Zihinsel yüklere elveda: Beyindeki fazla düşüncelerle nasıl başa çıkılır?

Zihinsel gerginlik, sıkışmışlık hali, stres dolu bir gün ve ardından gelen kaçınılmaz bir baş ağrısı. Çağın en büyük sorunlarından biri; beyin ve zihin yorgunluğu. Birçok insanın düşündüğünün aksine düşüncelerinizi yönetebilir ve zihninize söz geçirebilirsiniz.

cumhuriyet.com.tr

Duygusal ve maddi yorgunluğun yanına bir de zaman zaman eklenen aşırı stres hali, beyin üzerinde oldukça yıkıcı etkilere sahiptir. Örneğin, Rosalind Franklin Tıp ve Bilim Üniversitesi'nden araştırmacılar, tek bir sosyal stres olayının beynin hipokampüsündeki yeni nöronları öldürebileceğini yıllar önce ortaya koydu. Öte yandan Yale Üniversitesi’nde yapılan ilginç bir araştırmaya göre; kronik, günlük stresin tek başına beyin hacmi üzerinde çok az etkisi var. Ancak insanlar yoğun ve travmatik stresörlerle karşı karşıya kaldıklarında beyin küçülmesine karşı oldukça savunmasız hale geliyorlar.

Çoğu insan, zihin yorgunluğunu atmanın mümkün olmadığı kanaatinde birleşir çünkü zihni kontrol etmenin pek gerçekçi olduğunu düşünmeyiz. Oysaki beyin, kontrol edebileceğiniz bir araçtır. Sürekli bir düşünce akışına ev sahipliği yapan yorgun zihninizi takıntılardan ve negatif saplantılardan arındırmak, ruhunuzda ılık bir duş etkisi yaratacak.

Peki, stresin kaçınılmaz getirisi olan beyin yorgunluğundan kurtulmanın yolu nedir?

1) ZİNCİRİ KIRIN

İnsan beyni, olumsuzlukları takıntı yapmaya şartlandırılmıştır. Bazı düşünceler sizi uykuya veya bir duşa kadar takip eder de durur. Zihninizi daha kısa sürede boşaltmak için ilk olarak size hizmet etmeyen tüm düşünceleri serbest bırakmalısınız çünkü beyin, işleyemediği ve sonuçlandıramadığı düşünceleri sürekli bir döngü halinde bırakır. Bu döngüyü beslememek ise işe yaramayan ne varsa ondan kurtulmaktan geçiyor.

2) BEDENİNİZİ UYANDIRIN

Bedeni hareket ettirmek ve sarsmak, sıkışmış enerjiyi serbest bırakıp, kendine gelmeniz için harika bir yoldur. Ne tür bir egzersiz yaptığınızın bir önemi yok, yeter ki bunu, aklınızdan geçenleri serbest bırakma niyetiyle yapın. Bedeninizi harekete geçirmeniz; zihninize, bedeninize ve ruhunuza enerji verir. Müzik eşliğinde tempolu bir şekilde yürümek en etkili yollardan biri olarak uygulanabilir.

3) HEDEF DEĞİŞTİRİN

Ünlü Filozof Nietzsche, "Unutmanın varlığı hiçbir zaman kanıtlanmamıştır: Sadece bazı şeylerin istediğimiz zaman aklımıza gelmediğini biliyoruz" diyerek, beynin gücünü nasıl kullanabileceğimizin sinyalini veriyor.

Kendimizi tehdit edici, utanç verici veya baskı altında bir durumda bulduğumuz zamanlarda, beyin istemsiz olarak, negatif düşünceleri durduramaz. Bu noktada dikkat dağıtma tekniği istenmeyen düşünceleri bir süreliğine de olsa halı altına süpürüyor. Ve zamanla takıntılı düşüncelerin zihin üzerindeki etkisi tamamen kaybolmasa da oldukça azalıyor.

Bir kitap okumak ya da uzun süredir ertelediğiniz bir işi yapmak bu süreçte iyi bir çözüm olurken, savaştığınız düşüncenin derinliğine göre kendinizi ödüllendirebileceğiniz uğraşlara da yönelebilirsiniz. Böylece yeni bir uğraş edindiğinizde beyin dalgalarının senkronizasyonunu değiştirmiş olur ve hedefi şaşırtırsınız.

4) KAÇIŞ, KURTULUŞ OLMAYABİLİR…

Herkesin arada bir uykusuz bir gecesi olur, ancak düşüncelerinizin sizi kronik olarak ayakta tuttuğunu fark ederseniz, farklı bir yol izleyebilirsiniz. Israrcı düşünceleri bastırmayı deneyip, sonuç alamadıysanız belki de teslim olmanız gerekiyordur.

Korku veya kaçtığınız düşünceyle kontrollü bir şekilde yüzleşmek, takıntınızdan kurtulmanızı sağlayabilir. Sosyal Psikolog Daniel Wegner’e göre, kendinize düşünceyi düşünme özgürlüğü verdiğinizde, beyniniz düşünceyi ortadan kaldırmak için kendini baskı altında hissetmez ve bu nedenle düşünceyi bilincinize göndermez.

5) FARKINDALIKLA 'ANDA' KALIN

Zihniniz sizi zorlamaya başladığında kendinizi fiziksel ve ruhsal olarak oldukça sıkışmış hissedersiniz. Bu noktada mümkünse havadar bir ortamda derin bir nefes almanız, sakinleşmenize yardımcı olacaktır. Aldığınız her nefesle bağlantı kurmaya çalışın ve mümkün olduğunca anda kalın. İçinde sıkıştığınız girdabı yorumlamadan veya yargılamadan ne hissettiğinizin ve hissettiğinizin tadını alın. Yaptığınız her şeye kabul edici ve anlayışlı bir bakış açısı getirmeye odaklanın.

Geçmişte yaptığınız hataların ya da gelecekteki endişeleri düşünmemek elde olmayabilir. Ama kabullenmek eldedir. Kendinize iyi bir arkadaş gibi davranın ve ‘her şeye müdahale edemeyeceğinizi’ öğrenin. Acılara bir gülümse kondurmak; yaşamın özgür yanını, hayat yolculuğunuzu yüceltmenin tatlı ve basit bir yoludur.