka evdekilerin ve civardakilerin Maksim Dayı dediği Anna'nın ağabeyi savaş gazisi Maksim de vardır.

Maksim hiçbir karşılık beklemeden çocuğun gelişimiyle ilgilenir. Ona doğayı tanıtır, yaşamı keşfetmesini sağlar. Acımasız dünyada ayakta durma mücadelesinin nasıl olması gerektiğini öğütler.

PEDAGOJİK VE PSİKOLOJİK BİR ÖRNEK YAPIT

Bu açıdan bakıldığında Rusya'daki pedagojik ve psikolojik eserlerin ilk örneklerinden kabul edilebilecek Kör Müzisyen’de, sadece engelli bir çocuğun ruhsal çalkantıları değil Maksim Dayı üzerinden yazarın ruhu ve doğal sesi de duyumsanır.

Kurgunun temelini oluşturan ve Pyotr'un yaşamını kutsayan en önemli şey, çocuğun müzik yeteneğidir. Bu yeteneğin gelişiminde ahırda görevli Yohim'in geceleri çaldığı yumuşak ve içli kavalın sesinin önemi büyüktür.

Çocuk zamanla annesinden piyano çalmayı da öğrenir. Ama Yohim'in kavalına olan bağlılığını asla kaybetmez. Annesi kimi zaman buna tahammül edemese ve kavalı küçümsese de kör çocuk, Yohim'den kopamaz.

Pyotr annesini hiçbir zaman görememenin, onu betimleyememenin verdiği hırçınlıkla yaşama yaklaşır.

Çoğunlukla görme duyusu eksikliğini, işitme duyusuyla aşmaya çabalar. İlk başta doğaya ait sesleri bir bütün olarak algılayamaz. Hepsi bir arada, kavranamaz bir ahenksizlikle nahoş bir kakofoni şeklinde gelir kulağına. Ne olursa olsun asla yılmaz.

MAKSİM DAYI VE TERTEMİZ SEVGİ

Nehir kıyısına çarpan suyun sesinden, yaprakların hışırtısından, ardıç kuşu ve leyleğin ötüşünden, kısacası her şeyden etkilenir. Yapıtta doğa - insan bütünleşmesi kimi zaman iç acıtıcı bir duygusallıkla işlenir.

Tüm bu uğraşlar sırasında en büyük destekçi ise eşi olacak harika kız Evelina'dır. Evelina, Pyotr'u hiçbir zaman yalnız bırakmaz.

Pyotr'un görme engeli kimi zaman onu psikolojik bunalımlara da sürükler. Burada ise devreye hemen gür ve tavizsiz bir sesle Maksim Dayı girer.

"Sesi biliyorsun, ısıyı biliyorsun. Her hareketi yapabiliyorsun. En önemlisi sevgiyle çevrelenmişsin. Bazıları senin ihmal ettiğin şeyler için gözlerini verirdi. Ama sen bencilce acıların ve bunalımlarınla kendini bitiyorsun." sözleriyle onu sarsar.

Çocuk da doğuştan gelen duyu eksikliğini çevresinden aldığı tertemiz sevgiyle aşar, büyük bir sahnede profesyonel bir müzisyen olarak çaldığı ezgilerin dakikalarca ayakta alkışlanmasıyla artık başarıya ulaştığına inanır.