Zoraki konuklar
15 Temmuz’dan bu yana Batı’dan beklenen üst düzey ziyaretler May’in ardından Merkel ile devam edecek. Ziyaretlerin arka planında ise çıkarlar ve korku var.
cumhuriyet.com.trİngiltere Başbakanı Theresa May’in müttefik ülkelere yaptığı turların bir parçası olan günübirlik Ankara ziyaretinin açıklanan amacı “Brexit sonrasını planlamak”tı. Almanya Şansölyesi Angela Merkel’in ise 2 Şubat’ta Ankara’ya yapacağı ziyaretin temel hedefi “bir türlü nihai hale getirilemeyen AB-Türkiye arasındaki mülteci anlaşmasını tamamlamak olarak” açıklandı. Aslında bu ziyaretlerin iki temel hedefi var; birincisi ülke çıkarları, ikincisi de Türkiye’nin Batı’dan hem değerler hem de müttefiklik bazında uzaklaşmasını önlemek.
Artan insan hakları ihlalleri, hukukun üstünlüğü ilkesinden uzaklaşılması Türkiye ile Batı arasındaki diplomasi trafiğini de etkiledi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz’dan bu yana Batı’dan “Cumhurbaşkanı ve Devlet Başkanı düzeyinde” sadece Slovenya Cumhurbaşkanı’nı ağırladı. Kendisi ise Batı’ya bir ziyarette bulunmadı.
Buna karşın, Türkiye’ye gelen ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, İngiltere Başbakanı May ve 2 Şubat’ta gelecek olan Merkel ise aslında Türk protokolüne göre Cumhurbaşkanı’nın değil, yürütmenin başı olan Başbakan’ın konukları. Ancak Erdoğan’ın anayasaya aykırı olarak fiili başkanlık uygulaması bu ziyaretlerde de kendisini gösterdi. Başbakan’ın konukları ile yapılan tüm programlarda Erdoğan ile görüşme ziyaretin belkemiğini oluşturdu.
Ziyaretlerin amacı
Tamamen ‘duygusal’: Ülke çıkarları ve iç politika kaygıları; yani reel politik, May ve Merkel’in ziyaretlerinin belkemiğinde yatan nedenler olarak sıralanıyor.
Brexit turları kapsamında May, Türkiye ile başta Serbest Ticaret Anlaşması ile güvenlik ve savunma alanında işbirliğini artırmak için Türkiye’ye geldi. Bugüne kadar Türkiye’nin AB sürecinde en etkin desteği veren İngiltere ile Türkiye’nin Brexit sonrasında diğer bir ortak noktasını da “AB üyesi olmayan NATO üyesi olmaları” oluşturacak.
Merkel için ise ziyaretin ana gündemi 1 yılı aşkın süredir çabalamak “Türkiye ile mülteci mutabatını tamamlamak” oluşturuyor. Brüksel hâlâ Türkiye’nin Terörle Mücadele Yasası’nda adım atmasını beklerken, Ankara’dan bir yol haritası istemeye devam ediyor. Buna karşın, Türkiye’nin mutabakatın temelini oluşturan Yunanistan ile Geri Kabul Anlaşması’nı iptal edebileceğini duyurması da bu süreci zorlaştıran diğer bir etken.
Batı’dan uzaklaşmasın: Bir yanda Erdoğan-Putin yakınlaşması, Trump yönetiminin getirdiği belirsizlikler, terör tehdidi, artan milliyetçilik; diğer yanda ise Türkiye’nin Batı değerlerinden uzaklaşan görüntüsü ziyaretlerin temelini oluşturuyor.
Türkiye-Rusya arasında özellikle Suriye politikasında ortaya çıkan yakınlaşma ve yeni ABD yönetiminin izleyeceği politikadaki belirsizlik karşısında Ankara önemli bir kavşak. Hem May hem de Merkel, Türkiye’nin Batı blokundan uzaklaşmasını istemiyor. Ankara’nın, Batı nefreti ile birlikte dillendirdiği Batı’ya yönelik “Beni anlamadın ya” yönündeki serzenişleri ve “Rusya ile devam ederim” tehditleri bu ziyaretlerin en önemli nedenlerinden. Erdoğan’ın nereye kadar gideceğini anlamak istiyorlar. 7 Haziran’dan bu yana Türkiye’de giderek artan otoriterleşme, hukuktan ve insan haklarından uzaklaşma da May ve Merkel’in ziyaretlerinin temelinde yatan nedenler. Nitekim May’in sözcüsü bunu Türkiye yolunda, “Başbakan Türkiye ile angaje olmanın İngiltere’nin çıkarına olduğunu düşünüyor. İngiltere Türkiye’nin demokrasisine ve kurumlarına darbe girişimi sonrası güçlü destek verdi. Ama gösterilen tepkiler ‘uluslararası alandaki insan hakları yükümlülükleriyle orantılı olmalı’ diyerek dile getirdi.
Merkel ise basın özgürlüğü ve binlerce kişinin tutuklanması konusunda “Bu noktada eleştirilerimizi açıkça dile getirmeliyiz” derken Türkiye ile iletişim kanallarını korumak istediklerini de sık sık vurguluyor.