Yolsuzluk ve rüşvet iddialarını böyle savundular
Türkiye ’yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda İki bakan çocuğu, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Arslan, Rıza Sarraf’ın da aralarında bulunduğu 24 kişinin tutuklandığı operasyon sonrası gündeme gelen iddialara suçlanan kişilerin ne savunma yaptığı ayrıntılarla araştırıldı.
cumhuriyet.com.tr
RIZA SARRAF İDDİALAR
Soruşturmada en kritik rolde Rıza Sarraf’ın ismi ön plana çıkıyor. Sarraf’ın üç bakanla rüşvet vererek geliştirdiği ilişkiler sayesinde Halkbank üzerinden ve kuryelerle, kaynağı belirsiz yüksek meblağlı para transferleri ve altın kaçakçılığı yaptığı iddia ediliyor. 1 Ocak’ta Gana’dan getirilen 1.5 ton kaçak altın ülkeye giriş yaparken gümrük memurlarınca fark edilince rüşvet verilerek kargo malzemesini doğal taş olarak evrak hazırlatıp Dubai’ye gönderdiği, AKP ’nin anket çalışmalarını finanse etmek için, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın danışmanlarından Mehmet Sarı’ya 352 bin TL verdiği, ailesini rüşvet vererek Türk vatandaşlığına geçirdiği iddia ediliyor.
RIZA SARRAF'IN SAVUNMASI
“Ben ağabeyimin Türk vatandaşlığına geçmesi için yol yordamı öğrenmek amacıyla bakan Muammer Bey’den sordum. O da bana yasal yolları izah etti. Muammer Güler Bey’e veya oğlu Barış Güler’e herhangi bir para vermedim. R. Bey’in elde ettiği primlerden bana 200 bin dolar para verdi. Ben de bunu Barış Güler beyefendiye verdim. Çünkü R. Bey’in Barış Bey’e borcu vardı. Halk Bankası’ndaki İran parasını 0.05’ini rüşvet olarak Zafer Çağlayan’a ödenmesi hususu söz konusu değildir. Biz sadece Halk Bankası’nın resmi komisyonlarını ödüyorduk. Süleyman Aslan isimli sayın genel müdürüme de herhangi bir rüşvet, komisyon vermedim. Kendisine bir okul yaptırmak istediğimi söyledim. Kendisinin okuduğu Çorum Osmancık İmam Hatip Lisesi’ni yaptırabileceğimi söyledi. Kendisi benden birkaç gün süre istedi... Yine kendisinin bahsettiği gibi Balkan Üniversitesi’ne destek amacı ile bağışta bulundum.”
MUAMMER VE BARIŞ GÜLER İDDİALAR
Evinden 6 para kasası ve yüklü miktarda dolar, euro ve TL bulunan Barış Güler, ‘Rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek’ suçlarından tutuklanarak Metris Cezaevi’ne gönderildi. İşte Güler hakkındaki iddialar: Sarraf’ın yakınlarını Türk vatandaşlığına geçirmek için rüşvet almak, Çin’de Sarraf’ın hayali ihracat yapan firmalarının sıkıntı yaşamaması için referans mektubu yazılması, Emniyet Müdürü Orhan İnce’nin Sarraf’ın yolsuzluklarını MASAK’a şikâyet ettiği gerekçesiyle 400 bin dolar karşılığında başka ile sürülmesi, Sarraf’ın trafik uygulamalarında durdurulmaması için 1.5 milyon dolarlık rüşvet karşılığında koruma polisi tahsisi.
BARIŞ GÜLER’İN SAVUNMASI
“Şüpheli olan R.B., Rıza Sarraf’ın yanında çalışıyordu. Bana olan borcunu Sarraf, ona verdiği komisyondan bana ödedi. Toplam alacağımızın yüzde 10’unu ancak alabildik. Rıza Bey hayırsever ve saygılı biri olarak tanırız. Kendisi ile para karşılığı iş yapmam söz konusu değildir. Sadece hava yolu ile seyahat eden birisi olarak kayıtlar incelendiğinde babam ile ne kadar az görüştüğüm ortaya çıkacaktır. Hiç bir emniyet mensubunun görev yeri değişikliği için aracı olmadım.”
MUAMMER GÜLER’İN SAVUNMASI
“Oğlumun evinde bulunan para sattığı villanın parasıdır, bütün evrakları vardır. Tüm delilleri belgeleriyle sunacağım. O paralar oğlumun Bahçeşehir’deki villasının satışından elde edilen paradır. Bütün belgeleri de mahkemede ibraz edilmiştir. Satış sırasında ipotek sorunu doğmuş. Dolayısıyla paranın bankaya konulması halinde kaynağının gösterilmesi mümkün değil. Kasanın nedeni ise oğlumun biraz pinti olması.”
SÜLEYMAN ARSLAN İDDİALAR
Amerika’da şubesi bulunmadığı için Çin, Dubai ve Türkiye üçgeninden İran’a giden paraların Halkbankası üzerinden transfer edildiği, Genel Müdür Süleyman Arslan’ın İran’a giden paraları transfer etme karşılığı 16 milyon TL rüşvet aldığı iddia edildi. Aslan’ın evinde yapılan aramada kütüphanedeki ayakkabı kutuları içerisinde 4,5 milyon dolar bulunduğu kamuoyuna yansıdı.
SÜLEYMAN ARSLAN'IN SAVUNMASI
“Bizim bankamız İran ile olan işleri tek başına yapan bir bankadır. Rıza Sarraf’ta hayırsever bir kişiliği olduğunu ve hayırlara vesile olmak istediğini söyleyince o anda aklıma mezun olduğum Çorum Osmancık İmam Hatip Lisesi geldi. İhtiyaçları ona aktarınca masrafları ödemeye hazırım dedi... Ancak teknik nedenlerle projeye başlayamadığımız için söz konusu hayır amaçlı olarak verilen paraları kendi nezdimde tuttum. Hatta Çorum Milletvekilimiz Cavit Bağcı’ya yanında bulunan bir misafiri de varken durumu bildirdim. 7 milyon TL’nin hayır amaçlı biriktiğini ve hazır olduğunu söyledim. Bir de bunun yanında Makedonya’da bir üniversite yapma söz konusudur. Uluslar arası Balkan Üniversitesi isimli üniversitedir. Bu üniversitenin mütevelli heyeti başkanı olan Hüseyin Bürge isimli İstanbul Milletvekilimiz “Türkiye’de bağış var. Makedonya’ya iletmekte zorluk çekiyoruz” deyip benden yardım istediler. Ayrıca oğlu olan C. B. vasıtasıyla 1 milyon 950 bin Euro’yu fiziki olarak bana getirip teslim ettiler. Bunun ilk 450 bin Euro sunu göndermekte zorlandık. Çünkü Makedonya yerel hukuku bağış kabulünde çok zorluk çıkartıyor. Para girişinde zorluk çıkartıyor. Bu süreç içerisinde bu para da bende evde kaldı. Çünkü bankaya herhangi bir kasaya koyduğumuz zaman kimin adına ve niçin konulması gerektiğini tutanakla belirtmemiz lazım. Bu paralar da evde duruyordu. Rıza Sarraf isimli işadamı hayır yapmak istediğini söyledi. 500 bin Euro’yu kendi imkânlarıyla oraya gönderdi. Geri kalanını göndermekte zorlandığı için getirip benden yardım istedi. Bana teslim etti. Bu paraların Makedonya’ya neden gidemediğine ilişkin tüm yazışmalar ve değerlendirmeler bankadaki kayıtlarda mevcuttur.”
ZAFER ÇAĞLAYAN VE OĞLU KAAN ÇAĞLAYAN İDDİALAR
Rıza Sarraf’ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın danışmanına ‘anket parası’adı altında 352 bin lira verdiği, rüşvet karşılığında bakan Çağlayan’ı her türlü işlerinde kullandığı, ithalat işlemlerinde usulsüzlük yapılarak karşılığında 105 milyon lira rüşvet verildiği, Teknik ve fiziki takipte Zafer Çağlayan’a toplam 32 milyon euro, 6.7 milyon dolar, 3.4 milyon lira ve 300 bin İsviçre Frangı ödeme yapıldığı iddia edildi.
Yine Sarraf tarafından Bakan Çağlayan’a lüks saat hediye edildiği, Sarraf’ın bakanın oğlu Kaan Çağlayan vasıtasıyla irtibat kurulduğu, ve Özel Kalem Müdürü Onur Kaya, Bakan Çağlayan ve Sarraf arasında kırmızı hat olarak tabir edilen telefon hattı oluşturulduğu da iddialar arasında yer aldı.
KAAN ÇAĞLAYAN’IN SAVUNMASI
“Burada bulunan şüphelilerden sadece özel kalem müdürü olan Onur Kaya ile Rıza Sarraf ile ikili dostluğumuz vardır. Daha doğrusu aile dostluğumuz vardır. 8 ay önce düğünümde sağ olsun, eşi gelip sahne almasına rağmen sadece sahne masrafını talep ettiler. Onun dışında herhangi bir ücret talep etmediler. Aile dostluğumuz dışında kendisinden hiçbir şey almadık veya vermedik. Kendisi sadece dostluğunun gereği bana bir takım elbise almıştı ve bir de beğendiğim bir valizi hediye etmişti. Rüşvet almak ve vermek söz konusu değildir. Babamın işlerine asla karışmıyorum. Kendi işlerimi takip ediyorum. Kaçak altın olayıyla da ilgili hiçbir görüşmem ya da bilgim yoktur. Böyle bir olay olduğunu da dün ifade sırasında öğrendim.”
ZAFER ÇAĞLAYAN’IN SAVUNMASI
“17 Aralık’ta başlayan süreç ve yaşanan bu olaylar, ortaya çıkış ve gelişme şekli itibariyle normal bir olay değildir. Amacı ve hedefi çok farklı olan, büyük bir tuzakla karşı karşıyayız. Ne benim, ne evladımın ve ne de onun kadar değerli çalışma arkadaşlarımın bir yanlışın içinde olması söz konusu olamaz. Önümüzdeki günlerde her şey açığa çıkacaktır. Hukukun üstünlüğüne ve masumiyet karinesine herkesin özellikle de hukuku uygulamakla görevli ve yükümlü olanların çok daha fazla itina göstermesi gerektiğine inanıyorum. Bu süreçten alnımızın akıyla, milletçe güçlenerek çıkacağımıza inanıyorum.”
ERDOĞAN VE OĞLU ABDULLAH OĞUZ BAYRAKTAR İDDİALAR
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ın, rüşvet vererek ve bakanlığın yetkilerini kullanarak imar yolsuzluğu yaptığı iddia edildi. Bakan çocuklarının, yerel yönetimlerin imara açmadığı arazileri bakanlığın yetkilerini kullanarak imara açtırdıkları ileri sürüldü.
ERDOĞAN BAYRAKTAR’IN SAVUNMASI
“İddiaların şahsımla alakası yoktur. Yine aynı şekilde oğlum ve çalışma arkadaşlarımın da masum olduklarına inancım tamdır. Bu manada süreci dikkatle takip ettiğimizi ifade ediyor, hukukun üstünlüğüne ve masumiyet karinesine, özellikle bunu uygulamakla yükümlü olanların daha bir özen göstermesi gerektiğini düşünüyorum.”