Yüksekdağ’a ‘farklı hukuk’
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, HDP’li Figen Yüksekdağ’ın “terör örgütü propagandası” suçundan aldığı mahkûmiyet nedeniyle parti üyeliğini düşürmesi tartışma yarattı. Siyasi Partiler Yasası’na göre Yargıtay’ın böyle bir yetkisi yok.
KEMAL GÖKTAŞYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, daha önce milletvekilliği düşürülen ve cezaevinde olan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ın “terör örgütü propagandası” suçundan almış olduğu mahkûmiyete dayanarak siyasi parti üyeliğini düşürmesi iki açıdan tartışma yarattı. İlk olarak, Yüksekdağ’ın işlediği suçun parti üyesi olmasına engel teşkil etmediği belirtiliyor. Siyasi Partiler Kanunu’nda terör eylemlerinden mahkûm olanların siyasi parti üyesi olamayacakları hükmü yer alıyor. Tartışma, Yüksekdağ’ın mahkûmiyetine neden olan “terör örgütü propagandası” yapma suçunun “terör eylemi” olup olmadığı konusunda düğümleniyor. Terörle Mücadele Kanunu’nda terörün tanımı yapılırken “cebir ve şiddet kullanma” unsuru yer alıyor. Aynı kanunda “terör suçları” da tek tek sıralanıyor ve bunların arasında Yüksekdağ’ın mahkûm olduğu “propaganda” suçu yer almıyor. Bu nedenle Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesi de, siyasi parti üyeliğinin silinmesi de hukuken oldukça sorunlu bulunuyor.
Bu konudaki ikinci tartışma ise Yargıtay Başsavcılığı’nın resen üyeliği düşürüp düşüremeyeceği konusunda yaşanıyor. Siyasi Partiler Kanunu’nda Başsavcılığa böyle bir yetki verilmiyor. Kanuna göre partilerin Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı işlem yapmaları halinde Yargıtay Başsavcılığı’nın konuyu Anayasa Mahkemesi’ne götürme yetkisi var. Uzun yıllardır yapılan uygulamaya göre de Başsavcılık önce partiden üyelik yeterliliğini kaybeden kişinin üyelikten çıkarılmasını istiyor. Parti bu talebi yerine getirmezse ‘ihtar’ talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce parti üyeliğinden çıkarılmasını isteyen dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu da AYM’ye başvurmuştu. AYM ise Erdoğan’ın kurucu üyelikten çıkarılması için AKP’ye ihtar vermiş ancak üyelik ve ona bağlı olarak genel başkanlık görevinin devamına hükmetmişti. Erdoğan, partisinin Kurucular Kurulu üyeliğinden istifa etmiş buna rağmen Kanadoğlu, AKP’nin ihtar kararına uymadığı gerekçesiyle kapatılması istemiyle AYM’de dava açmıştı. Ancak bu davayı uzun yıllar görüşmeyen AYM, ihtar yaptırımına uymayan partinin kapatılacağına ilişkin kanun hükmünü anayasaya aykırı bularak iptal edince, dava da 2009’da düşmüştü.
Uzun dönem Yargıtay Başsavcılığı’nda görev yapan kapatılan YARSAV’ın kurucu başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da, Yüksekdağ’ın mahkûm olduğu Terörle Mücadele Yasası’nın 7/2. maddesinin terör suçu sayılamayacağına dikkat çekti. Eminağaoğlu, Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesine ilişkin işlemin AYM tarafından iptal edilmesi gerektiğini belirtti. Eminağaoğlu, Yargıtay Başsavcılığı’nın da re’sen üyeliğin düşürülmesine karar veremeyeceği, geçmiş uygulamalarda olduğu gibi bu konuyu AYM’ye götürürek ilgili partiye ihtar verilmesini talep etmesi gerektiğini söyledi. Eminağaoğlu, 2009’da ihtara uymayan partinin kapatılacağına ilişkin hükmün iptal edilmesinden sonra bu konuda bir düzenleme yapılmadığına da dikkat çekti.