Yolcudan al haberi

Paul Greengrass’ın yönettiği ve ABD dışı dağıtımını Netflix’in yaptığı “News of the World” (“Dünyadan Haberler”) başrollerindeki Tom Hanks ve Helena Zengel’in oyunculuklarıyla dikkat çekiyor. Amerikan İç Savaşı’nın ertesinde geçen filmde yolları kesişen iki yalnız yolcunun maceralarına tanık oluyoruz.

Emrah Kolukısa

İnanılacak gibi değil ama Tom Hanks’in kariyerindeki ilk Western film “News of the World”. Hollywood yıldızı olup da Western çevirmemiş bir oyuncu bulmak öyle pek kolay bir iş değil ama Tom Hanks de nihayet bu türe ilgi gösterdiğine göre rahat bir nefes alıp hayatımıza devam edebiliriz (darısı bir sonraki filmleri “Killers of the Flower Moon” ile Western’e merhaba diyecek olan Scorsese ve De Niro’ya). Şaka bir yana altın çağını çoktan geride bırakan ama bir türlü de silinmek bilmeyen Western türünün bugün hala izleyiciye hitap edebildiğine bakıp şaşırmamak gerek aslında, ne de olsa sıradan insanın bir kahramana en çok yaklaştığı hikayeler sıklıkla bu mitik türün sınırlarına giriyor ve izleyici de gerilimin, maceranın, romantizmin (artık aklınıza ne gelirse) en bilindik klişelerinin sergilendiği bu türe her daim yakın hissediyor kendini, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın.

BÖLÜNMÜŞ BİR ÜLKEDEN MANZARALAR

Daha önce “Captain Phillips” adlı filmde de Tom Hanks birlikte çalışan İngiliz yönetmen Paul Greengrass (ki onun da ilk Western’i “News of the World” bu arada) zamanımızın kalburüstü sinemacılarından biri ve bu son filmi, kabul etmek gerekir ki, teknik anlamda en ustalıklı işlerinden. Daha önce “Bloody Sunday”, “United 93”,  “Green Zone”, “22 July” ve yukarıda da bahsi geçen “Captain Phillips” gibi gerçek olaylardan yola çıkan, çoğunlukla da politik gerilimlerin ön planda olduğu, aksiyonun da  kendini yoğun bir şekilde hissettirdiği dramatik filmlere imza atan Paul Greengrass bu kez bir romandan hareketle çektiği “News of the World”de izleyiciyi Amerikan İç Savaşı’nın hemen 5 yıl sonrasına götürüyor ve bir yandan yaralarını sarmaya çalışan bir ülkenin çalkantılarını gösterirken bir yandan da ilk bakışta son derece uyumsuz görünen bir ikilinin kader ortaklığına dönüşen bir yol filmi kotarıyor. 

Amerikan İç savaşı’nda kaybeden tarafta savaşan Yüzbaşı Jefferson Kyle Kidd kasaba kasaba gezerek elindeki gazetelerden yüksek sesle haber okuyarak geçimini kazanan biridir. Onu çok ilkel bir sosyal medya gibi de görebilirsiniz; gazete okumaya fırsatı olmayan ya da bir şekilde bu meseleyle ilgilenmeyen insanlar için ilginç haberler bulup, biraz da kendince hikayeleştirip dramatize eden bir adam... Bu tip adamlar gerçekten o yıllarda var mıydı, yoksa bu sadece romanın yazarı Paulette Jiles’ın muhayyilesinden doğan bir meslek türü mü diye merak edenlere şu kadarını söyleyeyim, Jiles bu karakteri bir arkadaşının tıpkı buna benzer bir işi yapan büyük büyük dedesinden esinlendiğini söylüyor (adı da Aloysius Cornelius Kydd hatta) ve bunu yapan bir başkasının da olmadığını ekliyor. Her şey bir yana çok ilginç bir fikir olduğu kesin. Bir yanıyla ‘özgür basın’ konusuna da değiyor ucu. Zaten filmin bir yerinde bir kasabaya zorbalık eden güçlü bir madenciye karşı sadece haber okuyarak bir halk isyanı başlatması da “News of the World”ün bu yanının vardığı en uç nokta oluyor hikayede. Üstelik tam da kölelik meselesinin en can alıcı bir şekilde tartışılmaya devam ettiği (düşünsenize koskoca bir Amerikan İç Savaşı’nın merkezindeki mesele kölelik) dönemde ayrımcılık, ırkçılık, nefret ve şiddet gibi unsurların da hiç eksik olmadığı bir geri plan önünde cereyan ediyor her şey.

BÜYÜK ADAM, KÜÇÜK AŞK

Ancak filmin asıl merkezinde daha baskın başka bir hikaye var: Yüzbaşı Kidd ile 10 yaşındaki Johanna’nın yoldaşlığı... Gerçek ailesi yıllar önce bir yerli saldırısı sırasında öldürülmüş bir Alman olan Johanna onu kaçıran Kiowa kabilesi tarafından büyütülmüş ve artık kendini yerli zanneden, sadece onların dilini konuşan bir çocuğa dönüşmüştür. Kiowa ailesi de katledilmiştir ve kilometrelerce uzakta yaşayan ve gerçek ebeveynlerinin hayattaki akrabalarına onu götürmek de Yüzbaşı Kidd’e kalmıştır. Yol boyunca çok şey gelecektir başlarına (Greengrass’ın ustalıklı bir şekilde çektiği gerilim yüklü bir çatışma sahnesi de dahil) ve birbirlerine hiç benzemeseler de aralarında doğallıkla gelişen bir sevgi bağı onları belki de bu yolculuğun ötesinde de sürecek bir yoldaşlığa sürükleyecektir. 

Tom Hanks elbette her zamanki samimi sıcaklığıyla izleyiciyi hiç zorlanmadan kendi yanına çekerken küçük Johanna rolünde onu ilk kez izleyecek olanları şaşırtıcı bir şekilde etkileyecek olan Helena Zengel filmin asıl yükünü sırtlanıyor bana sorarsanız. Daha önce Alman yapımı “System Crasher” adlı filmde çok daha çarpıcı bir performansını izlediğimiz Zengel anlaşılan Tom Hanks’i bile etkilemiş (“Fevkalade iyi oynuyor” demiş onun hakkında çekimler sırasında) ve hiç şüphe yok uzun bir kariyer (doğru seçimleri yaptığı takdirde elbette) bekliyor kendisini. Yardımcı Kadın Oyuncu dalında Altın Küre’ye aday gösterilen Zengel aynı dalda Oscar’a da aday olursa hiç şaşmamalı.

“News of the World” elbette Western türünün klasiklerinden “The Searchers”a uzaktan da olsa selam gönderen, bir yanıyla bizim sinemamızdan “Büyük Adam, Küçük Aşk”ı anımsatan ve son tahlilde 1870‘lerin bölünmüş ABD’sinden bugünün bölünmüş (ya da bölünmesi için en yetkili el tarafından her şey yapılmış) ABD’sine zihinsel bir çizgiyle bağlanan özenli bir film. Senaryosu beklediniz kadar güçlü gelmeyecektir belki ama unutmayın ki biz de bölünmüş (ya da en yetkili eller tarafından bölünsün diye uğraşılan) bir ülkede yaşıyoruz ve bu zorlu atmosferde, üstelik yüzlerimizde sürekli nefes almamızı zorlaştıran maskeler olduğu halde, dostluğu, sevgiyi, karşısındakini anlamayı telkin eden hikayelere ihtiyacımız var. Maske demişken, pandemi öncesi çekimleri yapılan filmde Tom Hanks’in hemen başlarda ilk okuduğu haberin bir salgını anlatıyor olmasına kaç puan vermeli? Hayatın ironisi böyle bir şey işte.