'Yıpratmaya çalışıyorlar'
Afife Tiyatro Ödülleri jüri başkanı Tijen Par ile jüri üyesi Engin Uludağ eleştiri ve iddiaları yanıtladı.
cumhuriyet.com.trTiyatro çevrelerinde son iki yıldır eleştirilen, hakkında bazı iddialar ortaya atılan Afife Tiyatro Ödülleri yarın açıklanıyor. Ödüllerin jüri başkanı Tijen Par ve jüri üyesi Engin Uludağ söz konusu tartışmalara açıklık getirirken, “Afife Tiyatro Ödülleri yıpratılmaya çalışılıyor” yorumunu yaptılar.
Ödül töreni yarın saat 20.00’de Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda yapılacak.
Aday belirleme
Engin Uludağ: Bu işte duygusal etkenler egemen değil. “Ben onu sevmiyorum ona oy vermem” olamaz! Herkesin adalet duygusunu tatmin edecek bir hissi faktör var işin içinde: Mesela dokuz aday var, dokuzu da hak ediyor ancak üç aday seçiyoruz. O yıl aday olamayan biri seneye bir başka oyunda çok başarı gösterirse ona öncelik tanıyalım diyebiliyoruz. Süreç içinde adaletli olmak düşüncesiyle öncelikler tanıyabiliyoruz.
ŞT ve DT kökenliler
E.U: Çok piyes çıkarıyorlar... Jüri oluşumunun içinde Şehir Tiyatroları (ŞT), Devlet Tiyatroları (DT) kökenli temsilciler çok. Hiçbirimiz “o benim tiyatrom”, “bu benim tiyatrom” diye tartışmıyoruz çünkü biz kendi tiyatrolarımızdan “aferin” almaya mecbur değiliz.
Tijen Par: Tesadüf öyle olmuş. Aslında pek çok değerli arkadaşımız çok oyun izleyemeyeceği için jüriye girmeyi reddetti. Ancak şöyle bir durum var, jüri üyesinin aktif olarak tiyatronun içinde olmaması lazım, sürekli oyunlarda oynayan, oyun yöneten biri jüride zor olur değil mi?
E.U: Zaten asıl polemik o zaman çıkar.
Jüri üyesi ve oyunları
T.P: Jüri üyesi Serpil Tamur’un yönettiği “Kadın Sığınağı”nın “Yılın En Başarılı Yardımcı Kadın Oyuncusu” dalında adaylığı var. Bir de “İlk kez o yıl sahnelenmiş olan en başarılı yerli oyunun yazarı” bu yıl “Kadın Sığınağı”yla Tuncer Cücenoğlu oldu. Tartışılan da bu. Öncelikle jüriden birinin kendi oyunu varsa o üye oy vermiyor. Tuncer Cücenoğlu’na gelince; 15 yıldır ödül almamış ama en çok oyun yazan yazarlarımızdan biri. Bu, Tuncer Cücenoğlu’nun çoktan hak ettiği bir şey. Biz bu sene Cücenoğlu’na rakip olacak başka bir oyun yazarı göremedik.
75 kişilik salon
T.P: Gençler bir araya gelerek bir apartman dairesinin bodrum katında 5-10 kişiye, eşe dosta oyun oynuyorlar. Yer yok, sahne yok, haklılar, çok zorluklarla uğraşıyorlar, tamam, ama tiyatro bu değil ki, tiyatro seyirciye ulaşmadıktan sonra tiyatro olmaz ki.
E.U: Alternatif tiyatrolar biliyorlar ki bu genel bir ödül. Bunun içinde DT, ŞT gibi büyük tiyatrolar var. Ortaoyuncular gibi büyük kadrolar, kurumsal tiyatrolar var. Kurumsal tiyatrolarla yarışa çıkmak için işi en az onlar kadar ciddiye almak lazım. Onlar, dil konusuna özen göstermiyorlar.
Önümüzdeki dönem şunu önereceğim: Asgari bir zaman koyulmalı, dün kurulup bugün “ben de varım” dendiği zaman iş yürümüyor. Mesela en az Ortaoyuncular’la yarışacak bir kadro oluşturulmalı. Kenter Tiyatrosu gibi tiyatrolarla yarışmaya çıkacak cesareti göstermek başka, nitelikte olmak başka. O nitelikte olmak için de kıdem kazanmak lazım biraz. Yani bir tiyatronun reşit olması lazım. Hangi sürede reşitlik yaşı kazanılır? Diyelim ki 4 sene gibi bir tarih koymalıyız, seneye böyle bir şey olabilir.
Ödüllerin geri verilmesi
E.U: Bu sözler tahripkâr sözler. İnsanların, tiyatroya katkıda bulunmak için yapılmış bir organizasyonun ortadan kaldırılması için tahripkâr olmaması lazım. Ödül, geri verilebilir. “Ödülü neden ben almadım” duygusu taşıyan eleştiriler kötü. İnsanlar, kendisini aday gördüğü yerde bir başkasının varlığını görünce isyan ediyorsa bu isyan ciddiye alınmaz. Geçen sene bu kadar fırtına kopmamıştı. Biz Afife Tiyatro Ödülleri’nin saygınlığına gölge düşürecek bir tutumda bulunmadığımıza eminiz. Eleştiri yapanların kendilerini haklı buldukları yerler vardır elbette ama biz kendimizi daha haklı, daha doğru buluyoruz. Bir de taraf değiliz bu davada!
T.P: Özellikle ödül almış, daha önce de aday gösterilmiş arkadaşlarımızın bu sene aday olmadıkları için Afife’yi protesto etmeleri çok üzücü geliyor bana. Çoğu da neden ona ödül veriliyor da bana verilmiyor dedikleri oyunları seyretmiyorlar...
Özgün ışık, bol müzik
26 Mart’taki “Güler misin, ağlar mısın?” başlıklı haberimizde Afife ödülleriyle ilgili birtakım iddiaları yayımlamıştık. Shakespeare’in “Romeo ve Juliet” (İstanbul Şehir Tiyatroları) oyununun ışık tasarımını yapan Murat Özdemir, oyunun daha önce Romanya’daki rejinin ışık tasarımını yapan Seyhun Ayaş’ın ışık tasarımını uyguladığına yönelik iddiaların yanlış olduğunu söyledi. Özdemir, yaptığı ışık tasarımının Romanya’daki rejinin ışık tasarımından bütünüyle farklı olduğunu belirtti: “Romeo ve Juliet oyunu için İstanbul’daki ışık tasarımını sahne sahne, ayrı ayrı çalışıp ince ince sahnenin tüm alanlarını birbiriyle bağlantılı olarak farklı bir ışık konsepti kurup yaptım.”
Franz Kafka’nın romanından Steven Berkoff’un uyarladığı ve “Yılın En Başarılı Sahne Müziği” dalında aday gösterilen “Dava” (Bakırköy Belediye Tiyatroları) oyunu için “neredeyse müzik yok” iddialarına da oyunun müziğini yapan Tolga Çebi’den yanıt geldi. Son 7 yıldır Afife Tiyatro Ödülleri’nde sürekli aday olup çokça ödül alan Çebi, oyunun içinin müzikle dolu olduğunu belirterek “Oyunda ortalama bir tiyatro oyunundan 10 kat daha fazla müzik kullanımı var; çünkü dans kullanımı, koreografi, hareket düzeni fazla bir oyun” dedi.