Hukukçu bir şairin gözünden toplum ve dünya sorunları!
Emekli olduğu Hukuk Felsefesi ve Hukuk Sosyolojisi alanında pek çok çalışması bulunan; HFSA (Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Arkivi) dergisinin kurucusu olan Hayrettin Ökçesiz’in kısa süre önce yayımlanan iki kitabı Sanki ile Gündelikler’de (Simge Yayınları) olduğu gibi yazıları, şiirleri, dile getirdikleri, muhalif bir yaşamın ve zihnin dipnotlarıdır. Bilinç kadar duygu ve duyarlılıkla yüklü yazıları, aforizmaları ve şiirleri, ülkenin ve dünyanın sorunlarıyla sonu gelmeyen bir yüzleşmenin ve hesaplaşmanın seyir defterleridir.
Mustafa Günay‘SANKİ’
Bir süredir yaşamını Almanya’da sürdüren, aynı zamanda resimle ve şiirle de uğraşan Hayrettin Ökçesiz’in Simge Yayınları’nca yayımlanan iki iki kitabı Sanki ve Gündelikler isimlerini taşıyor.
Ökçesiz yazılarında ve şiirlerinde özellikle yaşadığımız toplumdaki adaletsizlikleri ve haksızlıkları eleştirir, insan onurunu, insanın insanca yaşama hakkının önemini vurgular.
İnsanlık onurunun hukukun üstünde olduğuna dikkat çeken Ökçesiz bu ilkeyi içselleştirmeden yeryüzünde barış ve adaletin olanaklı olmadığını söyler. (Sanki, s.103)
Ökçesiz’in bu kitapları hem ele aldığı konular ve sorunlar bakımından hem de seçtiği dile getirme tarzı bakımından bazı ortak özellikler taşır.
AFORİZMALAR, ŞİİRLER...
Aforizmalar, şiirler, şiirsel aforizmalar, günce notları bu kitapların içeriğini oluşturmakta. Belki yaşama günlüğü olarak şiir de denilebilir.
Ökçesiz özellikle demokrasi, hukuk, insan hakları ve özgürlük gibi güncel bir durumu ve sorunu tarihsel bir bakış açısıyla ele alıp işlerken iyimser, umutlu ve sorumlu, muhalif bir aydın tavrıyla çözüm önerilerini de açıklar.
Bu sorgulayan yazılarda, değinilerde ve notlarda yalnızca başkalarını değil kendini de sorgular Ökçesiz. Yazılarında, insanın kendisiyle mücadelesi, gerilimleri ve hesaplaşmaları sıkça yer alır. Yazınsal uğraşın anlamı da sorgulanır.
Salgın döneminin izlerine ve değerlendirmelerine de yer veren Ökçesiz, hüzünlerden, acılardan söz etse de yaşama ve insana duyulan derin bir sevgiyi ve bağlılığı umutla ifade eder.
Yazmayı ve yaşamayı an ile ilişkilendiren Ökçesiz, doğaçlama yazdığını söyler. Anda değilse asla şiir olamayacağını vurgular. (Sanki, s.159)
Ökçesiz, yaşamın insana her gün yeniden sarıldığını söyler. İnsanın her günü bu yüzden son günü olabilir. (Sanki, s.165)
‘GÜNDELİKLER’
Gündelikler kitabında ise yaşamla ilgili boşluktan söz eder. İnsan için en ağır şey boşluktur. Ökçesiz’e göre bu boşluk asla dolmaz. (Gündelikler, s.64)
Dünya onun gözünde “Olmak ölmek dünyası”dır. (Gündelikler, s.65) Dünya hakkında sorular soran Ökçesiz’in yazı ve şiirlerinde insan olmaya verilen değer açıkça görülür. İnsanın doğulmaktan çok, olunan şeylerden oluşması söz konusudur. (Gündelikler, s.294)
İnsanlığın tarih boyunca ortaya koyduğu kültür ve uygarlık önemli gelişmeler içermekle birlikte bugünkü halimiz hiç de kabul edilebilir değildir.
Ökçesiz, insanın “hala tinsel ve ahlaksal gelişmenin yontma taş çağında” olduğuna dikkat çekerek aşamadığımız bir kısa devreden söz eder. (Gündelikler, s.297) / Doğrulmasıyla insan olan insan, ancak doğruluğuyla kendisi olabilir. (Gündelikler, s. 306)
Ökçesiz, toplumun acımasızlığına karşı bireyi önemser. Ulus kimliğine değer vermekle birlikte dünya yurttaşlığını “en üst kimlik” olarak görür. Kapitalizmin bir “kölelik yolu” olduğunu söyler. Kayırmacılığı yok etmeden toplumun esenliğe kavuşamayacağını vurgular.
ATATÜRK SEVGİSİ
Sık sık Atatürk sevgisini dile getiren Hayrettin Ökçesiz, birçok kez de Anayasa’nın ikinci maddesine işaret eder. Ülkemizin kurtuluş formülünün burada olduğunu ifade eder.
Demokrasiyi, hukuk devletini ve Cumhuriyet’in temel değerlerini savunan ve bu yönde tiranlığa yönelen kişi ve politik hareketleri eleştiren Ökçesiz, demokratik ve özgürlükçü bir toplum için eğitimde her türlü dogmacılığı ve beyin yıkamacılığını evlerden ve okullardan uzaklaştırmak gerektiğini söyler.