Zonguldak’ta zorunlu göç

Zonguldak’ta işsiz kalan kömür madencilerinin çaresiz bekleyişi sürüyor. Maden işletmecileri ise bu çaresizliği kendi lehlerine çevirmenin yollarını arıyor. “Eğer biz madenleri açmazsak kaçak ocaklar açılır, bu da daha çok ölüm demektir” diyorlar. Ortada başka bir gerçek daha var; sorun çözülmezse Zonguldak boşalacak. Madenci iş aramak için yatağını yorganını sırtlayıp göçecek.

Miyase İlknur/ Cumhuriyet

Zonguldak’ta rödovanslı sahalardaki ocaklarını kapatanlardan biri de Ticaret Odası’nın da başkanlığını yapan Salih Demir. Dört tane ocağında kömür üretme faaliyetini durdurup işçilerin yüzde 80’inin çıkışını verdi. Yirmi iki şirketin kapatma kararı almasında ve ortak hareket etmesinde etkili olan isim o. Aslen Trabzonlu. Bir maden işçisinin oğlu. Ailenin birinci kuşağının tamamı madenci. Babası ve amcaları maden işçisi iken o, kardeş ve kuzenleri patronluğa terfi etmiş. İşçilikten patronluğa geçiş sürecini sorguladığımızda diğer patronlarınkine benzer bir yanıt alıyoruz: “Biz çok çalıştık.”

Madencilik dışında da yatırımları var. AVM, otel işletmeciliği, medya sektöründe yatırımlara yönelmiş. Ama hiç olmazsa yatırımlarını Zonguldak’a yapmış. İster işçi olsun ister işveren, Zonguldak’ta konuştuğumuz hemen herkesin ortak yakınması şu: “Türkiye’de en fazla katma değer üreten 12 ilden biriyiz ama ürettiğimiz katma değerin Zonguldak’a geri dönüşü yok. Madenden başka istihdam alanı olmadığından Zonguldak sürekli göç veriyor.”

Salih Demir’le kendilerini ocaklardaki üretimi durduma noktasına getiren ‘torba yasa’daki maddeleri ve bundan sonra olabilecekleri konuştuk.

Torba yasada işçilere verilen ücret iyileştirmeleri ve çalışma süreleri maden işletmecilerini niye bu kadar kızdırdı? Dört bin işçiyi bir anda kapı önüne koyacak kadar mı durumunuz kötüleşti?

Biz ocaklarımızda çalışan yeraltı işçileriyle dün toplantı yaptık. Toplantıda onlara verilen ücret iyileştirmelerinde ve diğer sosyal haklarda gözümüzün olmadığını söyledik. Sorunun ithal kömür fiyatları ile rekabet edecek durumumuzun olmamasından ve bizim ürettiğimiz kömüre düşük fiyat verilmesinden kaynaklandığını anlattık. Önümüzdeki hafta Bakanlıklar düzeyinde görüşmeler yapacağız, bu görüşmelerde bize ek bir finansman vermelerini isteyeceğiz. Bunun yöntemini bilmiyoruz, SSK primini mi düşürürler, sübvanse mi yaparlar, rödovansımızı mı almazlar artık bir çözüm bulmalarını isteyeceğiz. Çözüm bulunmazsa önümüzdeki hafta pazartesi itibarıyla herkesin çıkışını vereceğiz. Şu anda yüzde 80’inin çıkışı verildi. Yüzde 20’sini bırakmamamızın nedeni, ocakların ayakta durması lazım. Göçme tehlikesi var, gaz var, su çıkıyor. Artık üretim yapmıyoruz, sadece ocağın bakımını yapıyoruz. Ancak bu sorun çözülmezse ocakları tümüyle kapatırız. Bütün ocaklar bu şekilde.

Bir tek Hema kapatmamış ocaklarını galiba?

Evet bir Hema kapatmadı. Aslında 23 rödovansçı şirket bir araya geldiğimizde Hema da geldi ve kapatacağını söyledi. Ama sonra vazgeçti. Tabii toplantıya Hema’nın patronu gelmedi, Genel Müdür Yardımcısı geldi. Sanırım sonra patronla görüşmüşler. Biz devam edelim demişler. Ama üretim yapmıyorlar, sadece işçi çıkarmadılar. Kapatma kararından vazgeçtiler. Kapatmama gerekçesini bilmiyoruz.

Rödovansçı şirketlerin devletle sözleşmesi aynı mıdır, süresi, koşulları farklı olan var mı?

Yirmi iki rödovans sahadan 5 da 6 tanesinin sözleşmesi 2015’in sonunda bitiyor. Diğerlerinin sözleşmesi 2014’ün sonunda bitiyor. Hema hariç. Onun sözleşmesi 25 yıllık. Onların daha 17-18 yılı var sanırım.

Sözleşmeler yenilenemez mi?

Zaten sözleşmelerimiz otomatikman yenileniyor. Beş yılda bir yenileniyor. Biz bu koşullarda devam etmek istediğimiz ve koşulları yerine getirdiğimiz sürece sözleşme feshedilmez. Rödovansımızı verdikten ve teminatlarımızı yerine getirdikten sonra sözleşme sürer. Ama bu şartlarda 2015’te yenilenir miyiz yenilenmez miyiz düşünüyoruz açıkçası.

- Madem sözleşmenin bitimine az kaldı, bu kez de siz işçileri sübvanse etseydiniz olmaz mıydı? Birkaç ay yüksek ücret ödemekle batmazdınız herhalde...

Asıl sıkıntı burda şu. İşçilere iki tane hak verdiler. Biri tanesi haftada 36 saat çalışma; diğeri asgari ücretin iki katından az olmamak kaydıyla maaş almayacaklar dendi. Bu tasarı ilk Meclis’e giderken 01.01. 2015’ten itibaren geçerli olacaktı. Ancak kanun çıktıktan sonra okuduk ki 36 saat yılbaşından sonra geçerli ama asgari ücretin iki katı maaş kanun Resmi Gazete’de yayımlandığı gün yürürlüğe girdi. Bu bizi kötü duruma düşürdü. Çünkü işçilerin geçmişe dönük tazminatları son ödenen maaş üzerinden hesaplanıyor. Şimdi bizim bir şirketimizde çalışan bir işçinin tazminatı 7 bin TL tutarken yeni yasaya göre bir maaş ödememiz halinde bu rakam 14 bin liraya çıkacaktı. Bütün hepsinin tazminat yükü rödovans sahalarında ortalama 30 bin lira olan tazminat yükü 60 bin liraya çıkacaktı. Zaten zor durumda olan rödovansçılar son bir buçuk yıldan beri zorluklar yaşıyorlar, bu tazminatları ödeyecek durumları yok.

Bu yasa çıkarken sizlerle temas edilmedi mi?

Edildi, Soma kazasından sonra bir KİT komisyonu oluşturuldu. Gidip görüş ve önerilerimizi anlattık. Bu sıkıntının geleceğini raporlarla, belgelerle anlattık ama hiç dikkate almadılar.

Kapatma kararınızdan sonra dönüş oldu mu?

Hayır olmadı. Eğer bizim bu işe devam etmemizi istiyorlarsa ya asgari ücretin iki katı maaşla ilgili yasa hükmünü yılbaşından sonraya erteleyecekler ya da bizim kömürümüzü devlet alacak. Aynı TKİ modeli. Soma’da Manisa’da üretilen linyit kömürünü devlet alıyor. Şirketler linyiti üretiyor, yıkama öncesi devlete veriyor. Devlet bu linyiti satıyor, santrala satacaksa devlet satıyor. Linyit üreten şirketler niye işçi çıkarmıyor? Çünkü devletin alım garantisi var. Artı, sözleşmelerinde yasa değişikliklerinden kaynaklanan ücret artışlarını devlet karşılıyor. Bizde öyle değil. Bize de kömür alım garantisi versinler ya da sözleşmede olmayan yasal değişikliklerden kaynaklanan ücret artışlarını bize yansıtmasınlar, işçileri hemen işe geri alalım. Bizim bu hareketimizin devlete karşı olarak algılanmasını istemeyiz. Biz işin içinden çıkamayacağımızı bildiğimiz için işçileri çıkardık. Karaman’da da rödovans sahalarının kapandığı haberi geldi bugün. Orada da 2 bin işçi çıkarılmış.

Siz kömürü kime satıyorsunuz?

Satabildiğimiz yere satıyoruz. En büyük müşteri ÇATES santralıydı ama bazı üniteleri bakıma girdiği için bizden aldıkları kömür miktarı üçte bire düştü. Erdemir ve Kardemir’e verdiğimiz kömür var. O da yılbaşında 145 dolar öderken şimdi 110 dolara alıyor. 2012’de 205 dolara sattığımız kömür şu anda 110 dolar. İthal kömür fiyatları çok düşük olduğundan haklı olarak kömür ihtiyacını ithal ediyor. Bizden niye alsın? Bizim girdilerimiz yüksek olduğundan ithal kömürle rekabet edemiyoruz. Sattığımız kömürün fiyatı ve miktarı düşerken işçilik maliyeti artıyor. Bir çıkmazdayız ve işin içinden çıkamıyoruz.