Dürüstlük, ne kadar doğruyu kaldırır? Emek Yurdakul’un yazısı...

Matt Haig’in uyku öncesi troller, goblinler, elfler, periler, konuşup duran tavşanlar ve başka tuhaf yaratıklarla dolu diyarı, Chris Mould’un çizimleriyle boyutlanarak tertemiz bir masala dönüşmüş.

Emek Yurdakul / Cumhuriyet Kitap Eki

Çizimler: CHRIS MOULD

“Şimdi her neredeyse, o gün günlerden neyse. Onun diyeceği bellidir, hadi dinleyin siz de. Nasıl ki kediler miyavlar, inekler möler, Doğruluk Perisi de işte sadece doğruları söyler.”

Peki, biz ne kadarına hazırız “doğru” denilenin? Son yıllarda dilimizde en çok aranan nitelik olarak “dürüstlük”.

Dürüst olması temennisiyle eş, dost, ahbap seçtiğimiz şu dönemde Matt Haig de Doğruluk Perisi’nde “doğru”nun ne kadarı ve nasılı iyi gelir insana soruları üzerinden bir izlek sunuyor. “Dürüstlük Perisi” dememesi de okura bir ipucu belki.

NASILSIN DEDİĞİMİZ…

Nasılsın, sorusuna, iyiyim yanıtını otomatik veriyoruz. Aslında kimse ne halde olduğunu söylemiyor. Tersinden bakarsak, kaçımız karşısındakini gerçekten merak ediyor?

Birisi size halini açık ettiğinde bir bıkkınlık çörekleniyor mu içinize? İnsanlık ne hale geldi de demiyorum, çok fazla insanla temastayken birtakım nezaket ezberlerimiz oluşuyor istemsizce.

Sonuçta kentte değil de ormanda yaşayan Doğruluk Perisi’nde bile bu mesele yerini alıyor. Nasılsın sorusuna Peri tabii ki doğrularla yanıt veriyor: “Kendimi berbat hissediyorum.. Eh, madem sordun, anlatacaklarım çok.”

Elf ise sorduğuna pişman, uzaklaşıyor. Belki dinlemekten öte anlatma isteğiyle soruyoruz hal hatırı, belki de varoluşçu bir yerden bakınca, anlaşılma ihtiyacımız bu anlık iletişimlerin nedeni.

DOĞRULUK VE BAŞKA SONUÇLAR

Elfler, tavşanlar ve diğerlerinden sonra ya on metrelik bir trole denk gelirse Doğruluk Perisi? Kavga çıkarmayı seven bu trolü tanıyor üstelik.

Duymazdan gelmeye çalışmak da işe yaramadığında veriyor tüm doğruları trole ve bekliyor mideye indirilmeyi. Öfkeden irileşmiş gözlerle bakan trole, bu kadar acı dili olan perinin tadı da şüpheli geliyor. Uzaklara fırlatıyor Doğruluk Perisi’ni.

Yastığına sarılmış ağlayan kızın penceresinden içeri düşünce hemen açıklıyor kim olduğunu. Hiç istemiyor çünkü başını tekrar derde sokmayı.

Küçük kızın gününü daha kötü hale getiren birkaç cümlesinden sonra Peri de bir şeyleri değiştirmeye çalışıyor. Doğrular başka bir şekilde dökülüyor dilinden:

“Kim olduğunu sakın unutma. Savaşçısın sen. Kötü şeylerin de iyi bir yanı olacak, göreceksin… Hayat kocaman bir gülümsemeden ibaret değil, en iyisi bunu böyle kabul etmek… Gecenin karanlık bir yanı var ama yıldızlar da var.”

Gitmek için hareketlendiğindeyse kız bırakmıyor Peri’yi. Peki, neydi değişen doğru yanıtlarda? Her şeyi bütünlükle söylemeyi seçmek mi, dengeyi yakalamak mı, umutla anlatmak mı zorlukları…

Bu masalda yanıtlar yok, sorular var; iyi tüm kitapların bize kattığı da bu işte. Sonunda aklım, dürüstlük dediğimiz, tüm doğruları mı içerir ve biz dürüstlük isterken tatlıdan acıya doğrunun yüzde yüzünü istediğimizin farkında mıyız?

Yüzde yüzünü vermek bu masalda kalbin yalnızlığını bitiriyor… Hayata sorma sıramızı sunuyor.

Doğruluk Perisi / Matt Haig / Çeviren: Hazel Bilgen / Resimleyen: Chris Mould / YKY / 124 s. / 6+ / 2021.