Zonguldak'taki grizu faciasının 2. yılı

TTK Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağının eksi 540 kodunda taşeron olarak galeri açma işini yürüten firmanın 30 çalışanının yaşamını yitirdiği grizu patlamasının 2. yılı dolayısıyla madenciler için anma töreni düzenlendi.

TTK Genel Müdürü Burhan İnan, burada yaptığı konuşmada, benzer acıların bir daha yaşanmamasını dileyerek, madenciliğin dünyanın en zor ve ağır iş kollarından biri olduğunu söyledi.

Ocakların kendine özel şartlarının birçok riski barındırdığını ifade eden İnan, şunları kaydetti:

''Madenci yıllardır yer altının riskleriyle boğuşa boğuşa ocakta nasıl davranılması gerektiğini öğrenmiştir. Bir disiplin geliştirmiştir. Bu tür kazalardan sakınabilmemiz için yapmamız gereken tek şey vardır o da kurallara uymak. Madencinin canı madenciye emanettir. Bir çalışanın kişisel hatası onlarca, yüzlerce madencinin canına mal olabilir. Bunun örnekleri havza tarihinde yaşanmıştır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği konusu herkesin sorumluluğundadır. Bizlere büyük acılar yaşatan bu kazaların bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum.''

Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş da, her kazanın bir eksiklik, yetersizlik ve ilgisizlik sonucu meydana geldiğini belirtti.

Yer altı madenciliğinde sorumlulukların daha fazla olduğunu ifade eden Alabaş, ''Madenlerde herkes birbirinin sorumluluğunu taşır. Yer altı dayanışma içinde çalışmayı gerektirir. 164 yıldır bu kültürle üretim yapıyoruz. Bu işleri ağır bedeller ödeyerek öğrendik. Bizden sonrakilerine de öğretme sorumluluğumuz var'' diye konuştu.

Maden işçileri de bir daha benzer faciaların yaşanmaması için herkesin üzerine düşen görevleri yerine getirmesini istediklerini söyledi.

TTK, sendika yöneticileri ile çok sayıda maden işçisinin katıldığı törende Kur'an-ı Kerim okundu ve mevlit şekeri dağıtıldı, benzer kazaların bir daha yaşanmaması dileğiyle kurban kesildi.

TTK Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında 17 Mayıs 2010'da meydana gelen grizu patlamasında 30 madenci yaşamını yitirmişti. Madencilerden 28'inin cenazeleri ocaktan çıkarılmış, Engin Düzcük ve Dursun Kartal'ın cenazelerine patlamadan 8 ay sonra ulaşılmıştı.