Söz uçmaz, uçsa masal olmazdı! Necdet Neydim’in yazısı...
“Söz uçar yazı kalır” derler. Ama söz uçmaz. Yazının kalıcılığını ise onun niteliği belirler. Mutlaklık taşımaz. Sözlü kültürün (feodalitenin) ürünü olan masallar ise hiç uçmamıştır. Yüzyılları aşıp bugüne gelmiştir. Ama gelenlerin hâlâ sözlü olarak anlatılması en temel sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Necdet Neydim / Cumhuriyet Kitap EkiMasallar insanın geçmişten bugüne taşıdığı en muhteşem, en damıtılış ürünleridir. Onun kaygısını, korkusunu, özlemini, cinselliğini, yanlışlığını en çıplak haliyle anlatır ve ahlaki sınırlaması yoktur. Bu sınırlamayı anlatıcı belirler.
Masalların bir başka temel özelliği de hedef kitlesinin kesinlikle çocuk olmamasıdır. Masalların ortaya çıktığı dönemde çocuk, bir varlık olarak özel bir değere sahip değildi, bir hedef kitlesi hiç değildi.
Yetişkinlerin var olduğu bir ortamda bir kenara ilişen çocuk - yetişkinler dünyasına kabul edilme yedi yaşla başlar - onların dinlediğini dinliyordu ve sınırlama yoktu.
Bu sınırsızlık metnin neye ilişkin olduğuna dönük içeriği de etkiliyordu. Sapkın içerikleri olan masal derlemelerinin (çocuğa verilen metinler) geçen ay ve yıllarda ciddi tartışmalar yarattığını hatırlamak gerekir.
SÖZLÜ KÜLTÜR ANLAYIŞI
Sözlü kültür kendi içinde değerlerini oluşturmuş ve buna göre toplum yapısını biçimlendirmiştir. Onu değişmeksizin bugüne aynı yöntemle taşımak ciddi sorunlar yaratır.
Masal, mit, destan, ninni, halkbilimciler, yazınbilimciler, antropologlar, sosyologlar açısından sayısız zenginlik içerir ve önemli araştırma alanıdır. Buna kimsenin itirazı olamaz; ama eğer onları değişmeksizin bugüne, günümüzü (çocuğu) belirlemek için taşırsanız burada önemli bir sorun vardır demektir.
MASAL ANLATICILARI BUGÜN NİYE VAR?
Türkiye’de son yıllarda hiç olmadığı kadar masal anlatıcıları ortaya çıktı. Bunlar için kurslar, sertifikalı eğitimler oluşturuldu. Resmi ya da özel kurumlar bunu gerçekleştirmek için yarış halinde. Eğitim sistemi de bunu destekliyor görünüyor.
Sözlü kültür denetlenemez bir kültürdür. Çocuklara hangi metnin nasıl ve hangi gerekçeyle anlatıldığı ve onda hangi etkileri, (olumlu-olumsuz) yaratacağını bilmeden, onlara sözlü metinlerle gitmek geleceğin nasıl biçimlendiğini bilmeden yola çıkmak dahası bir uçurumdan atlamak gibidir. Aşağıda çok güzel bir deniz de olabilir, kayalıklara da takılabilirsiniz.
GÜNÜMÜZ YAZILI VE ELEŞTİREL KÜLTÜRE DAYANIR!
Günümüzde kitaplar vardır. Kitapları elinize alırsınız, okursunuz, sorgularsınız, değerlendirirsiniz, eleştirirsiniz, olumlar ya da reddedersiniz. Ama masala bunu yapamazsınız.
Masal denetimsizdir. Masal sorgulanamaz, masal reddedilemez. Masal akıldan çıkmaz. Sizi kuşatır ve sizin yaşamınızı bilinçaltından yönetir. Masalın dili ve ritmi bunu çocukta oluşturur ve onu kuşatarak kendi anlayışını dayatır.
Günümüzde çocuğu eğitmek amaçlı kullanılan masallar vardır ve bu masallar aracılığı ile çocukta istenilen değerler oluşturulabilmektedir. Bu değerlerin ne olduğunu ise çocuğun davranışlarını izlemeden kavramanız mümkün değildir.
Masal denilen her metin masal mıdır? Değildir elbette. Bir yazarın elinden çıkmış olan metinlere masalımsı denir. Bunlar yarı fantastik metinlerdir basılı ve yazılıdır, dahası çocuğa göredir.
MASAL AYNI MI KALMALIDIR, YENİDEN Mİ YAZILMALIDIR?
Klasik masallar kendi dönemlerini ve o dönemin ahlakını, kültürünü, yaşam biçimini temsil eder. Masal derleyiciler bile o masallara müdahale etmişler, kendi kültür ve inançlarını o masallara yansıtmışlardır. Grimm Masalları buna en çarpıcı örnektir. Grimm Kardeşler derledikleri masalları Hıristiyan ahlak süzgecinden geçirerek yazıya geçirmişlerdir.
Masal, anlatıcısına göre anlam ve biçim kazanır. Anlatıcı kendi dil ve kültürel özelliklerini masal yükler ve buna göre anlatır. Oysa bu metinler de bugün yeniden ele alınabilir ve geçmişte yapıldığı gibi bugünün kültür anlayışı yaşam biçimi ve diliyle ele alıp onlara yeni bir hayat verilebilir.
ANTİMASALLAR VE CİNSİYET EŞİTLİĞİ
Bu konuda dünyada başlamış bir süreç bulunmaktadır. Klasik masalların temel anlayışı olan kadını erkeğin hizmetçisi olarak ele alması artık yeni masalımsılarda (antimasallar) kullanılmamaktadır. Çocukların cinsiyet ayrımı bu metinlerde yoktur ve kadını aşağılayan hiçbir alt metin bu metinlerde yer almamaktadır.
ÇOCUKLARA YAZILI METİNLER ULAŞTIRIN!
Çocukların yazılı metinlerle karşılaşmasını sağlamak aynı zamanda okunan metni tanımak görmek ve çocukla tartışmak, paylaşmak anlamına gelir. Çocuğunuzla metni tartıştığınızda onun nasıl bir dünyanın içinde dolaştığını düşüncelerini ve etkilenimlerini görmek demektir.
Bunu saçma bir denetlemeyle değil, eleştiri kültürünü kullanarak yapmak, çocuğun özgüvenini artıracak, sorgulama eleştiri, olumlama ve reddetme durumlarını güçlendirecektir.
ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜNÜ ÖĞRETİN
Çocuklara metnin iktidarını değil metnin yol arkadaşlığını içselleştirin ki, arkadaşlığı anlamsızlaştığında hoşça kal diyebilsin. Oysa çocuk bunu masalda yapamaz. Çünkü masalın otoritesi reddedilemezdir.
ANLATICILAR YETİŞKİNLERE MASAL ANLATSIN!
Eğer yetişkinler masala teslim oluyorsa bu sadece onların sorunudur. Bu alan denetimsiz, sorgulanamaz, eleştirilemez bir alandır ve orada çocuğun dolaşması ormana terk etmekle eş değerdedir.
Yetişkinler en azından kendilerini koruyacak bilince ulaşmış olmalıdır. Yoksa orada kendilerine sunulan fantazya onları daha büyük travmalara sürükleyebilir.
Kimi masal anlatıcılar üç aylık eğitimle terapi yapma cesaretini gösterip psikiyatristlerin ancak yirmi yıllık eğitimle ulaştıkları süreci aşmakta ve topluma gerçek dışı bir meslekleşmeyi de sunmaktalar. Buna yol açan kişi ve kurumların sorumlulukları anımsatılmalıdır diye düşünüyorum. Sertifika diploma değildir.
KİTAP, ÇOCUĞA EN YAKIN ARKADAŞTIR!
Sorgulanabilir eleştirilebilir kitap, çocuğun hayatında öncelenmiş bir konumda olmalıdır. Masalımsı ya da yarı fantastik metinler çağın masalları olarak ele alınabilir ama bunlar ancak kitap olarak çocuğa ulaştırılmalıdır. Bu konuda yayıncı ve editörler sorumludur. Bu olursa yazarlar da kendilerini yazma konusunda daha özgür hissedeceklerdir.