ZMO: Şeker fabrikaları zararının sorumlusu tarım politikaları
Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) Ziraat Mühendisleri Odası, satışına karar verilen "şeker fabrikalarındaki zararın asıl sorumlusunun tarım politikaları" olduğunu vurguladı.
DHAZMO'dan yapılan açıklamada, dünya şeker üretiminin, tüketimi karşılayamadığı ve 2015/2016 yıllarında beş milyon ton olan açığın, 2016/2017 yıllarında altı milyon tona ulaştığına dikkat çekildi. Avrupa Birliği’nin (AB) dünya pazarlarında baş gösteren şeker boşluğunu doldurmak üzere 1 Ekim 2017 tarihinden itibaren şeker kotalarını kaldırıp, şeker ihracatını 1.3 milyon tondan 2.5 milyon tona artıracağını beyan ettiği duyuruldu.
Açıklamada, Türkiye’de yer alan 33 şeker fabrikasının 25`inin devlete (Türkşeker), beşinin Pankobirlik`e ve üçünün ise özel sektöre olduğunu, Pankobirlik ve özel sektöre ait sekiz fabrikaya yaklaşık bir milyon ton şeker üretim kotası tanınırken, Türkşeker`e ait 25 şeker fabrikasına tanınan kota ise yaklaşık 1.3 milyon ton olduğunu, buna göre Türkşeker`e verilen kota gereği fabrikaları tam kapasite çalıştırılamadığına işaret edildi.
Ziraat Mühendisleri Odası tarafından yapılan yazılı açıklamada şu konuların altı çizildi:
"Türkşeker`in 2016 yılı faaliyet raporuna göre yeterli şeker pancarı tedarik edilememesi gerekçesiyle dört fabrikasının (Ağrı, Alpullu, Çarşamba, Susurluk) çalıştırılmadığı ve bu fabrikalar üzerinden bilançoya yansıtılan devasa borç yükü ile Türkşeker 76 milyon lira zarar etmiş gösterildi.
"IMF ve Dünya Bankası tarafından dayatılan liberal politikaların uygulanması sonucu 2005 yılından günümüze çiftçimiz 32 milyon dönüm tarım arazisini ekmekten vazgeçti.
"Çiftçimiz 1998 yılında 22 milyon ton şeker pancarı üretmişken kanun sonrasında bu miktar 12.4 milyon tona kadar gerilemiştir. Bu kapsamda 2002 yılında Türkşeker için şeker pancarı üreten çiftçi sayısı 386 binden 68 bine geriledi.
"Türkşeker`e şeker pancarı üreten çiftçi sayısının azalmasına paralel olarak fabrikalarda çalışan memur işçi sayısı da 2001 yılında 19 binden 2016 yılında sekiz bine geriledi.
"Diğer önemli bir nokta da çalıştırılmayan dört fabrikayı hesabın dışında bıraktığımızda kalan 21 fabrikanın şeker enstitüsü dahil 59 milyon lira kar ettiği görüldü.
"Türkşeker fabrikalarının ve şeker enstitünün 32 milyon liralık zararına, yine bazı ilginç kalemlerin eklenmesi ile 2016 yılı faaliyet raporunda Türkşeker`in toplamda 76 milyon lira zarar ettiği belirtilmiştir. Bu zarar kalemleri içinde en ilginç olanı Türkşeker`in kendine ait kimi malları bedelsiz olarak Özelleştirme Yüksek Kurulu`na devretmesi karşılığında bilançosuna yazılan 31 milyon liralık zarardır.
"Bu verilerden de anlaşılacağı üzere Türkşeker kendisine tahsis edilen şeker kotasının azlığı, tarım politikaları nedeniyle çiftçinin tarlasını terk etmesinden kaynaklı yeterli şeker pancarı bulamaması ve kağıt üzerinde eklenen zarar kalemleri ile zarar ettiriliyor.
"Türkşeker fabrikaları birer birer ya da gruplar halinde satıldığında kar eden yaklaşık 10 tanesi satılacak diğerleri zarar yükleri nedeniyle ve satılamadıkları için kapatılacaktır. Bu durum mevcut fabrikaların şeker ihtiyacımızı karşılayamaması, doğan boşluğu nişasta bazlı şekerlerin (NBŞ) doldurması anlamına gelmektedir.
"Sağlık Bakanlığı 12 Mart 2018 tarihi itibarı ile NBŞ`ler ile ilgili bir basın duyurusu yayınlamıştır. Açıklamada özetle NBŞ`nin insülin direnci oluşturduğu, kanda ürik asiti artırdığı, gut hastalığını tetileyebildiği ve var olanı şiddetlendirdiği, karaciğerde yağlanma, bozulma ve siroza yol açtığı, beynin iştah açıcı bölümünü uyardığı, tokluk hissi oluşturmadığından daha çok yeme alışkanlığına yol açtığı, obeziteye neden olduğu, bununla birlikte pek çok kanser türüne, şeker hastalığına, kalp damar hastalıklarına yol açabileceği belirtildi.
"Şeker pancarı üretiminde ülkemiz kendine yeterliyken, NBŞ`nin hammaddesi mısırda yurt dışına bağımlıyız.
"Şeker Kanunu kapsamında NBŞ üretim kotası şeker üretimimizin yüzde 10`u oranında belirlenmiş ve Bakanlar Kurulu`na bu miktarı yüzde 50 artırma ve azaltma yetkisi verilmiştir. Bakanlar kurulu bu yetkisini, ülkemizin şekere ihtiyacı olup olmadığına bakmadan sürekli olarak NBŞ kotasını artırmadan yana kullanmıştır. Şeker fabrikalarımızın özelleştirilmesinin gündeme geldiği ve şiddetle tartışıldığı bir dönemde Şeker Kanunu`ndaki yüzde 10`luk kota TBMM`de verilen bir önerge ile yüzde 5.0`a çekildi.
"Sosyal, kültürel ve ekonomik katkıları yanında işin sağlık yönü de düşünülerek Türkşeker`in fabrikaları özelleştirilmemeli, NBŞ üretimi ise gıda dışı sektörler için yeniden düzenlenmelidir."