YSK’nin iki yüzü

Nisan ayında mühürsüz oylar için uluslararası sözleşmelere dayanan YSK, mayıs ayında başka bir başvuruda uluslararası sözleşmelerin uygulanması talebini reddetti.

KEMAL GÖKTAŞ

Anayasa değişikliği için 16 Nisan’da yapılan referandumda, kanuna aykırı olarak mühürsüz oyların geçerli sayılmasına ilişkin kararında ‘kanunu değil, uluslararası sözleşmeleri uyguladığını’ belirten YSK, 23 Mayıs’ta evsizlere oy hakkı için yapılan başvuruda ise uluslararası sözleşmeleri uygulamayı reddetti. YSK böylece referandumda verdiği kararın hukuk dışı olduğunu da bir ay sonra verdiği bu kararla ortaya koymuş oldu.

Evsizlere oy hakkı

Eşit Haklar İçin İzleme Derneği 4 Nisan 2017’de YSK’ye evsiz vatandaşların da oy kullanmasının sağlanması için başvurdu. Başvuruda Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 25. maddesine göre, evsiz vatandaşların da oy kullanabilmesi gerektiği belirtildi. Başvuruda yasal düzenlemelere yer verilerek “Ekmek alırken, toplu taşıma araçlarına binerken diğer yurttaşlarla aynı ücreti ödeyen, kazandığı her kuruştan aynı oranda vergi ödeyen evsiz yurttaşların seçme hakkının ortadan kaldırılması sonucunu doğuran bu düzenlemeler yurttaşlar arasında ekonomik durum temelli ayrımcılığa yol açmaktadır. Ayrımcılık Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmeler ve anayasada yasaklanmıştır. Alınabilecek küçük önlemlerle, ilgili düzenleme ile murad edilmeyen ayrımcılığın ortadan kaldırılması olanaklıdır” denildi.

YSK kararını unuttu

YSK önce başvuruya cevap vermedi. 30 günlük yasal süre geçince dernek yetkililerine kurulun başvuruya ‘dosyasına kaldırılması’ notu düştüğü, başkaca bir işlem yapılmayacağı bilgisi iletildi. Bu bilgi üzerine dernek hem ikinci kez YSK’ye, hem de Ombudsman’a başvurdu. Ombudsmanlık başvuruyu idari başvuru yolları tüketilmediği için Başbakanlık ve YSK’ye gönderdi. YSK bunun ardından 23 Mayıs’ta bir karar almak zorunda kaldı. Kararda oy vermeye ilişkin Seçimlerin Temel Hükümleri Hakkında Kanun’la getirilen düzenmelere göre ‘adresi olmayan’ bir kişinin oy kullanamayacağı belirtildi. Kararda “Mevcut yasal mevzuat çerçevesinde; seçmen kütüklerinin, adres kayıt sistemindeki veriler esas alınarak hazırlanması esas olup yasal mevzuat değişikliği yapılmadan Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sisteminde kayıtlı olmayan vatandaşların seçmen kütüklerine kaydı ve oy kullanmaları mümkün değildir” denilerek evsizlere oy kullanma hakkı verilmesi talebi reddedildi.

Evsizlere oy hakkı verilmesine “yasa değişmeden bir şey yapamam” yanıtını veren YSK, 16 Nisan referandumunda ise yasanın açık hükmünü uygulamamıştı. YSK’nin mühürsüz oyları geçerli sayan kararında seçmenin mühürsüz oy pusulası ve zarfla oy kullanması konusunda hiçbir kabahatinin olmadığı, bu yüzden seçme hakkının elinden alınmasının “katılma hakkının özünü ortadan kaldıracak bir sonuç yaratacağı” ileri sürülmüş ve anayasanın, insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerle yasaların çelişmesi halinde uluslararası sözleşmelerin uygulanacağına ilişkin 90/5. maddesi ile bu maddeye bağlı olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin serbest ve demokratik seçim hakkını düzenleyen Ek 1 No’lu Protokolün 3. maddesini uygulamıştı.

‘Hukuksuzluk itirafı’

Yani YSK, yasa ile uluslararası sözleşmenin çeliştiği yerde uluslararası sözleşmeye öncelik verdiğini ileri sürmüştü. Üstelik YSK uluslararası sözleşmeyi uygularken yasanın ‘sahteciliği önlemek’ için mühürsüz oyları geçersiz saydığını dikkate almamış böylece uluslararası sözleşmeyi de amacına aykırı biçimde yorumlamayı tercih etmişti. YSK’nin evsizlere ilişkin kararında ise yasayla uluslararası sözleşmelerin açıkça çeliştiği bir konuda uluslararası sözleşmeden bahsetme gereğini bile duymadan başvuruyu reddetmesi, referandum kararındaki çifte standardı ve hukuk dışılığı ortaya koymuş oldu.