Yordam Kitapevi'nin kurucusu Erdoğan: Amacımız umudu büyütmek
Kurucusu olduğu Yordam Kitap’ı “amacı umudu büyütmek olan bir yayınevi” olarak tanımlayan Hayri Erdoğan’la geride kalan 10 yılı konuştuk.
Ezgi AtabilenHayri Erdoğan’la yayınevi temsilcilerinin Barış İçin Akademisyenler’e destek amacıyla İstanbul Kitap Fuarı öncesi yaptıkları eylem planı toplantısında tanışmıştık. Yerinde duramıyor, oradan oraya koşuşturuyor, meslektaşlarının bir araya gelmesinden duyduğu heyecan gözlerinden okunuyordu. Geçenlerde, 10. yılını kutlayan ve kurucusu olduğu Yordam Kitap’ı konuşmak üzere yeniden buluştuk. Cağaloğlu’ndaki yayınevine girdiğimde aynı sofranın etrafında buluşmuş bir aileyi andıran yayınevi ekibini öğle yemeği masasında yakaladım. Hayri Bey’in masasındaki örtünün toplanmasının ardından başladık söyleşiye. Aşağıdakiler de söyleşimizden bu sayfaya sığanlar...
-Yordam Kitap nasıl kuruldu?
2006’da bir grup arkadaşımla dünya görüşümüz, yayıncılık anlayışımız doğrultusunda bir yayınevi kurmaya karar verdik. 16 yıl boyunca bir yayınevinde yayın yönetmenliği ve editörlük yapmıştım. Bizim gibi düşünen, amaçlarımızı benimseyen çok sayıda akademisyen ve Marksist yazarın desteğini de kısa sürede aldık ve yola çıktık. Yol boyunca bu destek arttı. Okurlar kısa sürede yayınevini benimsedi, yayınlarımıza sahip çıktı. Pek çok zorluğu, emeğini bedelsiz ortaya koyan insanların fedakârlığıyla aştık. Bu nedenlerle ortak emeğin ve dayanışmanın kolektif ürünüdür Yordam Kitap.
-10 yılı geride bıraktı Yordam. Neler yaşadınız bu süreçte?
Heyecanla, nefes nefese koştuğumuz bir 10 yıl oldu. Bu 10 yıla 300 kitap sığdırdık. Yordam Kitap’ın kurulduğu dönemde, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasından ve dünya çapındaki neoliberal saldırılardan ötürü Marksizm artık modası geçmiş bir ideoloji gibi görülüyordu. Biz bunun gerçek olmadığını, kapitalizm yasalarının tüm dehşetiyle işlediğini, her alanda sorun ve yıkım ürettiğini görüyorduk. İçinde yaşadığımız bu kötülükler dünyasını anlamak ve değişimin yönünü göstermek için başvurulacak kılavuzun ise Marksizm olduğuna inanıyorduk. Öte yandan, sol yayınevlerinden çıkan kitapların gerek çeviri, gerek Türkçe kullanımı, gerek görsel-estetik bakımından zayıf olacağı algısını da yıkmak istiyorduk. Yordam Kitap, çevirisi, baskı kalitesi, görsel değeriyle ortalamayı yakalayan ve aşan kitaplar yayımlayarak, küçük bir yayınevinin de yüksek kalitede işler yapabileceğini gösterdi. Geri dönüşler, özenimizin ve titizliğimizin okurlarca anlaşıldığını ve önemsendiğini gösteriyor.
-Bu skala içerisinde ilk kitabı Sayın Başkan olan ve 10. yılda başlattığınız Yordam Edebiyat’ı nereye koyuyorsunuz?
İnsanın her halini, ezilen insanın sorunlarını, acısını, ruh zenginliğini, sömürüyü, sömürüye karşı verilen mücadeleyi, insanlık tarihi içindeki çeşitli aşamaları ve olayları edebiyat diliyle kurgulayan eserlere yer vermek Yordam Edebiyat’ın kuruluş amacını oluşturuyor. İnsanlığın ortak edebiyat değerleri haline gelmiş 19. yüzyıl dünya klasikleri de yayınlarımız içinde önemli bir ağırlık oluşturuyor. Fena da gitmiyor; Yordam Edebiyat’ta 25. kitaba yaklaştık.
Akademisyenlere destek
-İşten atılan akademisyenler için bir dayanışma projeniz var diye biliyorum. Anlatır mısınız?
İşten atılan akademisyenlerle zaten çeviri işbirlikleri yapıyoruz. Ayrıca Ankara’dan bir grup hocanın içinde olduğu bir projeyi sonuçlandırmak üzereyiz. Prof. Dr. Ahmet Haşim Köse’nin öncülüğünde, o henüz işten atılmadan önce, okullarda ders kitabı olarak önerilebilecek iki çeviri kitabı yayın listemize almıştık: Makro Ekonomi ve Mikro Ekonomi. Gerek kitabı basan İngiliz yayınevi Pluto Press gerekse kitapların yazarları Ben Fine ve Ourania Dimakou, bu dayanışmaya katkıda bulunarak hiçbir bedel talep etmedi. Bu kitaplar, çevirmen-akademisyenlerin gönüllü emeğiyle çevriliyor, tüm gelirini de işlerinden atılmış akademisyenlere sunacağız.
-Ticari kaygı gütmeden yayınevini nasıl yaşatabiliyorsunuz?
Kitap seçimimizi ticari kaygılar değil, amaçlarımız ve yayın çizgimiz belirliyor. Niteliğe, içeriğe önem veren okurlardan gördüğümüz destekle anladık ki, seçiminiz doğruysa, kitaplarınız bugün veya yarın mutlaka okurunu buluyor. Bu da yayınevinin yaşarlığını güvenceye alıyor. Kuşkusuz, biz kaderini toplumsal mücadeleye bağlamış bir yayıneviyiz. Toplum baskı altına alındığında, ağır bir karanlık çöktüğünde, bizim yayıncılığımızın da gerilemesi, sorunlar yaşaması kaçınılmazdır. Ama o kadar umutsuz olmak için bir sebep yok. Umut eden insanlar oldukça, amacı, umudu büyütmek olan bir yayınevi de yaşayacak, dahası serpilip gelişecektir.
Zola’dan Soma’ya..
-Zola’nın Germinal kitabının gelirini de Soma’ya gönderiyordunuz. O devam ediyor mu?
Madencilerin hayatını anlatan Germinal’in yayını, acı bir tesadüfle, 301 işçinin hayatına mal olan o facianın yaşandığı günlere denk geldi. Türkiye tarihinin bu en büyük iş cinayeti belleklere kazınsın ve yenileri yaşanmasın diye kitabı Somalı madencilere adadık. Kitabın gelirini de babalarını faciada kaybetmiş dört kız çocuğuna burs olarak veriyoruz. 2014 Ağustos’undan beri verilen bu bursu, kitap satmaya devam ettikçe sürdüreceğiz. Okurlarımızın desteğiyle, bu bursu, ilkokul çağındaki bu çocuklarımız liseyi bitirene kadar sürdürebileceğimizi umuyoruz.