'Yitik Kent Ankara'
Heyamola Yayınları'nın bir süre önce başlattığı 'Türkiye'nin Kentleri' dizisine son olarak Gültekin Emre'nin 'Yitik Kent Ankara', İrfan Yalçın'ın 'İçimdeki Zonguldak', Tülay Kayar'ın 'Muğla'da Güz Baharı' ve İbrahim Dizman'ın 'Denize Düşen Dağ Ordu' kitapları eklendi. Bunlardan henüz ilkini okuyabildim.
cumhuriyet.com.trNe var ki Gültekin Emre 1974 mezunu, ben 1978 mezunuyum. Birinin bizi kantinde tanıştırdığını, DTCF'de ilk ve son kez o sırada konuştuğumuzu anımsıyorum. Zaten 1980'de de Berlin gurbetine gitmiş. Halen de orada. Sorularımızı da oradan yanıtladı.
Adil İzci
'Yitik Kent Ankara', bana bir kent kitabı olmaktan önce bir ömrün ilk defteri gibi geldi (Berlin ve sonrası da günü gelince ikinci bir defter olur diyelim); hem yalnızca Ankara değil, Konya ve Erzincan da var. Bu kentlerdeki ömrünüzün ne kadarını yazabildiniz? Kapsamı nelere göre belirlediniz?- Ömrümün bir bölümü. Evet, evet, öyle. O yakıcı, kavurucu, insanı canından bezdirici, ölümlerin kol gezdiği, korkunun yüreklere iyice sindiği dönemde geldim Berlin'e. Bir de geldim ki Berlin'e, korku yok, siyasi baskı yok; huzur ve güven var sokaklarda. Ama benim aklım ülkemde, arkadaşlarımda, akrabalarımda, karımla oğlumda, Ankara'daydı. Unutması zor günlerdi.Evet, Konya'nın Hadım'la Taşkent kasabalarının arasında yer alan Kongul köyünde doğdum. Köy, artık bende çok silik bir fotoğraf. Yine de epeyce şey yaşamışım ve onları anımsıyorum. Her şeyi yazmadım bu kitaba. Anılarla tıkış tıkış olsun istemedim. Ankara'ya göçümüz önemli. Köyden kente göçün başlangıcına denk geliyor bu yıllar çünkü. Elbette, yetişme dönemimde beni etkileyen Akşehir de var. Konya'da çok fazla yaşamasam da Akşehir'de iki yıl geçirdim annemle. Liseyi bitirince de doğru Ankara'ya' Daha yazılacak pek çok şey var o yıllara, köye, Akşehir'e, Erzincan'a, Ankara'ya ilişkin. Onlar da ömrümün ikinci defterinde yer alacaklar.Yaşadığımız mekânlar önemlidir, bizi belirlerler çünkü. Kimi zaman bir anne gibidir kentler. Öyle sıcak, içten ve koruyucu! Kimi zaman hep siyasetle, evin geçim derdiyle uğraşan asık yüzlü, yorgun bir baba gibidir; o yüzden korku salar insanın yüreğine. Bazen de bir sevgili gibi kışkırtıcı, coşturucu, düşlerle yoğrulu'Ankara'nın 1956'dan 1980'e kadar olan değişimi de yer alıyor kitapta. Ben büyürken, gelişirken Ankara da dallanıp budaklandı. Eski elbiselerini bir bir çıkardı, modern giysiler giyindi. Çağdaş, kültürle yoğrulu, insanı rahatlatan, güven veren bir kent olabildi mi? Bilmiyorum. Benim yaşadığım dönemin Ankara'sıyla bugünün başkenti arasında çok fark var. Kentin tarihi, özü, eski mimarisi ve içi iyice boşaltıldı sanki. Tarihi Kızılay binası yok artık. Gençlik Parkı da yok oldu. Yeni yetişen kuşak kentin tarihi dokusunu, eski kültürünü bilmeden büyüyor. Her yere gökdelen dikmeyi, olur olmadık yere göbek yapmayı ve çevre yolu açmayı çağdaşlık sanan bir yönetimin uygulamaları, eskiden hızla kurtulmaya yönelik.
Okurlara
Turhan Günay
Fethi Naci'yi yitirdik. Türk edebiyatı ve eleştirisi büyük bir ustadan yoksun kalmanın boşluğunu hep yaşayacak. 1946 yılında Behçet Necatigil'in bir şiir kitabı üzerine Giresun Halk Evi Dergisi'nde yazdığı eleştiriyle yazın yaşamına başlayan Fethi Naci, altmış yılı bulan yazın yaşamında Okur için bir rehber olmuştu. Eleştiriye kazandırdığı saygınlık, yapıtları sağlam temellere oturttuğu yargılarla değerlendirmesinden kaynaklanır.Yapıtları edebiyatımız üzerine araştırma yapacaklara kılavuz olmayı sürdürecektir. Önümüzdeki sayımızda onu daha geniş olarak tanıtmaya çalışacağız sizlere. Şimdilik güle güle diyelim sevgili ustamıza.Enis Batur yoğun yazma eylemini yeni kitaplarıyla da destekliyor. Batur'dan yeni bir kitap daha çıkageldi okurların önüne. Kitaptaki yazılar, Batur'un 2002-2007 yılları arasında tuttuğu okuma notlarından oluşuyor. Batur bu notlarını 'İçbükeyler' olarak adlandırıyor. Suya Seng adını taşıyan 'İçbükeyler' ümit edelim ki atıldığı suda büyük dalgalar yaratsın, büyük tartışmalara yol açsın. Batur; 'İçbükeyler, yazarın yazı hayatının akışına, düzenlenişine, beslenme kaynaklarına ilişkin pek çok ipucu barındırıyor' diye tanımlıyor 'İçbükeyler'ini. Kendisiyle 'Suya Seng' üzerine konuştuk. Bol kitaplı günler'e.
posta: turhangunaycumhuriyet.com.trcumkitapcumhuriyet.com.tr