İnsana ve aydınlığa gülümseyen devrimci bilge! (29.12.2021)

Öner Yağcı’nın “Ömrünü Anadolu insanın aydınlanmasına, özgürleşmesine, umudu sürdürmesine, bağnazlığı aşıp hoşgörüyle, sevgiyle buluşmasına katkıları” olan büyük, bilim insanı olarak nitelendirdiği Server Tanilli üzerine yazdığı ve Telgrafhane Yayınları etiketiyle yayımlanan kitabında; değerli aydınımızı yaşamı, yargılanması, Strasbourg günleri, ülkeye dönüşü, insana ve aydınlığa gülümseyen devrimci bilgeliği, yapıtları, hakkında yazılanlar, yazılarından örneklerle çok yönlü tanıtıyor.

Ahmet Özer

DAHA İLK KİTABIYLA ‘SUÇ İŞLEDİ!’

İlhan Selçuk’un, “Tanilli ile bir ülkede, bir kentte, bir çağda yaşamak ne mutluluk…” diye nitelendirdiği, aydınlanma hareketimizin büyük değerlerinden Server Tanilli, ulusal ve evrensel mücadelelere ışık tutmuş yaşamı ve yapıtlarıyla örnek oluşturmuş bir aydınımızdı.

Muzaffer İlhan Erdost’un, insanlığın uygarlaşmasının özünü içeren, bu özü Türk toplumuna, gençliğine tanıtan özelliklere sahip bir yapıt olarak değerlendirdiği 1974 tarihli ilk kitabı Uygarlık Tarihi; bu değerli aydınımızı bir ihbar sonucu “komünizm propagandası” yapmak “suçu”ndan DGM yargıçlarının önüne sürer.

Tanilli, savunmasını Attilâ İlhan’ın şu dizeleriyle tamamlar: “O sözler ki kalbimizin üstünde / dolu bir tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız / O sözler ki, bir kere çıkmıştır ağzımızdan / uğrunda asılırız…”

Tanilli daha ilk kitabıyla “suç” işlemişti. Onu DGM’de cezalandıramayanlar, faşizmin kucağına ittiler. Kiralık katiller, 7 Nisan 1978’de işinden evine gitmekte olan bu bilim insanını kurşunladılar. Ancak öldüremediler.

Tanilli, 47 yıllık ömrüne tekerlekli sandalyede geçireceği 33 yıl ekledi. 29 Kasım 2011’de öldüğünde, ardında ulusal ve evrensel düzlemde insanlık tarihine armağan edilen altın kitaplar kalmıştı.

AYDIN, DEVRİMCİ, ‘İNSAN’ TANİLLİ!

Öner Yağcı’nın Server Tanilli – Düşünce Tarihinin Durak Bilmeyen Dinamosu (Telgrafhane Yayınları) kitabı, değerli aydınımızı çok yönlü tanıtıyor.

Öner Yağcı kitabına, öğretmeni Adnan Binyazar’ın, Tanilli ile ilgili, “O, bir uygarlık işçisidir. Sevecen, uygar ve ‘insan’dır…” sözüyle başlıyor.

Yağcı’nın Tanilli’yi yakından tanıması bir bilim insanını bir kitapta da olsa çok yönlü tanıtmada önemli rol oynar. Tanilli bir gün “gençliğine güvendiği” Yağcı’ya, kitaplarıyla ilgili şöyle bir değerlendirme yapar: “Girişlerini çok beğeniyorum. Sunuşlar, önsözler, girişler, bir kitabın can damarıdır.”

Öner Yağcı bu değerlendirmeden çok etkilenir. Duyduğu sorumluluk gereği Tanilli’yle ilgili kitabına - onun görme olanağı olmayacak - 15 sayfalık bir “sunu” yazar.

“Sunu”da, “Anayasa hukukçusu, siyaset bilimci, felsefeci, toplumbilimci kimlikleriyle mücadeleci, doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen, baskılara boyun eğmeyen, çağına ve toplumuna olan sorumluluklarının bilincinde ve müthiş bilgi birikimiyle devrimci bir aydın” ele alınır.

Yazdığı Uygarlık Tarihi’nin “emek, sınıf mücadelesi, diyalektik felsefe, insana güvenme ile dolu tarih bilinci olduğunu” okuyanlar çok iyi görmüşlerdir.

M. Emin Değer’in Bir Bilim Adamının Savunması: Tanilli Dosyası kitabının giriş yazısı ise değerli gazeteci Uğur Mumcu’nundu. Mumcu yazısının bir yerinde “(A)dalet tanrıçası, herhalde, sanık sandalyesine oturtulan bilim adamlarından çok ama çok utanmıştır.” der.

ÖZ ÇİZGİLERLE YAŞAMI

Öner Yağcı, kitabında, 18 Mart 1931’de İstanbul-Erenköy’de doğan Server Tanilli’nin yaşam serüvenini kısa ve öz çizgilerle yansıtır. Babasının görevi nedeniyle Kars’ın Okam bucağından, Cılavuz’a, Kars merkeze, Van’a ve Haydarpaşa Lisesi’ne gidişini anlatır.

Cılavuz’da köy enstitüleri olgusuyla karşılaşan Tanilli’nin düşünsel dünyasında yepyeni ufuklar açılır. Bu yolculuğunda okuduğu kitaplara ve tanışılan değerlere de değinilir.

1953’te İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olan Tanilli, bir ara Paris’e gider. Bir yıl sonra (1963) döndüğünde doçent unvanı alır. Şişli Siyasal Bilimler Yüksek Okulu ve İstanbul Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi’nde “uygarlık tarihi” dersleri okutur.

Tekerlekli sandalyede yaşamak zorunda kalan Tanilli’ye Strasbourg yaşama sevinci kazandırır. 18 yılı burada geçer. İnsanlık tarihine armağan edilen kitapların çoğu burada yazılır. 1996’da ülkesine döner.

TÜYAP 18. İstanbul Kitap Fuarı (1999) Onur Yazarı olarak değerlendirilir. PEN Onur üyeliğinden Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) Aydınlanma Onur Ödülü’ne değin birçok ödülün sahibi olur.

Öner Yağcı, onun “İnsana ve Aydınlığa Gülümseyen Devrimci Bilge” oluşunu çok yönlü ele alır. Onun “(B)izim çağdaş tarihimiz aslında bir ‘Aydınlanma Tarihi’dir, Batı’nın çok daha önce yaşadığı bir süreci, biz - şu ya da bu nedenle - gecikerek yaşarız…” sözüne vurgu yapar.

Tanilli’nin ülkemizin ve dünyanın büyük değerlerine damardan bağlı bir değerbilirliğe sahip oluşuna dikkat çeker Yağcı, onun kazandığı kültürel mirasla ve yazdığı kitaplarla yaşamımızı aydınlattığını, aydınlığımızı çoğalttığını belirtir.

Tanilli’nin “Türkiye Nereye Gidiyor?” sorusunu sorup ona yapıt aradığını belirten Yağcı, onca kitap yazarı İsmet Zeki Eyuboğlu’nun “Bir mutluluktur Server Tanilli’yi okumak” sözünde bu mutluluğun yazdığı ve çevirdiği kitaplarla hem ülkemize hem dünyaya bir kültür ufku kazandırdığına gönderme yapar.

Yağcı, onun her kitabının irdelediği içeriğini, okurun önüne aydınlığa açılan bir pencere olarak bırakır.

Kitapta, Nihat Behram şiiriyle, Adnan Binyazar, Oktay Akbal, Orhan Tüleylioğlu Ali Özenç Çağlar yazılarıyla onu anlatırlar. Kendisinin tarihi savunmasının yanı sıra Cumhuriyet’te çıkan Aybar’ı, Can Yücel’i, 21. yüzyıl’ı, “Sol’un konumu”nu irdeleyen köşe yazılarına yer verilir.

24’ü telif (biri sempozyum bildirileri) iki çeviri kitabı yayımlanan, hakkında beş kitap yazılan Server Tanilli, gerçekten “düşünce üretiminin dur durak bilmeyen dinamosu”ydu.

Emre Kongar’ın, “Tekerlekli sandalyedeki beyin öldü ama kitaplardaki beyin hâlâ aramızda ve capcanlı!” diye nitelendirdiği ”’nin emeğini okurlara çok boyutlu yansıtan yazar Öner Yağcı’yı kutluyorum.