Zorunlu Eğitim Nereye Gidiyor?

cumhuriyet.com.tr

Gazetelerde çıkan haberleri okuyoruz: “CHP’li Engin Altay yerde tekmelendi; Engin Özkoç yumruklandı, boğazı sıkıldı, sandalyeler kırıldı. 4+4+4 komisyonda 30 dakikada kabul edildi.”

Tam bunların yaşandığı dakikalarda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul’da “eğitim” konulu toplantıda uzmanların, akademisyenlerin görüşlerini dinliyordu, gazetecilerin sorularını yanıtlıyordu. Yirmi dolayında uzman ve akademisyen ile bir o sayıda gazeteci, yazar, genel yayın yönetmeninin katıldığı toplantı Swiss-otel’deydi. Yanında genel başkan yardımcıları Gürsel Tekin, Sencer Ayata, Ayten Kayalıoğlu ile İstanbul Milletvekili Aydın Ayaydın vardı. Bir ara kendine iletilen şu notu duyurdu: “Milletvekili arkadaşlarımızın, AKP milletvekillerinin tüm salonu doldurmasıyla içeri girişleri engellenmiş, konuşturulmamış ve teklif komisyondan geçmiş.”

Hemen söz alan gazeteci-yazar Güngör Mengi, “O zaman bu toplantının anlamı da kalmadı” değerlendirmesini yaptı. Kılıçdaroğlu ise, “Hayır” dedi, “Tam aksine konunun ne kadar önemli olduğu böylece belli oldu.”

Görüldüğü gibi, AKP sekiz yıllık zorunlu kesintisiz eğitimi, 90 yıllık Cumhuriyet’in çağdaş eğitim anlayışını 30 dakikalık bir komisyon savaşıyla ilk raund olarak kazanmış görünüyor. 28 Şubat’ın ürünü olduğunu ileri sürüyor, neden olarak da yasanın 28 Şubat sonrası yürürlüğe girdiğini savunuyor. Acaba öyle mi?

Ben de toplantıdaydım. Gitmeden önce de o dönemin Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay’ı aradım, telefonda konuştum. Yasanın yapım sürecini sordum. Uluğbay, kesintisiz eğitim programının ve yasasının 1961 yılından başlayarak çok uzun süreli bir hazırlık çalışmasına dayandığını ve bu durumun 222 sayılı Eğitim Öğretim Yasası’nda ve daha sonraki 1739 sayılı 14 Haziran 1973 günlü yasada ve 16 Haziran 1983 gün ve 2842 sayılı yasada yer aldığını ve milli eğitim şûralarında görüşülüp karara bağlandığını söyledi.

Bunu birinci elden saptamakla birlikte aslında tüm bunlar günlerdir basında da defalarca yazıldı. O zaman sormak gerekir, AKP eğitimden ne istiyor, Türkiye’yi nereye götürmek istiyor?

Bunun yanıtını Kılıçdaroğlu toplantıyı açış konuşmasında verdi; uzmanlar, akademisyenler konuşmalarında bunu çeşitlendirdi. Zaten günlerdir de tekrarlanıyor. AKP Türkiye’yi karanlığa götürmek istiyor. Başta kız çocuklarının okumasını engellemek istiyor.

Toplantıda özellikle, ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Aysel Çelikel, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi önceki Dekanı Prof. Dr. Cem Alptekin, Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ayla Oktay, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Baykal, Sabancı Üniversitesi Eğitim Reformu Girişimi Koordinatörü Batuhan Aydagül, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar, eğitimci İbrahim Arıkan, eğitimci Nazmi Arıkan, Öğretim Üyeleri Derneği’nden Esen Arslandoğan, Sarıyer Koç Vakfı Lisesi Müdürü Maksut Balmuk, yasanın çocuklar üzerinde büyük zararlara yol açacağını dile getirdiler, çok önemli noktaların altını çizdiler. Cem Alptekin, “Yeniden çocuk sahibi olmam söz konusu olsaydı, onu böyle bir eğitim sisteminde kesinlikle okutmazdım” dedi. Kılıçdaroğlu da “Aslında bunu bilen AKP’liler de var, bunun için ne Milli Eğitim Bakanlığı’nda, ne bakanlar kurulunda ne de toplum tarafından bu teklif tartışıldı. Bu teklif ansızın getirildi. Bu teklif yasalaşırsa, en çok zararı yoksul halkın çocukları görecek. Çünkü varlıklı kesim özel koşullarda daha iyi eğitim olanağına, yurtdışında eğitim olanağına sahip. Olan yine yoksul halkın çocuklarına olacak. Bunun için de basından dileğimiz konuya daha büyük önem vermesi, halkı bilgilendirmesidir. Herkesin, sağcısı, solcusu, ortacısının bu yasayı tam olarak öğrenmesinin sağlanmasıdır, öğrensinler ki kendi zararlarına çıkarılan bu yasaya tepki gösterebilsinler” dedi.

4+4+4 komisyondan geçti ama yasalaşma serüveni bitmedi. Önümüzdeki günlerde meclis genel kurulunda yeni süreç yaşanacak. Dileriz bu süreç Kılıçdaroğlu’nun ilk süreç için vurguladığı gibi “demokrasi tarihi açısından kara bir leke” olarak devam etmez. Türkiye’nin geleceğini karartacak bu yasaya dur denir. Zorunlu eğitim sorunlu hale gelmez, parçalanmaz, 1+8+4 ile birlik ruhu devam eder.