Yurttaş yoğun bakımda
İzmir’in sokaklarına, çarşısına ve pazarlarına indik. Yurttaşa ekonomiyi ve geçimi sorduk. Bir dokunduk, bin ah işittik...
Mehmet İnmezYıllardır kötü yönetilen ekonomi ve ardından Türkiye’yi etkisi altına alan koronavirüs, yurttaşı, sanayiciyi ve esnafı da mağdur etti. AKP hükümetinden beklediği desteği alamayan esnaf siftah yapmadan işyerini kapatmak zorunda kalıyor. Günlük kazanç elde edenin parası ise elektrik, su ve kirasına zor yetiyor. Böyle giderse, “Dükkânın kapısına kilit vururuz” diyen işletmeci karamsar şekilde kara kara düşünürken, asgari ücretle geçinen, yurttaşı ise işsizlik ve gelecek korkusu sardı. 1 yıl önce 50 lira ile pazar alışverişini yapan yurttaş bugün ise 150 liradan aşağı pazar arabasını dolduramıyor. En ucuz yemek kuru fasulye yüzde 40 arttı...
İzmir’de 2019 yılında 28 icra dairesinde açılan davaların sayısı 458 bine ulaştı. Yani her 10 kişiden biri icralık durumda. “Ekonomide umut var mı” diye soruyoruz, “Güneş her gün doğar. Umudumuz tükenmez. Ama bu sistemle, bu ekonomi ile zor” cevabını alıyoruz.
KIT KANAAT GEÇİNİYORUZ
Eren Karaca (Pazarcı)
“Vergiler çok yüksek. Her şeyden vergi alınıyor. Buna rağmen bütün hizmetler paralı. Halkın alım gücü çok düşük, tezgâha gelip dakikalarca alıp almamak arasında düşünen insanlar görüyoruz. Vatandaş her üründen azar azar alıyor. Çoğu alışveriş arabasını doldurmadan evine dönüyor. Bu yüzden biz de para kazanamıyoruz, kıt kanaat geçiniyoruz.”
Mustafa Kara (Esnaf)
“Kiraları ödeyemiyoruz, benim ve ailemin kredi kartları patladı. İşlerin olmamasından dolayı işçi çıkarmak zorunda kaldım. Geçen yıllara göre, günlük ciro yüzde 95 düştü. Kemeraltı Çarşısı’nda adım atacak yer bulunmazdı. Şimdi ise sokaktan geçen müşterinin gelmesi için gözünün içine bakıyoruz. 20 lira siftah yaptığım günler oluyor. Bu para ile elektrik, su, kirayı mı ödeyeyim. Yoksa günlük 18 lira otopark parasını mı ödeyeyim. Herkes için sıkıntılı bir dönem. Umudumuz kalmadı. Bu ülkede geçinmek ve yaşamak zor oldu artık. Yıllardır kötü giden ekonomi pandemi ile tamamen bizi boynumuzu kırdı.”
Ali Ceran (Bakliyatçı)
“Fiyatlar yüzde 50 oranında arttı. Biz toptancıdan pahalı alıyoruz. Mecburen yurttaşa yansıtmak zorundayız. Kuru fasulye geçen sene 13 lira idi, şimdi 18 ile 20 lira arasında değişiyor. 4 ay önce aldığım un torbasına 30 lira zam gelmiş. Ekonomi kötü olduğu için alım gücü düştü. Artık vatandaş işyerinin önünden geçmeye korkuyor. ‘Fiyatlar uçmuş’ yorumunu yapıyor ama bizim burada bir suçumuz yok. Her şey pahalılaştı. Yurttaş ve esnaf zor durumda. Kiramızı zor çıkarıyoruz. Bazı aylar kirayı ödeyemiyorum. Emekli maaşımı kiraya yatırmak zorunda kalıyorum. Birçok esnaf senedi ve çekleri ödenmediği izin haciz durumuna düştü. 2-3 yıldır herkes zor durumda. Açık ve net olarak yurttaş iç kanama geçiriyor. Her an ölebilir, yere yıkılabiliriz.”
İlknur Meral (İşçi)
“Daha önce 70 lira ile girdiğim pazardan şimdi 150 liradan aşağı çıkamıyorum. Her şey zamlı bir şekilde karşımıza çıkıyor. Önceliklerimiz artık gıda oldu. Çocuklarımızın istediklerini alıyoruz sadece. Lüks alımları erteledik. Birçok insan zor durumda. Evine ekmek götüremeyen insanlar var. Ülkede bazı şeyler değişirse, ekonominin de değişeceğine ve düzeleceğine inanıyorum.”
İsmail Telbaş (Emekli)
“Emekli maaşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Ev kira olmadığı halde ek hesaptan para çekmek zorundayız. Her şey o kadar pahalı olmuş ki 3 ay önce 7 liraya aldığım 15 adet adet yumurta şimdi 15 lira olmuş. Herşey otomatik zamlanıyor ama bizim emekli maaşları yerinde sayıyor. Bir mal alıyorsun dolar yüzünden pahalı diyorlar. Artık zaruri ihtiyaç dışında hiçbir şey alamaz olduk. Artık evi kirada olan, asgari ücretli çocuklu ailenin halini düşünemiyorum.”
İsmail Saka (Mimar)
“13 aydır bir tane proje çizemedim. Bir ülkenin ekonomisinin iyi gidip gitmediğini inşaatlardan, fabrikalar ve yapılan projelerden anlayabilirsiniz. Eğer bunlar yapılmıyor yerinde duruyorsa ekonomi bitmiştir. Mühendislerin yüzde 95’inin işsiz kaldığı Türkiye’de yine umutsuz değiliz. Her gün güneş doğuyor, umudumuz var. Ama bu sistem ve ekonomi ile yürümez.”