Vitrindekiler... (10 Nisan 2022)

Edebiyat, yakın tarih, tarih, felsefe, inceleme, sanat... Cumhuriyet Kitap Dergi’den yetkin yapıtlara ilişkin dolu dolu okuma önerileri...

Cumhuriyet Kitap Eki

Sessiz Çığlık / Kenzaburo Oe / Çev. H. Can Erkin / Can Yay. / 384 s.

İnkâr ve kaçışın, kefaret ve deliliğe uzanan hikâyesi… Çocuğunu bakımevine teslim etmek zorunda kalan Mitsu ile ABD’deki hayatından kaçan kardeşi Takaşi, Tokyo’da buluşup çocukluklarını geçirdikleri köye dönerler. Hem bir süreliğine şehir hayatının etkisinden kurtulma hem de aile evlerini satma niyetindedirler. Ancak bu süreçte kendilerini aile geçmişleriyle yüzleşirken bulur ve yıllar içinde birbirlerine ne denli yabancılaştıklarını anlarlar. Oe’nin bu başyapıtı insanlık durumunu, aile psikolojisi ve kardeş rekabetini şiirsel bir dille derinlemesine inceliyor. Yaşam ile mitin bir araya geldiği huzursuz edici bir evren yaratıyor.

Erewhon / Samuel Butler / Çev. Can Ömer Kalaycı / Can Yay. / 264 s.

İlk kez 1872’de imzasız yayımlanan ve adı “hiçbir yer” (nowhere) sözcüğünün anagramı olan romanın başkişisi, zengin olma amacıyla hayali bir ülkeye gider. Tuhaflıklarla dolu ülkede, sadece sosyal statü sağlayan paranın satın alma değeri yoktur. İnsanın yaşam mücadelesinde tehlikeli bir rakip olarak görülen makineler yasaklanmıştır, hastalanmak hapis cezası getiren bir suç sayılır, profesörler üniversite öğrencilerine hiçbir şey söylemeden uzun uzun konuşmayı öğretirler. Britanya İmparatorluğu’nun global bir endüstriyel güç konumuna geldiği Victoria döneminin teknik gelişimini hicvettiği Erewhon, Samuel Butler’dan dönemin aile, kilise, hukuk kurumlarına getirdiği zeki ve eleştirel bir yorum.

İsa'nın Okul Günleri / J.M. Coetzee / Çev. Bülent O. Doğan / Can Yay. / 280 s.

David devamlı soru soran bir çocuktur. Simón ve Inés ise onu okula göndermez, Estrella’daki yeni evlerinde yetiştirirler. David oranın dilini öğrenir, arkadaş edinmeye başlar. Onu koruyan büyük köpekleri Bolívar da yanındadır. Fakat David yedi yaşına geldiğinde okula yazılması gerekir. Böylece Dans Akademisi’ne kaydolur. İşte tam da burada, altın dans ayakkabılarının içinde gökten sayıları nasıl indireceğini öğrenir. Yetişkinlerin ne kadar korkunç şeylere muktedir olduğunu da yine burada öğrenecektir. Coetzee, İsa Üçlemesi’nin ikinci kitabı olan alegorik romanında büyümek, ebeveyn olmak, zekâ ile duygu arasındaki ikilemler gibi yaşamsam konuları irdeliyor. İsa’nın Okul Günleri, canlı felsefi konuşmalar, mizah dolu baba-oğul diyalogları, duygusal aile romansı ve son olarak da tekinsiz alegorik imaların da dahil edildiği bir çeşit türler alaşımı. Sonuç zengin, yoğun, yer yer de eğlenceli, ama hepsinden öte içsel bir gerilimle yüklü.

Ben Halkım / Nadia Urbinati / Çev. Büşra Ayoub / 336 s. / Tellekt

Ben Halkım’da Nadia Urbinati, popülizmin, lider ile liderin "iyi" ya da "doğru" insanlar olarak tanımladığı kişiler arasındaki doğrudan ilişkiye dayanan yeni bir temsili hükümet biçimi olarak görülmesi gerektiğini savunuyor. Popülist liderler, sıradan çoğunluğun çıkarlarına ihanet etmekle suçladıkları aracılara -özellikle siyasi partilere ve bağımsız medyaya- ihtiyaç duymadan halkla ve halk adına konuştuklarını iddia ediyorlar. Ancak Urbinati önemli bir noktaya dikkat çekiyor: Popülist hükümetler diktatör ya da faşist rejimlerden önemli ölçüde ayrılsalar da, gerek liderin iradesine bağımlı olmaları gerekse “iyi” ya da “doğru” olarak kabul edilmeyen insanların çıkarlarını dışlama istekleri anayasal demokrasiyi çökerterek otoriterliğe giden yolu açıyor. Teorik analizleri, siyasi düşünce tarihini ve güncel olayları bir araya getiren Ben Halkım, popülizmi ve onun demokrasiyle olan ilişkisini özgün ve aydınlatıcı bir biçimde irdeliyor.

Ortaçağ’da Kahkaha ve Karnaval / Tufan Erbarıştıran / Red Kitap / 138 s.

Kitabında “Gülmek, insanın bir yazgısıdır” diyen Tufan Erbarıştıran, karnaval kültürünün temelini oluşturan unsurların ortaya çıkışından günümüze ulaşarak gündelik yaşamlarımıza ne oranda yansıdığını yalın dille anlatıyor. Her türlü bağnazlığa ve baskıya direnmek için insanları günümüzde de süregelen fakat biçim değiştirmiş karnaval kültürüne ve gülmeye davet ediyor. Bu kitap, bayramlardan farklı olarak, karnavalların geçmişte kalan geleneksel değerlere değil, şimdiki zamana odaklandığına dikkat çekerek, asık yüzlü totaliter iktidar biçimlerine karşı gösterilecek çok etkili tepkilerden birinin de ortaklaşa eğlenme (karnaval) kültüründen ve gülmekten geçtiğini anlatıyor. Görsellerle desteklenen kitapta, aynı zamanda geçmişten günümüze karnaval geleneğinin postmodern edebiyatı nasıl beslediği de ele alınıyor.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Solun Tarihine Düşülen Notlar - Toplumsal Tarih Yazıları / Mete Tunçay / İletişim Yay. / 364 s.

Mete Tunc¸ay, uzun yıllara yayılan aras¸tırmalarında Tu¨rkiye’de solun tarihini kendi bu¨tu¨nlu¨gˆu¨ ic¸inde takip etmeye c¸alıs¸ırken, 2. Mes¸rutiyet’ten 1930’ların sonuna uzanan bir tarihsel kesitte konunun c¸es¸itli yo¨nlerini, eksik parc¸alarını, tek-partinin kurulus¸u ve iktidarı sırasında sol hareketlerin konumlarını ve hu¨ku¨met kars¸ısındaki pozisyonlarını, Sovyetler Birligˆi ile ilis¸kilerini, parti yapısı ve c¸alıs¸malarını, sol o¨rgu¨tlenmeler ic¸inde yer alan bireylerin etki ve o¨nemlerini bir arada incelemeyi go¨zeten bir yaklas¸ım ortaya koyuyor. Solun Tarihine Du¨s¸u¨len Notlar yazarın Toplumsal Tarih’te yayımlanan, sol u¨zerine aras¸tırmalarına ilişkin yazılarını bir araya getiriyor.

Kadınca Bilmeyişlerin Sonu: 1960-1980 Döneminde Feminist Edebiyat / Duygu Çayırcıoğlu / İletişim Yay. / 196 s.

Duygu C¸ayırcıogˆlu incelemesinde, Tu¨rkiye’de feminizmin henu¨z adının anılmadıgˆı, anılsa da olumsuz s¸ekilde anıldıgˆı bir do¨nemde, feminist duyarlılıgˆın edebiyatta yol alan gu¨c¸lu¨ dip dalgasına dikkat c¸ekiyor. Kadınların siyasal ve toplumsal hareketliligˆinin, go¨ru¨nu¨rlu¨gˆu¨nu¨n arttıgˆı fakat o¨zerk seslerinin henu¨z gu¨r c¸ıkmadıgˆı 1960-1980 do¨neminde, edebiyat evreninde bir o¨n-feminizmin gelis¸tigˆini go¨steriyor. Nezihe Meric¸, Sevim Burak, Sevgi Soysal, Leyla^ Erbil, Adalet Agˆaogˆlu, Fu¨ruzan ve Tezer O¨zlu¨’nu¨n eserlerinde, erkek egemenligˆinin ve ataerkil aile kurumunun nasıl sorgulandıgˆını go¨ru¨yoruz. O¨zel olanın gerc¸ekten politik oldugˆunu ve kadınların hayatının nasıl daraltıldıgˆını “canhıras¸” tasvir eden bu eserler, aynı zamanda kadınların bu baskıya -bazen de “delilikle”- nasıl direndiklerini hika^ye ediyorlar. Sevgi Soysal, Tante Rosa’yı “bu¨tu¨n kadınca bilmeyis¸lerin tek adı” diye tanımlamıs¸tı. Kadınca Bilmeyis¸lerin Sonu da adı üstünde kadınca bilinc¸lenmenin hika^yesini anlatıyor.

Eros ve Sanat - Modernizm Çağında Sanat ve Cinsellik / Ali Erol / İletişim Yay. / 148 s.

Bataille’ın antropolojisinde insan, sadece icat ettigˆi aletlerle akıllı is¸ler yaparak insan olmuyor. Arzuları ve hayalleriyle de insan oluyor. Erotizmi kes¸federek ve sanatı yaratarak insan oluyor. Antik dinler ve mitolojiler bu kaynaklardan tu¨ru¨yor. Antik Yunan ku¨ltu¨ru¨ne egemen olan erotizm ile sanatın birligˆi, Ortac¸agˆ’da gerilerken, Ro¨nesans’la yeniden canlanıyor ve hu¨manizmi gu¨du¨lu¨yor. 18. yu¨zyılda romantik filozoflarla birlikte estetigˆin ve sanatın o¨zerkles¸mesi olayının temelini olus¸turuyor. Erotizm-sanat birligˆi, estetik modernizmin ve avangardın o¨rgu¨tlenmesiyle iyice politikles¸iyor ve rasyonalist dogmalara kars¸ı, faydaya ve is¸leve indirgenmis¸ disiplinlere kars¸ı arzunun, hayal gu¨cu¨nu¨n, bu¨yu¨nu¨n, du¨s¸u¨n, oyunun yaratıcılıgˆını seferber ediyor. Eros ve Cinsellik, Modernizm çağında sanat ve cinsellik arasındaki ilişkiyi tüm yönleriyle sorgulayan bir başucu kitabı.

Beden Çalanlar / Guillermo Del Toro, Chuck Hogan / Çev. Ümran Özbalcı / Remzi Kitabevi / 304 s.

FBI’ın kadın ajanlarından Odessa Hardwicke’ın yaşamı, azgın bir katilin peşindeyken başına gelen akıl almaz bir olayla tamamen değişir. Saha görevinden alınan Odessa, emekli ajan Earl Solomon’la şans eseri tanışınca, yaşadıklarına açıklama getirecek kişinin avukat Hugo Blackwood olduğunu öğrenir. Manhattan’ın finans merkezindeki garip bir posta kutusu aracılığıyla ulaşılabilen bu gizemli avukat, ya tamamen delidir ya da insanlığı tehdit eden şeytani bir gücü durdurabilecek tek kişidir. Duydukları ve gördükleri karşısında şaşkına dönen Odessa, hiçbir FBI eğitiminin onu hazırlayamayacağı bir dünyaya dalmak zorunda kalacaktır. Beden Çalanlar ünül yönetmen Guillermo del Toro ve yazar Chuck Hogan’dan yepyeni bir evrenin kapılarını açan sürükleyici bir gerilim romanı.

Deneyimler / Ömer Aras / Remzi Kitabevi / 348 s.

Ömer Aras kitabında altı yılı akademisyenlik, otuz yedi yılı bankacılıkla geçen iş yaşamı deneyiminden süzdüğü yöneticilik ilkelerini ve anılarını paylaşıyor. Sermayesini Ömer Aras’ın bir çanta içinde taşıdığı, Hüsnü Özyeğin’le birlikte güçlü bir kadro kurarak otuz kişiyle Gümüşsuyu’ndaki bir iş hanının beşinci katında sıfırdan kurulan banka, bugün on üç bin kişinin çalıştığı ve oluşan kültürle sektörün saygın kurumlarından biri haline geldi. Ayrıca hakkında yazılan dört ayrı vaka Harvard Business School’da işletme yüksek lisans öğrencilerine okutuluyor. Kitabında paylaştığı örnekler ve benimsediği ilkeler ile öğrencilere, öğretim üyelerine, uzmanlara ve her sektörden yöneticilere yol gösteren, cesaretlendiren, esinlendiren derslerle dolu.

Bir Tıp Şehidi: Salahattin Mehmet Erk / Cem Kozlu / Remzi Kitabevi / 136 s.

Türkiye’nin ilk radyoloji profesörü Salâhattin Mehmet Erk’in yaşamı kısa bir ömre sığdırılan uzun bir mücadele hikayesidir. Bu mücadelenin izleri, görevi gereği sık sık ayrılmak zorunda kaldığı eşi Sabahat Hanım’a yazdığı mektuplara ve kartpostallara yansımaktadır. Trakya, Balkanlar ve kanlı çarpışmaların yaşandığı Filistin Cephesi’nden ve Birinci Dünya Savaşı sonrasında eğitim amacıyla gittiği Viyana ve Almanya’nın çeşitli kentlerinden gönderdiği mektuplar, dönemin Anadolu ve Avrupa’sına tanıklık etmektedir. Sık sık gönderdiği kartpostallardan da 20. yüzyıl başlarındaki Avrupa şehirlerinin görüntülerini izlemek olanaklı. Sonraki mektupları ise tıp kongrelerine katıldığı Ankara’nın ve tedavi için bulunduğu Paris’in damgasını taşır. Profesör Salâhattin Mehmet Erk’in yazdığı mektup ve kartpostallardan derlenen bu kitapta, Sabahat Hanım’a olan aşkını, henüz emekleme dönemindeki radyolojiye tutkuyla bağlanışını ve yurt sevgisini bulacaksınız.

Laurus - Arseni’nin Dört Yaşamı / Eugene Vodolazkin / Çev. Ali Rıza Dırık / Alfa Yay. / 444 s.

Laurus, 15. yüzyıl Rusya’sında bir köy şifacısı olan Arseni’nin kefaret arayışıyla geçen dört yaşamının romanı, mistik bir seyahatin günlüğü. Vebayla savaşan halkının hizmetinde yoksunluk ve zorlukla geçen yolculuğunda çağları ve ülkeleri aşar Arseni. Zamana ve mekâna yayılan yalnızca bu masal değil, onun mucizevi iyileştirme gücüdür. Ortaçağ kışlarından 20. yüzyıl kehanetlerine doğru sürüklenirken, ilkbaharda karlar eridiğinde unuttuğumuz bir eşya gibi eski bir dille karşılaşırız. Ortaçağ tarihi ve bilimi konusunda uzman olan Yevgeni Vodolazkin bol ödüllü romanında, tarihsel bir gerçeği postmodern bir mekânın fantezisiyle birleştiriyor. Aşk uğruna adanışın ve fedakârlığın evrenselliğini yazıyor. Ortaçağ metinlerinin arkaik sözcüklerini, İncil alıntılarını ve Eski Rus dilini modern kelimelerle olağanüstü biçimde harmanlıyor.

Arıburnu 1915 / Haluk Oral / Everest Yay. / 440 s.

Haluk Oral’ın yaklaşık 20 yıllık tutkusunun, bu süre boyunca derlediği belge, obje ve hatıratların bir ürünü olan kitap, klasik bir tarih çalışması veya bir harp tarihi incelemesi değil. Odak noktasında Çanakkale Savaşı’nın can alıcı bölümlerinden birini oluşturan Arıburnu Savaşları’ndan insan manzaraları yer alıyor. Yazar, daracık bir sahil şeridinde ölüm ile hayat arasına çekilen o incecik çizgide iki tarafta şekillenen insan öykülerinin izlerini sürüyor.

Cadı Avcısı / Max Seeck / Çev. Deniz Başkaya / Doğan Kitap / 360 s.

Finlandiya’dan yepyeni bir polisiye... Çoksatan yazar Roger Koponen’in eşi Helsinki’deki evlerinde öldürülmüştür. Maria Koponen üzerinde siyah bir gece elbisesi, yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle masada oturmaktadır. Az sonra bir başka kadının cesedi bulunur. Soruşturmanın başındaki dedektif Jessica Niemi ile ekibi, cinayetlerin Koponen’in “Cadı Avı” serisindeki kitaplardan kopyalandığını fark eder. Başka cesetler bulundukça Niemi bu vahşi ölümlerin tek bir seri katilin işi olamayacağını düşünmeye başlar. Jessica Niemi bir yandan bu cinayetlere son vermeye çalışırken diğer yandan kendi travmatik geçmişiyle hesaplaşmak zorunda kalır.

Okuma Odası / Onat Bahadır / İthaki Yay. / 104 s.

Yer altı ile yer üstünün bir sarmaşık gibi birbirine girdiği, zaman katmanlarının üst üste bindiği; kimi zaman soğuk bir mart akşamında, kimi zaman garip bir sinema salonunda geçen; sabah vakti otobüste ya da iş çıkışı serviste “arka koltukta oturan adam”ı uyandırmadan okunması gereken öyküler... Okuma Odası, Onat Bahadır’ın tekinsizliğin caddelerinde dolaşan kentli öykülerinden oluşuyor.

Masum Cinayetler / Tuna Serim / Destek Yay. / 336 s.

Cinayet... Kadim suçların en büyüğü, günahların en affedilmez olanı. İstanbul’un olağanüstü güzel yalılarında, malikânelerinde vahşi cinayetler işleniyor. En lüks semtlerde, onlarca korumanın arasında bir seri katil dolaşıyor, geride oluk oluk akan kandan başka iz bırakmayarak. Ve yaşlı komiser işin içine girdiğinde, cinayetleri işleyen kişiyle burun buruna geldiğinde onu bırakıyor, yoluna gitsin diye... Cinayetin masumu olabilir mi? Masum Cinayetler, Tuna Serim’in kaleminden iz bırakmayan bir seri katilin öyküsü.

Kavramdan Sonra: Çağdaş Sanatın Felsefesi / Peter Osborne / Çev. Nüvit Bingöl / Tellekt / 352 s.

Osborne Kavramdan Sonra: Çağdaş Sanatın Felsefesi’nde, gerek felsefi, tarihsel ve sosyal açıdan, gerekse sanat eleştirisi açısından yeni bir yaklaşımla yerleşik fikirlere meydan okuyor. “Çağdaş sanat post-kavramsal sanattır” iddiasını ortaya koyan Osborne; Navjot Altaf, The Atlas Group, Amar Kanwar, Sol LeWitt, Gordon Matta-Clark, Gerhard Richter ve Robert Smithson’ın eserlerinin bir dizi kavramsal inşasını ve yorumunu detaylandırıyor; ayrıca “sanat uzamı” ve “sanat zamanı”nın kurumsal ve varoluşsal karmaşıklıklarına dair yeni açıklamalarda bulunuyor. Küresel kapitalizm çağında hem eleştirel hem de çağdaş olan bir sanat için kavramsal alanın haritasını çıkaran yapıtıyla sanat teorisine önemli bir felsefi müdahalede bulunuyor.