‘Dünya Edebiyatına Yön Vermiş Eserlerin Perde Arkası’
Arkabahçe - Dünya Edebiyatına Yön Vermiş Eserlerin Perde Arkası’nda (Remzi Kitabevi) Ebru Çaloğlu, modası geçmeyen klasik romanların Perde Arkası’na davet ediyor okuru. İnsan ruhunu anlamamızı sağlayan, yaşama acemisine yol gösteren o güçlü yapıtların yazılış dönemlerine götürüyor. Çağının olayları arasında, dünyaya bakan yazarın çağını algılayışının, yorumlayışının, karşı duruşunun, katkıda bulunuşunun yapıta nasıl yansıdığının öyküsünü okuyoruz.
Çiğdem Ülker
‘Perde’, gerçek anlamıyla da metaforik çağrışımlarıyla da en çok kullandığımız sözcüklerden biri. Perde’den türeyen ad tamlamalarının da geniş anlam yelpazeleri var. Örneğin;‘Perde Arkası” deyimi. Hem soyut hem somut anlam alanları var.
“Perde’nin Arkası’nda ne var ki” diye bakınca şaşırır kalır insan. Neler yoktur ki? Geçmişte kalan, ama belki de her şeyin başlangıcı olan her şey oradadır. Anılar, unutulanlar, unutulmaması gerekenler, gözden kaçanlar, şimdiyi anlamamıza yardımcı olacak şeyler hep oradadır…
Ebru Çaloğlu, modası hiç geçmeyen klasikleşmiş romanların Perde Arkası’na davet ediyor okuru. Açıyor perdeyi. Arka Bahçe’lere bakıyor. İnsan ruhunu anlamamızı sağlayan, yaşama acemisine yol gösteren o güçlü eserlerin yazılış dönemlerine götürüyor bizi.
Çağının olayları arasında, dünyaya bakan yazar kişiyi görüyoruz o perdenin arkasında. Çağını algılayışını, yorumlayışını karşı duruşunu, katkıda bulunuşunu, zamanın, yaratıcı bir akla nasıl yansıdığının öyküsünü okuyoruz.
Dünyayı ve olan biteni bir paratoner gibi algılar zihnimiz, ama yaratıcı zekâlar, bizimkinden daha farklı bir frekansla duyumsar gerçekliği. Belki başka bir boyuttan, başka bir gözlükle seyreder gelip geçeni.
Pek çok yaratıcı zekâ, çağının manzaralarını seyreder, bilincinde işler, yorumlar, yüzleşir onlarla ve sonra söyleyeceğini söyler. Bugün de yarın da böyledir bu. Resimle söyler, taşa işler, kağıda yazar. Sanatçı, çağını yorumlar, perdeleri açar, gerçeği yazar.
SANATIN VE SÖMÜRGECİLİĞİN YÜZYILI
19. yüzyıl, Avrupa’daki toplumların müthiş bir sıçrama çağıydı. Bin altı yüzlerden beri, dört yüzyıl boyunca Afrika’nın ve Uzakdoğu’nun üstüne bir kâbus gibi çöken emperyalist devletler, yaşattıkları vahşetin semeresini bu yüzyılda aldılar.
Afrika’dan getirdikleri kölelerin emeğiyle ulaştıkları zenginlik, bu ülkelerde önemli bir refah yarattı. Bu emek, Amerika’nın ve Avrupa ülkelerinin güçlü alt yapılar kurabilmelerini sağladı. Ulaşılan refah, bilimin gelişmesi için de uygun bir ortam yarattı.
Elektiriğin hayata girmesi, ulaşım araçlarının yaygınlaşması, insanların birbirinden haberdar olması, imparatorluklarının yıkılması ve altından ulus devletlerin çıkması hep bu yüzyıla sığdı.
Endüstriyel Devrim, Batı’yı bir sanayi toplumu haline getirirken, altta kalanların dramı, çocuk işçilerin uğradığı haksızlık, Afrikalı kölelerin yaşadığı mezalim, patronların umurunda bile değildi elbet. Zamanın nabız atışlarını şakağında duyanlar sadece sanatçılardı. Ezilenlerin, açların ve hastaların, kadınların ve tüm mağdurların adına konuşmalıydı sanat. Sessiz yığınların çığlığı olmalıydı. Güçlülere ve hegemonlara muhalif, adaletin ve haklılığın sözcüsü olmalıydı.
Ülkelerinin ve hemşehrilerinin başına gelenler kâh “Guernica” olarak çıktı ortaya, kâh Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok olarak, kâh Ateşten Gömlek olarak…
“Sanatçı, ışığı alnında ilk duyan kişidir” tanımı doğruydu elbet, çağın insan acısı; sanatçının fırçasında ve kaleminde görünür oldu.
ZAMANIN SAYFAYA YANSIYAN İZDÜŞÜMÜDÜR EDEBİYAT
Ebru Çaloğlu, 19.yüzyılın ünlü yapıtlarını yeni bir okumayla sunuyor ve onların yazıldıkları zamana tutuyor merceğini. Bu eserlerin yazıldıkları çağa ve ülkeye bakıyor. Sıradan bir olayın ya da toplumsal bir olgunun yazarın zihninde ateşlediği kıvılcımı görünür kılıyor
Okuru, yazarın ve yapıtın arkasındaki bahçeye konuk ediyor. Klasik romanların perde arkasındaki ayrıntıları sunarken, toplumsal olayın yazarın zihnindeki izdüşümüne dikkat çekiyor.
Harper Lee’ye Bülbülü Öldürmek’i yazdıran 1931 deki Scootsboro Boys davasının hikâyesine okuyunca görüyoruz, Alabama’daki karanlık ve vahşet dolu arkabahçeyi. Sartre’ın 1945 tarihli Saygılı Yosma’sının da aynı davadan esinlendiğini öğreniyoruz.
Ebru Çaloğlu, bizi daha yayımlandığı yıl 300 bin kopya satarak dünyanın ilk best sellerı olan Tom Amca’nın Kulübesi’ne de konuk ediyor. Harriet Beecher Stowe adlı Amerikalı yazar’ın âdeta bir insan hakları çığlığı olan sesini 150 yıl sonra tekrar duyulur kılıyor.
Kitabın, 1850’de Amerika’da onanan Kaçak Köle Yasası’nın acımasızlığına karşı bir manifesto olduğunu, Abraham Lincoln’nün “büyük savaşı başlatan işte bu küçük hanımdır” diyerek yazarı onurlandırdığını öğreniyoruz.
Tolkien’in hayal gücünü kışkırtanın arkeolojik kazılarda bulunan bir Roma yüzüğü olduğunu, Yüzüklerin Efendisi’nin bu hikâyeden beslendiğini, devrimci Puşkin’e ünlü Gözyaşı Çeşmesi şiirini yazdıran politik ortamı, Çar’ın sürgün kararını, Charles Dickens’ın kendisinin de bir çocuk işçi olduğunu okuyoruz.
Endüstri devrimi sırasında İngiltere’deki yoksul ve umutsuz işçileri Oliver Twist’i, David Cooperfield’i, İki Şehrin Hikayesi’ni Dickens’in kendi hayatından aktardığını hissediyoruz.
Ebru Çaloğlu, yaratıcı düşünceyi tetikleyen esin perileri Muse’lerden, onların nerede uçuştuklarından hiç söz etmiyor çünkü yazarların zihnini ateşleyen kıvılcımın, başkasının acısını duyabilmek, başkalarıyla duygudaş olabilmekte saklı durduğunu biliyor.
Mark Twain’in Nikola Tesla ile dostluğunun, Tolstoy’un Gandhi ile yazışmasının Mary Shelley’in Byron’la elektrik akımı hakkındaki sohbetlerinin değerini vurguluyor.
İNCELİKLİ BİR BAKIŞ
Çaloğlu’nun Arka Bahçe’si, dünyanın sayfalardaki izdüşümünün edebiyat olduğunu söylüyor bize. Yazarın ait olduğu toprağın, yaşadığı çağın, seyrettiği dünyanın manzaralarını okuduğumuzu hatırlatıyor. Pek çok eserin arkasında çağın ruhunun kımıldadığını hissettiriyor.
Ebru Çaloğlu, tarihsel, sosyolojik ve bilimsel gelişmeleri gözden yitirmeden edebiyata bakıyor. Olayların yazarın merceğinden geçtiğini, onun zihninde yorumlandığını sonradan bir kitap olarak ortaya çıktığını belirtiyor.
Arkabahçe, yazarının emeğini ve dikkatini taçlandırarak açılıyor.
Arkabahçe / Ebru Çaloğlu / Dünya Edebiyatına Yön Vermiş Eserlerin Perde Arkası / Remzi Kitabevi / 2021.