Oğuz Tansel ve ‘Üç Kanatlı Masal Kuşu’... Adnan Binyazar ın yazısı...
1994 yılında aramızdan ayrılan Oğuz Tansel’in (15 Şubat 1915-30 Ekim 1994) ardından yazdığım “Üç Kanatlı Masal Kuşu”¹ başlıklı yazıma, şöyle başlamıştım: “Demek, bir kanadı masal, bir kanadı şiir bir kanadı bilgelik... Oğuz Tansel de üç kanadını birbirinin yaratıcısı kılarak uçup gitti aramızdan.” Kendini yetiştiği yerlerin kültürel yaratı değerleriyle var etmeye çalışan, hoş görülü, şamatalardan uzak bir yazar olduğunu bilirdim Tansel’in. Bedeniyle ruhu birbirinin içindeydi. Konuşurken derinlere dalar, kara camlı gözlüklerinin ardındaki bakışlarından sevda titreşimleri sızardı. Herkese öyle görünür müydü sanmam, ama benim yanımda coşkulara kapıldığı içe işleyen sesinin tınısına yansırdı...
Adnan Binyazar / Cumhuriyet Kitap Eki1994 yılında aramızdan ayrılan Oğuz Tansel’in (15 Şubat 1915-30 Ekim 1994) ardından yazdığım “Üç Kanatlı Masal Kuşu”¹ başlıklı yazıma, şöyle başlamıştım: “Demek, bir kanadı masal, bir kanadı şiir bir kanadı bilgelik... Oğuz Tansel de üç kanadını birbirinin yaratıcısı kılarak uçup gitti aramızdan.”
Kendini yetiştiği yerlerin kültürel yaratı değerleriyle var etmeye çalışan, hoş görülü, şamatalardan uzak bir yazar olduğunu bilirdim Tansel’in. Bedeniyle ruhu birbirinin içindeydi. Konuşurken derinlere dalar, kara camlı gözlüklerinin ardındaki bakışlarından sevda titreşimleri sızardı.
Herkese öyle görünür müydü sanmam, ama benim yanımda coşkulara kapıldığı içe işleyen sesinin tınısına yansırdı...
BİR KANADI MASAL
Bana imzaladığı Üç Kızlar adlı kitabını okuyunca Anadolu’nun, çok kişinin ayrımına varmadığı kültür toprağından beslendiği anlaşılıyordu.
Anadolu insanının ağzından araştırarak dinlediği yabancı izi taşımayan masalları Az Gittik Uz Gittik adı altında bir araya getiren Pertev Naili Boratav’ın, Yunus Emre’nin şiirlerini özgün halliyle derleyen Abdülkadir Gölpınarlı gibi seçkin biliminsanlarının öğretmeni oluşu, Oğuz Tansel’i masallar dünyasına sokmuş olabilirdi.
Tansel onunla da kalmamış, Wolfram Eberhard’ın Typen Türkischer Volksmarchen (Türk Masal Tipleri Katalogu) adlı kitabının oluşumuna araştırmacı olarak katılmış, böylece doğduğu toprağa karşı görevini yerine getirmiştir.
Masal kültürü söz konusu olunca, yalnızca Avrupa’nın değil, dünya çocuklarının da anlatı kaynağı olan masallara verdikleri emekle Wilhelm Grimm Kardeşler’in dev girişimleri de anılmalıdır.
Önlerine engeller çıkarılmasına karşın yılmadan derlemelerini sürdüren o iki kardeş, Alman kültür birikimlerine yönelik 600 bini aşkın belgeye ulaşarak, 1984 yılında, Alman dilinin kök kültürü sayılan 32 ciltlik Deutsches Wörterbuch’u (Alman Dili Sözlüğü) hazırlamaya koyulmuşlardır.
Bitirmeye onların ömrü yetmemiş, ancak 1961 yılında tamamlanmıştır sözlük. Sözlükler öyle bırakılmamış, dildeki gelişimler izlenerek her baskısına yeni sözcükler ekleniyor.
TANSEL’İN MASALLARI DEVRİMSEL ATILIMIN ÜRÜNÜDÜR!
Atatürk’ün dil devrimleri bilimsel bir yol izler. Önce sözcükler bir araya getirilip tanımlanmasının yapıldığı Türkçe Sözlük hazırlıklarına girişilmiştir. Ardından halk ağzından derlenen sözcüklerden oluşan Derleme Sözlüğü, eski kitaplarda geçen terimlerin açıklandığı Tarama Sözlüğü hazırlanmıştır.
Böylece yüzyıllarca yabancı diller boyunduruğunda kalan dilimize gelişim yolları açılmıştır. Oğuz Tansel’in masalları bu devrimsel atılımın ürünüdür.
Tansel, masalları alışılmış kalıplarıyla aktarmamış, kalıplaşmış masal anlatımını aşarak, alışılmış o anlatı dilinde kendi dilini yaratarak bir yeniliğe de adını yazdırmıştır.
Kendi dilini yaratmayan bir yazar, kendine istediği hızı veremez. Masalda olsun şiirde olsun, Tansel’i başarıya erdiren geleneksel dilden yararlanarak kendi dilini yaratmak olmuştur.
Ağıtlardaki içli havaları, söylencelerdeki akıcılığı, şiirdeki söylem ritmini yaratmak kendi dilini yaratan sanatçılara özgüdür. Bu, anlatının temel öğesi olan üslup.
Yazarın dil dünyasını merak edenler, Sedat Sever-Sedat Karagül ortak yazısı “Oğuz Tansel’in Derleyip Yazdığı Masal Kitaplarında Yer Alan Sözvarlığı Öğelerinin İncelenmesi” başlıklı yazıyı okumalıdırlar: (Üç Kanatlı Masal Kuşu: Oğuz Tansel / Ürün Yayınları / 2021 / s. 273-287)
BİR KANADI ŞİİR
Tansel, şiirini masal öğeleriyle yaratmaya çalışmıştır. Şiirini ayakta tutan, ondaki ironi gücü, masalsı söylemdir.
Salâh Birsel, belki kendi şiirine benzettiğinden, Tansel’in masalsı söylemini vurgulamak amacıyla, “sözde aydınları, gakgakçıları, hoş başlı finoları, vardan yoktan habersiz olanları” anlatan şiirini alıntılıyor:
“Koyun bakışlı çatal dilli/ Sözde aydın oğlu aydın/ Kepçe kepçe karıştırır ortalığı/ Sade suya tirit düşünceleri/ Kazanı yalan kaynar/ Gündüzü gece eder kuş beyni/ İsterse öküz altına buzağı kor/ Fil doğurtur karıncaya/ Aydın oğlu aydın/ Karga oğlu karga” (Üç Kanatlı Masal Kuşu: Oğuz Tansel, Ürün Yay., 2021, s.271)
Oğuz Tansel, masallarını La Fontaine’de olduğu gibi bilgece öğütlerle bağlar. Aynı bilgelik şiirlerinde, eleştiriye dönüşür. Toplumsal konuları işlese de, bunu argo sözcüklerle vurucu hale getirse de, şiirlerini masallarda yarattığı havayı yansıtacak kıvamı bulduğunu söyleyemem.
Oğuz Tansel’in tanıtımına yönelik Üç Kanatlı Masal Kuşu, kızı Prof. Dr. Aysıt Tansel’in çok yanlı girişimlerinin, halkbilimin yetkin uzmanı Metin Turan’ın özenli çabalarının ürünüdür. Aysıt Tansel bununla da kalmadı, babasının adına ödül de koydu.
Oysa sanatçılara, bilim insanlarına, yazarlara yönelik kitaplar, kuşaktan kuşağa kültür geçişimi sağladığından bu iş geniş ölçüde Kültür Bakanlığı’na düşse de özellikle şu günlerde bakanlığın bu yolda bir etkinliği yok.
İyisi mi, savaş borazanlarının öttüğü bir ortamda Oğuz Tansel’in barış özlemiyle yazdığı şu dizelerle içimizdeki umut ışığını söndürmemeye çalışalım:
“Halk dört duvar cenderede,/ Düşünür mü özgürlüğü karın zil/ Gözlerimde güvercin kanadı,/ Uzatır düşsü duyargalarını;/ Kendi kendilerini görürler./ Işıklanıverir yollar bir gün:/ birden yıkılır kara duvarlar./ Her varlık yerini alır,/ Çalışan bilekler isteyince:/ Hele de sevi dolu yürekler,/ Barış yazılır gökyüzüne;/ Barış olmalı evren./ Doğmak da ölmek de, dostlukla/ Var olmanın soylu yasası:/ Barış, Sevi, Barış, Sevi, Barış...”
¹ Kitaba 1996’daki ilk basımından 2021’deki basımına, yazımın başlığını koyan değerbilir Metin Turan’a teşekkürlerimi sunuyorum.