'Zorunlu din dersi pedagojik cinayettir'

İlköğretim 4. sınıftan itibaren ortaöğretim 12. sınıfa kadar zorunlu olarak okutulan din derslerinde öğrencilere belli bir inanç doğrultusunda bilgiler veriliyor, bu inancın ibadet ve uygulamaları yaptırılıyor. Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Derneği (HBVKTD) Genel Başkanı Tekin Özdil, tek taraflı bir din eğitimi sunulması nedeniyle çocukların küçük yaşlardan itibaren şartlandırıldığını ifade etti.

cumhuriyet.com.tr

Yeni eğitim ve öğretim yılının başlamasıyla birlikte zorunlu din dersi tartışması yeniden gündeme geldi. İlköğretim 4. sınıftan itibaren ortaöğretim 12. sınıfa kadar toplam 9 yıl zorunlu olarak okutulan din derslerinde öğrencilere belli bir inanç doğrultusunda bilgiler veriliyor, bu inancın ibadet ve uygulamaları yaptırılıyor. Hacı Bektaş Veli Kültür ve Tanıtma Derneği (HBVKTD) Genel Başkanı Tekin Özdil, zorunlu din derslerinin kaldırılması için Alevi Bektaşi Federasyonu tekrar AİHM'e başvurmaya hazırlandığını belirtirken, Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli ise din derslerinin zorunlu değil, seçmeli olması gerektiğini kaydetti.

Yeni eğitim ve öğretim yılı dün başlarken, AİHM ve Danıştay 8. Dairesi'nin eğitim hakkını ihlal ettiği ve hukuka uygun olmadığı yönünde kararları bulunan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri toplam 9 farklı sınıfta okutulmaya devam ediyor. İlköğretim 4. sınıfta başlayan zorunlu din dersi almaya başlayan bir öğrenci 9 yıl boyunca, ortaöğretim 12. sınıfa kadar söz konusu din dersini okumak zorunda kalıyor. Öğrencilere yalnızca Sünniliğin belli bir yorumuna inanmayı öğreten, bu yönde ibadet ve uygulamaları yaptıran zorunlu din dersleri, diğer din ve yorumları hiçe sayıyor.

Zorunlu din derslerinin yeni eğitim ve öğretim yılında da müfredatlarda yer almasına tepki gösteren Özdil, AKP Hükümeti tarafından ısrarla zorunlu din derslerinin devam ettirilmeye çalışılmasını kabul etmenin mümkün olmadığını kaydetti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Uluslararası hukuka saygılıyım" ve "Asimilasyon insanlık suçudur" dediğini anımsatan Özdil, Erdoğan'ın uluslararası hukuk kararına karşın Türkiye'deki zorunlu din dersi uygulamasıyla asimilasyonu devam ettirdiğini kaydetti.

'Pedagojik cinayet'


Özdil, ilköğretim 4. sınıftan itibaren öğrencilere tek taraflı bir din eğitimi sunulması nedeniyle çocukların küçük yaşlardan itibaren şartlandırıldığını belirterek, "Bu, pedagojik bir cinayettir" dedi. Zorunlu din derslerinin yalnızca Alevilerin sorunu olmadığını belirten Özdil, "Bu uygulama Türkiye'de yaşayan pek çok kişinin sorunudur. Bu ülkede yaşayan ateistler de, Süryaniler de var, Hıristiyanlar, Museviler de var. Bu herkesin sorunudur" dedi. AKP Hükümeti'nin yaptığının iki yüzlülük olduğunu kaydeden Özdil, Zorunlu din derslerinin mahkeme kararlarına karşın hala uygulanması konusunda Alevi Bektaşi Federasyonu'nun AİHM'e alınan kararların uygulanmaması gerekçiyle tekrar bir başvuru yapmaya hazırlandığını kaydetti. Özdil, "Hükümetin bu konudaki tavrı düzelmezse aynı zamanda kısa bir süre içerisinde yeniden Türkiye'de çok fazla dava açacağız. Hem Avrupa'nın, hem de Türkiye'nin dikkatini hükümetin bu konudaki ikiyüzlü tavrına çekeceğiz. Hukuki mücadelenin çıtasını yükselteceğiz" diye konuştu.

'Seçmeli olmalı'

Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli de zorunlu din derslerinin hem uluslararası hukuk, hem Türkiye'nin kendi hukuku tarafından uygun bulunmamasına karşın, Milli Eğitim Bakanlığı'nın bu kararlara uymadığını söyledi. Din derslerinin seçmeli olması gerektiğini kaydeden Adıbelli, "Din derslerinde tek taraflı inanç anlatılıyor, farklı inançlara yer verilmiyor" dedi. Zorunlu din dersleri konusunda bakanlığın yeni bir düzenleme yapması gerektiğine işaret eden Adıbelli, şunları dile getirdi:

"Zorunlu din dersi 9 yıl bir öğrenci tek taraflı bir inanç yönünde yetiştiriliyor. Alevi öğrenciler ise istememesine karşın zorla tek taraflı inancı öğrenmek zorunda kalıyor. Din derslerinde bilimsellikten söz etmemiz de mümkün değil. Bilimsel olabilmesi için 4 kutsal din anlatılmalı. Dinler içindeki farklılıklar da doğru bir biçimde anlatılmalı. Bizde tek taraflı olduğu için bu amaca ulaşmıyor."

Danıştay kararı

Danıştay 8. Dairesi zorunlu din dersleriyle ilgili 3 Mart 2008'de verdiği gerekçeli kararda, Anayasanın 24. maddesinde, din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin zorunlu olduğunun belirtilmesi, ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen öğretimin adının din kültürü ve ahlak
bilgisi olmasına karşın, içerik olarak din kültürü ve ahlak bilgisi öğretimi olarak kabul edilemeyeceğinin açık olduğu ve ve din eğitiminin de ancak kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlı olması karşısında, Din Kültürü ve Ahlak
Bilgisi dersinin bu içeriği ile zorunlu tutulmasında hukuka uyarlık bulunmadığını vurgulamıştı. Dairenin gerekçesinde, "Devletin, eğitim ve öğretimle ilgili olarak üzerine düşen görevleri yerine getirirken, müfredatta yer alan bilgilerin nesnel ve çoğulcu bir şekilde aktarılmasına dikkat etmesi ve ebeveynlerin dini ve felsefi kanaatlerine saygı göstermesi gerekmektedir" görüşüne yer verilmişti.

AİHM: AİHS ihlal ediliyor


AİHM'in 9 Ekim 2007 tarihinde verdiği kararda da Türkiye'de hakim olan dinsel çeşitliliğin, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde dikkate alınmadığı, özellikle Alevi inancına sahip topluluğun Türk nüfusundaki oranının çok büyük olmasına karşın, öğrencilerin Alevi inancının itikat veya ibadet unsurları hakkında eğitim almadığı, 9. sınıfta bu inancın ortaya çıkışında en büyük etkisi olan iki şahsiyetin yaşam felsefesinin öğretilmesinin, bu öğretimdeki eksiklikleri gidermekte yetersiz kaldığı değerlendirmesi yapılmıştı. AİHM kararında, Türkiye'de ilk ve ortaöğretim kurumlarında verilen din kültürü ve ahlak bilgisi öğretiminin rehber ilkelerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı bir yönünün olmadığı, ancak eğitim sisteminde, din dersleriyle ilgili tarafsızlık ve çoğulculuk
koşullarının yerine getirilmemesi ve ebeveynlerin inançlarına saygı gösterilmesini sağlayacak uygun bir yöntem sunulmaması nedenleriyle, sistemin yetersiz olmasından ötürü AİHS'nin ihlal edildiği belirtilmişti.