Yunanistan'da ‘Müslüman azınlık’ vurgusu

65 yıl sonra, Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı” olarak Yunanistan ziyaretinde “Müslüman” vurgusu ön plana çıktı.

Sezin Öney

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batı Trakya’daki Türkleri ziyaret ettiği Gümülcine/Komotini programı, Atina’daki “Lozan Krizi” ertesi, hasar kontrolü ile geçti dense yeridir. Hükümet sözcüsü Dimitris Tzanakopoulos, Atina öncesi sonrası çeşitli kereler yaptığı açıklamalarda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Batı Trakya ziyareti, namaz ve özel bir yemek içermektedir, başka tür ve çeşitte bir etkinlik olmayacaktır” demişti. Program çerçevesinde, Gümülcine’deki “Celal Bayar Azınlık Lisesi” de ziyaret edilecekti; ancak programın bu kısmı gündeme bir geldi bir çıktı.

Bir parantez açalım: Bu liseye neden Celal Bayar’ın adı verilmiş ve Bayar, neden Yunanistan’ı 1952’de ziyaret etmiş?

Yunanistan’da iç savaş dönemi ertesi, Türkiye’nin Batı Trakya Türklerinin sorunlarıyla ilgili talepleri 1951’de, bir “Kültür Antlaşması” imzalanmasıyla sonuçlanmıştı. Bayar’ın ziyareti de, bu antlaşma çerçevesinde, “Celal Bayar Lisesi”nin açılması ertesinde gerçekleşmişti. İlginç bir başka husus; Bayar’ın eşi Reşide Hanım, özellikle ne bu ziyarette, ne de öncesinde Yunanistan Kralı Paul ve Kraliçesi Frederica Türkiye’ye geldiğinde protokolde yer aldı. Zira, Bayar ailesinin Kurtuluş Savaşı döneminde yaşadığı bir “çatışma travması” vardı. Hatta, Reşide Bayar bu iki protokole “tavır koyarak”, evlerinin bulunduğu Bursa’ya gitti. Celal Bayar, “devlet adamı” olarak zor adımı atmayı seçmişti ama Reşide Hanım farklı düşünmüştü. Diğer bir tarihi not olarak da, Bayar’ın ziyareti esnasında, Gümülcine’deki okulun tabelasındaki “Müslüman” okulu yerine “Türk” okulu ibaresi gelmişti.

65 yıl sonra, Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı” olarak ziyaretinde ise “Müslüman” vurgusu ön plana çıktı. Erdoğan, daha önce Başbakan Aleksis Çipras ile yaptığı basın toplantısında, “Batı Trakya Türk Azınlığı’nın bir diğer ifadeyle Müslüman Azınlığının” ifadesini kullanmıştı. Gümülcine’de Chris & Eve Oteli’ndeki yemekte yaptığı konuşmada ise şöyle dedi: “Türküyle, Romanıyla, Pomağıyla biz biriz beraberiz, burada hiçbir şeyimiz yok. Az önce söyledim ya, yaratılanı yaratandan ötürü sevdik biz. Benim indimde ha Türk olmuş, ha Pomak olmuş, ha Roman olmuş biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik mi bitti iş! Bitti! Bunun aksini kimse iddia edemez! Eğer birileri bunun aksini iddia ediyorsa kendisini çek etsin!”

Erdoğan, bir de “program dışı” bir konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı’nın ekibine eşlik eden Yunan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Amanatidis’i biraz telaşlandırdı. Erdoğan, Celal Bayar Okulu’nun bahçesinde toplanan kalabalığa hitaben emprovize bir konuşma yapmak isteyince Amanatidis, “Ama böyle anlaşmamıştık, programda bu yoktu” diyerek müdahale etmeye çalıştı. Ancak, mikrofon o sırada bulundu ve Erdoğan da konuşmasını yaptı.

Cumhurbaşkanı, bu konuşmada da ortak din vurgusu yaptı ve şöyle dedi:

“Yunan vatandaşı olarak tüm bölgedeki soydaşlarımızın da ister Türk ister Pomak olsun hep birlikte bu sorunların giderilmesi bence Yunanistan’daki birliği, beraberliği, dayanışmayı çok daha güçlendirecektir.”

Erdoğan, Batı Trakya’daki azınlığın sıkıntılarını ziyareti boyunca şöyle çerçevelemişti:

“Şu anda Yunanistan’ın kişi başına 15 bin euro milli geliri var, ama Batı Trakya’da 2 bin euro. Özellikle inançlarını yaşaması konusunda da sıkıntılar var. Hâlâ bir Başmüftülük sorunu çözülmemiştir. Başmüftünün atamayla geldiğini görüyoruz. Lozan ne diyor? Seçimle gelir diyor. Türkiye’de de Patrik seçimle gelir. Batı Trakya’da bir atanmış müftü var. Ama biz atanmışla değil seçilmişle yapıyoruz bu işi. Bu konuda yıllardır hiçbir netice alamadık. İşte bu da Lozan.”

Yunanistan’da, “Müslüman azınlık” olarak tanımlanan, çoğunluğu Türkçe konuşan ve Batı Trakya’da ikamet eden yaklaşık 150 bin kişilik bir grup yaşıyor.

Erdoğan’ın ziyareti öncesi, bazı Türklerin evlerine mavi boya ile “haç” işareti çizilmesi ve bazı yerlerde, Türkçe olarak, “Erdoğan gidecek ama siz kalacaksınız” yazılı fotokopilerin yere atılı olarak bulunması, yaşanan tuhaf ve kaygı verici olaylardı.

Erdoğan’ın ziyaret güzergâhında, alınan güvenlik önlemleri çok sıkıydı. Yaklaşık 100 kişilik bir grup da karşıt gösteri yaptı. Ziyaret öncesi, Türklerin kendi aralarında, “FETÖ”cü tartışması da yaşandı ve Türkiye’de de sıklıkla rastlandığı üzere, başkalarına bu suçlamayı yapanların kendilerinin Fethullah Gülen’i öven sosyal medya paylaşımları ortaya çıktı.

Söylem değişikliği

Ziyarete ilişkin bir başka not da Erdoğan’ın, 2004’te gerçekleştirdiği ziyaretten farklı biçimde, “asimilasyon” yorumunu değiştirmesi. Başbakanlığı döneminde Gümülcine’de şöyle konuşmuştu:

“Aslolan şudur: Asimilasyona uğramadan, bu toplumun içerisinde yani Yunanistan’ın kendi yasaları, kuralları içerisinde yaşamı sürdürmektir. Geleneği, göreneği, kültür değerleriyle vs... Bu neyi gerektirir, eğer burada yaşayacaksak, bunu yapmak zorundayız. Aynı şey Almanya’daki kardeşlerimiz için de geçerli. Orada 2.5 milyon kardeşimiz var. Bunların 650 bini oranın vatandaşı olmuş, şimdi kalkıp da ‘buranın kurallarını saymıyoruz’ derlerse Almanya’ya ne yaparlar? Hiçbir şey. Ama kendilerine çok şey. Öyleyse oranın kuralları, yasaları içinde oradaki güçlerini artırarak, daha huzurlu, daha mutlu yaşam koşulları içinde yaşamak”.

Bu seferki ziyarette ise şu ifadeleri kullandı: “Yunanistan devleti, benim soydaşlarımdan asimile olmasını istememeli. Entegrasyon ayrı bir konu ama asimile olmasını istememeli. Çünkü biz, hiçbir farklı etnik unsurdan bunu bugüne kadar istemedik ve istemeyiz.”