Zıt kutupların ‘Birikim’i
Ursula ve Yusuf Katipoğlu çiftinin ‘Birikim’ adlı sergisi Galeri Diani’de 27 Ekim’e kadar görülebilir. Sergi, yolları Türkiye’de 38 yıl önce kesişen iki sanatçının sanatta ve yaşamda birlikteliklerindeki ‘Birikim’lerinden oluşuyor.
Öznur Oğraş Çolak
Ursula ve Yusuf Katipoğlu çiftinin ‘Birikim’ adlı sergisi Galeri Diani’de açıldı. 27 Ekim’e kadar sürecek serginin adından da anlaşıldığı gibi sergi, yolları Türkiye’de 38 yıl önce kesişen iki sanatçının sanatta ve yaşamda birlikteliklerindeki ‘Birikim’lerinden oluşuyor. İsviçre’nin Wallis yöresi dağlarından gelip, Karadeniz Trabzon’da yolları kesişen Ursula ve Yusuf Katipoğlu çifti için zıt kutupların yaşamda birbirini kuvvetle çekmesi bir başarı kaynağı olmuş adeta.
Ursula Katipoğlu İsviçre’nin karlı yamaçlarda kayan bir kayakçı, Yusuf Katipoğlu yerinde duramayan ve sürekli gezen bir ressam.
“Bana beni sorarsanız; ben bu yaşta anladım ki sanatçılık genetik kromozomdan geliyor. Sonra onunla yaşamaya alışıyorsunuz” diyen Yusuf Katipoğlu ve “Benim için renk her şey. Resimlerimdeki gibi günlük hayatım da çok önemli. Gezerken her yerde renk ararım ve hafızama kaydederim. Rengi bilmek ve uygulamak bir tecrübe ve zekâ işi. Hayatımda ilham veren en önemli şey renk ve resimlerimde beni tanımlayan ve yansıtan en önemli unsur” olarak kendini tanımlayan Ursula Katipoğlu ile yeni sergileri “Birikim”i konuştuk.
-Serginin oluşum sürecinden bahseder misiniz?
Sanatçı tabiatın bir parçasıdır ve ayrı tutalamaz. Tıpkı bir ağaç gibi -mesela vişne ağacını düşünün- zamanı gelince çiçek açar sonra meyveler verir. Ağaç var olduğu sürece çiçek açmaya devam edecektir. Serginin oluşumu da bunun gibi kaçınılmazdır. İkimizde sergi sürecinde tabiatın, hayatın oluşumlarını inceledik. Karakterlerimiz birbirimizden çok farklı ve farklı bakış açılarımız var ama beraber sergi açacağımız için ortak bir dil oluştumaya çalışıyoruz.
Resim serüveniniz nasıl başladı?
Y. K.: Ressam olmaya karar verişim ya da bunu fark edeşim D.Y.O’nun 10. yıl resim yarışmasını kazanmamla başladı. O zamanlar dürüst ahlaklı yarışmalar vardı. Ben ilk kez o zaman resimden para kazandım. İnsana bir özgüven geliyor. Düşündüm ki Türkiye genelinde 15 ressamdan biriyim. Kaderim ressam olmak
o zaman dedim.
U. K.: Yurtdışında klasik bir eğitimi bitirdikten sonra Türkiye’ye yerleştim. Soyut resim yapmaya başladım.. Bana daha özgürce geliyor ve heyecan veriyor.
n Sergide yer alan yapıtlarınız ayrı ayrı biliyoruz ama merak ediyorum hiç birlikte resim yaptınız mı?
Y. K.: Biz birlikte hiç resim yapmadık. Birçok zaman birlikte sergiler açtık. Onun dışında sırf eğlence amaçlı sanat olmadan bazı resimler yapmışızdır ama birlikte sanat olmaz. Tabii ki birlikte gezdik, gördük birbirimizden beslendik ama sanata gelince ayrı bireylerdik.
U. K.: Kırk sene önce turist olarak Türkiye’ye gezmeye geldim. Trabzon’da eşim ressam Yusuf Katipoğlu ile tanıştım. Ve birbirimizden sanat anlamında çok etkilendik.
Sadelik ve şehir
Ursula Katipoğlu, sanatsal dilinin tuvale aktarımında her zaman için öncelikle renklerle düşünüp, sonrasında renklerin uyum ahenk ve zıtlığını, açık koyu dengelerini kurup formlarını ona göre yerleştirdiğini belirtiyor. İstanbul’da yaşadığı otuz yılı aşan zaman diliminden sonra ilginçtir ki, o bu şehrin kentsel değişim olgusuna, farklı bir açıdan bakıyor. Şehrin her bir yöresini kaplayan gökdelenlere hafif bir hayranlık duyarak bir tür anıtsal heykel tadında şehir manzaraları yapıyor.
Yusuf Katipoğlu ise, “Her resmim benim için taze bir nefes, ses, koku ve dokulu olmalıdır’’ diyecek kadar heyecanla bir tabloya başlar. Her ne kadar “Resimde ve yaşamımda meselem sadelik üzerine kurulmuştur” dese de hayallerinin define avcısı olduğundan tuvalini, aradığı defineyi bulana kadar kazırcasına işler.