Zeytin aşktır, zeytinyağı tadı, Ayvalık mekânı

Bin yüz yıllık anıt ağaçlarına gözü gibi bakanlar, zeytinyağına takıntılı şefler, Muhtar Kent, Şerif Kaynar, Madra ailesi gibi bölgeye gönül ve emek verenler ve 142 yıllık bir üretim zinciri, 49 dakikalık bir belgeselde buluştu.

Yazgülü Aldoğan

Yılın en keyifli zamanı, Ayvalık’a zeytin hasadına gittiğimiz aydı; eylülde, İstanbul, Ankara, İzmir’den, hatta dünyanın bir ucundan insanlar Ayvalık’ta buluşup gündüz zeytinbahçelerinde hasat şenliklerine katılır, akşam erken hasat, taze sıkılmış zeytinyağının şenlendirdiği yemeklere şarabı ve ekmeği katık ederek sofralarda muhabbetin belini kırarlardı. Pandemi nedeniyle bu yıl gidemediğimiz 23. Ayvalık Zeytin Hasadı Şenlikleri’nin görüntüleriyle hazırlanan, 49 dakikalık, yönetmen Erol Civan imzalı “Bir Zeytin Hasadı Hikâyesi” belgeseli bizi hem oralara götürdü, hem de anılarımızı, bilgilerimizi tazeledi. İzlerken duygulandım, burnumun direği sızladı, gözlerim doldu.

Belgeselde birkaç ana bölüm var: biri tabii ki zeytin hasadı, zeytinyağı üretimi; ikincisi “Zeytinyağına takıntılı şefler” ve “Gözümüz gibi bakıyoruz!” projesi içinde anlatılan 1100 yaşındaki anıt ağaçlar!

140 YILDIR KORUNUYORLAR

Sondan başlayalım, Midilli Adası’ndan mübadeleyle Ayvalık’a gelmiş Madra ailesinin kurduğu Komili, 140 yıldır zeytin ağaçlarına gözü gibi bakıyor. Ayvalık yöresinde 2 milyon zeytin ağacı var. Bilim insanlarının ve yöre halkının katkısıyla bu ağaçlar tek tek taranıyor ve teknik ölçümlerle içlerinden anıt ağaç niteliği olanlar tescilleniyor. Tescilli anıt ağaçların sayısı 81’den 250’ye çıkmış. Zeytin ağaçlarının kesilmesi yasak ama yer değiştirilmeleri mümkünken anıt ağaçlara dokunmak bile yasak! Kolay mı, bin küsur yıllık anıtlar onlar, neler görmüş, neler yaşamışlar, dilleri olsa da anlatsalar. Belgeselde de “Kocadelici” isimli ağacı tanıyoruz. Şahsen benim de bir iki anıt ağacı görüp sarılmışlığım, konuşmuşluğum var. Bu ağaçları ziyaret edebilmek için şimdi tur güzergâhları planlanıyor.

Ayvalık’la bütünleşmiş isimlerin bölge ve zeytinle ilişkilerini anlattıkları bölümde Muhtar Kent, Şerif Kaynar ve Sezai ve Salih Madra kardeşleri dinliyoruz. Buraya gönül ve emek vermiş, üretmiş, katkı sağlamış insanlar. Salih Madra, Ayvalık’ı “Tanrı’nın zeytin için özel olarak yarattığı bir yer” diye tanımlıyor.

ZEYTİNYAĞLIYA GÖNÜL VERENLER

Zeytinyağlı yemeklere gönül vermiş şefler ise Elif Edes Tapan, Ömür Akkor, Somer Sivrioğlu, Fatih Tutak ve Danilo Zanna, zeytinyağını niye sevdiklerini anlatırken “zeytin barıştır, zeytin medeniyetlerin ortasında yer alır, zeytin hafızada kalır, yemeklerimin de tadının hafızanızda kalmasını istiyorum” gibi özlü sözler söylüyorlar. Hazırladıkları yemekler gerçekten de zeytinyağında yüzerken tatları hafızamızdan çıkmıyor. Aslında benim için zeytinyağını pişirmek bile gerekmez. Siyez hamurundan pişmiş bir somun köy ekmeği, erken hasat taze sıkım zeytinyağı, biraz şarap ve güneş yeter bana mutluluk için. Bandır bandır ye, yanında kişnişli Çakızdez zeytini de olabilir, hatta Ayvalık loru da! Bu yıl kuraklık yüzünden zeytinyağı üretimi yarı yarıya düşmüş. Fiyat artışları kaçınılmaz. İhracata da yağ kalmamış. Ama üretici Bunge Global, “Zeytin pahalı değil, değerli bir üründür” diyor. Doğru, pırlantaya pahalı mı diyorsunuz? Belgeseli izlemek için: buradan ulaşabilirsiniz.