Zanaatı ve sanatı birleştiren meslek: LUTHIER

2001 yılından beri Maltepe Küçükyalı’daki mütevazi atölyesinde emek ve sabırla şiirsel bir mesleği icra ediyor Elif Kızılhan, luthier yani çalgı yapım ustası. Zanaatkâr bir sanatçı.

Elif Çoruh

Elif Kızılhan ile çalgı yapımını ve yapması, çalması kadar zor olan Tanbur’u konuştuk:

Çalgı yapımıyla ilgilenmeye ne zaman başladınız? Klasik Türk Müziğinde çalması çok zor olan çalgılardan biri tanbur, seçiminizde neler etkili oldu? 

1996 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, Türk Müziği Devlet Konservatuvarı Çalgı Yapım Bölümüne girdim, mesleğe böyle başladım. Hazırlık dâhil beş senelik bir eğitim aldım.  Bu süreçte branş seçmeniz gerekiyor. O yaşlarda farklı olmak ve herkesin elinde göremeyeceğiniz bir çalgı çalmak istiyorsunuz.  Bu duyguyla tanburu seçtim. Bir yaz döneminde ustam Sacit Gürel’le tanıştım, uzunca bir süre yanında çıraklık yaptım. Tanbur yapmaya ve tanbura eğilimim de böylece netleşmiş oldu.  Ama sonrasında da böyle narin bir sazı seçtiğim için hep mutlu oldum.  

'TANBUR İYİ BİR BAKIMA İHTİYAÇ DUYAR'

Tanburdan ve tanbur yapım sürecinden biraz bahsedebilir misiniz? 

Tanbur, mızraplı, perdeli ve tercihe göre yedi, sekiz telli bir çalgıdır. Heybetli bir görünüşü olmasına rağmen narindir, iyi bir bakıma ihtiyaç duyar. Ana hatlarıyla üç parçadan oluşur. Tekne, sap ve kapak. Tabii bu parçaları birleştirme süreci kullandığımız ağaçların kalınlığı ve inceliği sap gövde dengesi ve bir çok parametre sesin oluşmasına etki sağlıyor.

Bir tanburda kesinlikle olması gereken bir özellik var mıdır?

Tüm müzik enstrumanların dan benzer özellikler istenir, entonasyon, volüm, denge, ergonomi vs.. Ama tanbur bir tavır enstrumanı olduğu için her icracının beğenisi değişkenlik gösterebilir.

Sazendenin tercihleri ağaç seçimini de belirler mi? Tanbur için belli ağaç var mı? 

İcracılar çoğunlukla sesle ilgilenir. Önce tanburu denerler, sesine bakıp sonra hangi ağaç bu diye sorarlar. Enstruman ağacıyla, yapımıyla, dengesiyle bir bütündür. Teknede maun ardiç, kelebek, ceviz dut erik gibi akustik özelliğe sahip ağaçlar kullanırız. Sap ağacı her ustaya göre değişiklik gösterebilir, ben çoğunlukla akaju tercih ediyorum, kapak ağacı ise ladin, göknar, kanada sedir i olabilir.

KADIN LUTHİER SAYISI AZ

Kadın luthier sayısı ülkede hayli az, tanbur yapımcılığında da bir tek sizin isminiz geçiyor. Bu kadar detay gerektiren ve hata kabul etmez bir meslekte kadın olmanın avantajları var mı sizce? 

Kadın luthier sayısı ülkemizde az maalesef ve umarım sayımız her geçen gün artar. Bir mesleği yaparken kadın yada erkek olmanın bir kıstas olduğunu düşünmüyorum. Yapınız uygunsa ve yakınlığını varsa yapabilirsiniz.

Siz farklı çalgılar yapıyor musunuz? 

Yaylı tanbur, bazen yaptığım oluyor, bir dönem lavta da yapmıştım. Ama şuan yapmıyorum, sadece tanbur yapıyorum. Enstrümanlar canlıdır, aranızda bir duygu alışverişi olur. Yaptığınız enstrümanı çalmayı bilmek onunla konuşabilmek demektir.

'USTA ÇIRAK İLİŞKİSİ ÖNEMLİ'

Sizin mesleğiniz zanaattan sanata uzanan bir yol, ayrıca bir tanburisiniz. Yaptığınız çalgıyı çalabiliyor olmak ne kadar önemli? Ve zanaatçı olarak akademik eğitim mi yoksa usta çırak eğitimi mi daha ön planda olmalı? 

Bence yapılan enstrümanı çalmayı bilmek gerekiyor. Çünkü o zaman, onun ne dediğini duyabilirsiniz, aynı dili konuşmak gibidir bu. Ben dışardan dinlediğim bir tanburu elime aldığımda daha farklı hissediyorum. Onun eksikliklerini duyabiliyorum. Hatta her tanbur ayrıdır, benzer görünürler ama birbirine benzemezler.  Enstrümanlar canlıdır, aranızda bir duygu alışverişi olur, çalabilmek onunla konuşabilmek demektir. Ve benim ustalarımda hep çalan ustalardı. Bu yüzden de çok önemli olduğunu düşüyorum. Akademik eğitim ve usta çırak eğitiminde biri birinden daha önemlidir diyemiyorum. Çünkü akademik eğitim almış biri olarak, bunun bana çok şey kattığını düşüyorum. Liseden mezun ve mesleğe dair hiçbir bilgisi olmayan biriydim. Meslekle tanışmamı sağladı. Ayrıca hatırı sayılır bir çevre oluşturuyor. O dönem beraber okuduğum arkadaşlarımın hepsi müzisyen ve hepsiyle görüşüyorum.  Bununla beraber bu zorunludur diyemiyorum. Çünkü ustalarım böyle bir eğitimden geçmemişlerdi. Hatta bu meslekte ustanın yanında çıraklık yapmak gibi bir gelenek vardır. Yapıma dair her şeyi ustadan öğrenirsiniz. Akademik eğitim sart olmasa da usta çırak ilişkisinin önemli olduğunu düşünüyorum.